Futbol efsanesi

Trajediler ve efsanelerdir bizi Dünya Kupasına bağlayan. Sürekli tarihin tekerrür etmesi bile bizim için "Acaba yine olacak mı?" gibi bir heyecan getirir.Bundan 64 sene önce yine aynı topraklarda yapılan Dünya Kupası ve tabi ki finali, bugün bile herkesin dilindeyken geçmişten kopmak olmaz. Brezilya bugün bir bütün oldu ve o gün başlarına gelen Uruguay faciasının yaralarını sarmak istiyor. Acaba yine Uruguay gelir mi, yine felaket olur mu diye de düşünmekten kendilerini alamıyorlar. İkinci tur maçları belli oldu. Şili'nin bundan bir önceki efsane nesli karşısında 1998'de Brezilya'yı bulmuştu. Bugün yine sonuç aynı. Meksika yine aynı Dünya kupasında gruplarda karşılaştığı Hollanda ile bu sefer çeyrek finale çıkma mücadelesi verecek. Futbolda aynı hayat gibi tekrarlanan tarihi anılarla güzelleşir. Belki biz kendi kafamızda kurarız belki de gerçekten "tarih tekerrürden ibarettir." 1998 şampiyonu Fransa'nın 2002'de gruplarda elenmesi, 2006 şampiyonu İtalya'nın 2010'da gruplarda elenmesi, 2010 şampiyonu İspanya'nın 2014'te gruplarda elenmesi tesadüf müdür ki? Yoksa futbolun bize yüz yıldır verdiği bir armağanların bir yenisi mi? 1950 Dünya Kupası belki Brezilya için bir trajediydi, ancak sonrasında o gün 9 yaşında babasının ağlamasını izleyen bir çocuk, hem ülkesine hem de babasına üç kupa kazandırdı.Brezilya yine finalde Uruguay'a kaybeder mi bilinmez ama tarih trajedilerini ve efsanelerini kendi içinde geliştirir. Hele bu Dünya Kupası gibi bir organizasyonsa bize de oturup bunu yıllarca konuşmak düşer.