Erdoğan'dan Netanyahu'ya cevap verirken şaşırtan çıkış : La ilahe illallah, İbrahim Halilullah!
Erdoğan, "Netanyahu bunları bilmez. Ama bugün buradan tekrar haykırıyorum, belki öğrenir. 'La ilahe illallah, İbrahim Halilullah' ifadesinde anlamını bulan hürmet, hikmet, hoşgörüyle bu övülmüş şehri tüm inanç mensupları için yüzyıllar boyunca bir barış ve esenlik yurdu haline biz getirdik. Müslümanlar gibi Hristiyanların ve Musevilerin de hakkına riayet ettik" dedi
Anadolu Ajansı





Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye, güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir dünyaya inanmakta ve böyle bir dünyanın mücadelesini vermektedir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bağlıca'daki Dışişleri Bakanlığı Yerleşkesinin Temel Atma Töreni'ndeki konuşmasında, uluslararası siyasetin giderek daha değişken, daha belirsiz ve öngörülmez bir hal aldığını belirtti.
İçinde bulunulan bölgede her sabah gözlerin yeni bir krize açıldığını ifade eden Erdoğan, hükümet olarak tüm bu krizleri, çatışmaları ve belirsizlikleri milletin ali menfaatlerine halel getirmeden başarıyla yönetmenin gayretinde olduklarını söyledi.
Erdoğan, Balkanlar'dan Orta Asya'ya, Afrika'dan Latin Amerika'ya, Avrupa'dan Asya Pasifiğe kadar geniş bir coğrafyada istikrar ve işbirliğinin kökleşmesi için samimiyetle çaba harcadıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Gerektiğinde sesimizi yükseltiyor, hakkı haykırıyoruz. Gerektiğinde çatışan tarafları aynı masa etrafında buluşturuyoruz. Gerektiğinde mekik diplomasisiyle krizleri daha fazla büyümeden çözmeye çalışıyoruz. Kimi zaman yumuşak gücümüzü kimi zaman da sert güç yeteneklerimizi kullanarak gelişmeleri ülkemiz lehine yönlendiriyoruz. Neticede her daim hakkın, hukukun, huzurun ve adaletin yanında yerimizi alıyoruz. Şunu dost düşman fark etmeksizin artık herkes gördü ve kabullendi. Türkiye, güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir dünyaya inanmakta ve böyle bir dünyanın mücadelesini vermektedir."
"Dünya beşten büyüktür tespitimiz, bu mücadelenin küresel ölçekte adeta sembolü haline dönüşmüştür." diyen Erdoğan, Türkiye'nin, aynı zamanda dost ve müttefikleri için kara gün dostu bir ülke olduğunu vurguladı.
Erdoğan, deprem ve sel gibi doğal afetlerden, kardeşlerin egemenliğini hiçe sayan mütecaviz eylemlere kadar bu konudaki hassasiyeti farklı vesilelerle çok net ortaya koyduklarını söyledi.
Türkiye'nin, başları dara düştüğünde dost ve kardeşlere yardım elini uzattığını, savunma sanayi kapasitelerini güçlendirmelerine yardımcı olduğunu, ikili işbirliklerini genişleterek ekonomik kalkınmayı desteklediğini, hak ve çıkarlarını koruma çabalarında her platformda destek verdiğini belirten Erdoğan, büyük devlet refleksi neyi icap ettiriyorsa Türkiye'nin de ona göre davrandığının altını çizdi.
Erdoğan, aynı ilkeli tavrı bundan sonra da sürdüreceklerini kaydetti.
"Hiçbir tahrik bizi hedeflerimize ulaşmaktan alıkoyamayacaktır"
Türk dış politikasının önceliklerinin istikrarı korumak, huzuru büyütmek, barışı sağlamak, kardeşlik bağlarını güçlendirmek olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizim boş lafla, mugalatayla, ucuz polemikle işimiz olmaz. Biz sınırlarımız içinde ve ötesindeki hedeflerimize kilitlenmiş durumdayız. Şunu altını çizerek ve aynı zamanda gururla belirtmek istiyorum, bugün Türkiye, hem içeride hem bölgesinde kendi oyununu kurma ve bunu kimin ne dediğine bakmadan uygulama kudretine sahip bir ülkedir. Tıpkı usta bir satranç oyuncusu gibi her hamlemizi en ince detayına kadar planlıyor ardından soğukkanlılıkla hayata geçiriyoruz. Hiçbir tahrik bizi hedeflerimize ulaşmaktan alıkoyamayacaktır. Allah'ın izniyle tuzağa düşmeyiz, provokasyona gelmeyiz. Mikrofon ve klavye kabadayılarının kuru tehditlerine prim vermeyiz. Unutmayın, diplomasinin dili nezakettir. Türkiye'nin dış siyaseti de barış odaklıdır. Fakat bu demek değildir ki hadsizlikler karşısında susacak, sinecek veya geri adım atacağız. Asla. Gerilimden beslenenlerin, bölgemizi kan deryasına çevirmek isteyenlerin, coğrafyamızda istikrarsızlığı körükleyenlerin karşısında tarih boyunca olduğu gibi bugün de yarın da inşallah dimdik ayakta duracağız."
Zulme ve zalime boyun eğmeyeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail'in vahşi saldırıları altında hayatta kalma mücadelesi veren Gazzeli mazlumların yanında olmamızı kimse engelleyemez. Suriye'den Yemen'e, Lübnan'dan Katar'a, İsrail haydutluğunun hedefi olan tüm kardeşlerimizle tam bir dayanışma içinde olmayı sürdüreceğiz. Faili ister örgüt, ister devlet olsun, terör ve katliam bir akıl kilitlenmesidir. Bölgemizi esir alan bu kanlı kilit inşallah eninde sonunda kırılacaktır. Zulümle, soykırımla, barbarlıkla, masum çocukların hayatları pahasına kendilerine güvenli bir gelecek inşa edeceklerini zannedenler, tarihteki niceleri gibi mutlaka kaybedecek, döktükleri kanda boğulacaklardır. Bundan kaçış, kurtuluş yoktur." ifadelerini kullandı.
Asırlarca İslam'ın bayraktarlığını üstlenen bir milletin efradı olarak 400 yıl Kudüs-ü Şerif'e hizmetkarlık yapmanın şerefini yaşadıklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Netanyahu bunları bilmez. Ama bugün buradan tekrar haykırıyorum, belki öğrenir. 'La ilahe illallah, İbrahim Halilullah' ifadesinde anlamını bulan hürmet, hikmet, hoşgörüyle bu övülmüş şehri tüm inanç mensupları için yüzyıllar boyunca bir barış ve esenlik yurdu haline biz getirdik. Müslümanlar gibi Hristiyanların ve Musevilerin de hakkına riayet ettik. Bugün de şairin ifadesiyle, kalbimizin yarısı Mekke diğer yarısı Medine'dir. Bunların üstünde de bir tül misali Kudüs vardır."