Gerçek hürriyet, Allah'a kullukta yatar

"Allah'ın kulu kölesi Muhammed'den, Rumların başbuğu Heraklius'a"Resulullah (sav), bir başka devlet başkanına gönderdiği mektubunda kendisini Allah'ın kulu kölesi olarak tanımlıyor. Köle, tamamıyla başkasının isteklerine esir olan kimse manasındadır. Bu yönüyle düşünüldüğünde iman etmiş insan, Allah'a kayıtsız şartsız teslim olmuş insandır. Zaten insan, ya nefsinin arzu ve isteklerinin esiridir; ya da Allahü Teala'nın emir ve hükümlerine tabidir. Her iki halde de insan kuldur... İşte, insanı hayvanlardan aşağı veya meleklerden üstün kılan da bu sırdır. Demek ki, kurtuluşa ermiş insan, iman ederek teslim olmuş insandır. Bugün insanların ardı arkası kesilmeyen arzu ve isteklerine tabi olmalarını hürriyet olarak kabul eden Batı insanı, aslında en büyük esaretin pençesindedir ki, o da nefsin esaretidir. Çürkü Kur'an'da buyrulduğu gibi, nefis insanın en büyük düşmanıdır. Tatmin edilmekle sonu gelmeyen, doymak bilmeyen istekler, insanı Allah'a isyana sürüklemekte ve hayvanlardan aşağı bir seviyeye indirmektedir. 'Esfel-i safilin' denen hay budur. Bu seviyeye düşen insan; artık huzuru ve kurtuluşu kendi nefsinin arzularında, içkide uyuşturucuda vs. aramaktadır. Günümüzde özellikle Avrupa'da çoğunluğu genç olmak üzere pekçok insan uyuşturucu madde ve içki bağımlısıdır ve bunların sayısı gün geçtikçe artmaktadır.Demek ki, en büyük hürriyet, insanın Allah'a kul olmasıdır. En büyük saadet, Allah'ın hükümlerine tabi olmak, O'nun emirlerini yerine getirmektir. İşte, Resulullah (sav), kendisini Allah'ın kulu ve kölesi olarak tanıtmakta ve kurtuluşa ermek isteyen her insanı bu hale davet etmektedir.