Gerçekleri gizlemek lanet sebebidir

İlim haysiyetine sahip, namuslu ve vicdanlı ilim adamları ittifakla beyan ediyorlar ki; ülkenin başına 15 Temmuz gibi bir kanlı çorabı ören FETÖ, Said Nursi'nin izini sürerek, onun döşediği taşlara basarak bu noktaya gelmiştir.
İnsanımızı, yetişmekte olan bilmem kaç kuşak gençliğimizi küresel işgalcilerin ve tefecilerin çıkarlarını savunacak kıvamda yetiştirirken hep Nursi'nin açtığı kapanası kapılardan girmiş ve geliştirdiği söylemlerden yararlanmıştır.
Ülkemizin 15 Temmuz gibi bir kanlı kalkışma sürecine gelişinde FETÖ bizzat Nursi ise fikirleri ile işin içindedirler.
Hem Said Nursi'nin İslam itikadına tamamen aykırı fikirlerine karşı gerekli mücadeleyi vermeyenler hem de onun tilmizi Gülen'in yapıp-ettiklerine göz yumanlar bu süreçte suç ortağıdırlar.
Mevcut siyasi iktidarın üç-beş oy uğruna çeşitli devlet kurumlarını, hatta bazı bakanlıkları tamamen söz konusu FETÖ örgütüne teslim ettiği artık tartışmasız bir gerçektir ve en tepedeki yetkililerin itirafları ile ayan beyan ortadadır.
Bizim burada altını çizmek istediğimiz husus, hem Said Nursi hem de Gülen konusunda ilim adamlarının gerekli hassasiyeti göstermemiş ve yeterli eleştiriyi yapmamış olmalarıdır.
Ne yazık ki yaşanan bunca felakete rağmen, ortaya çıkmış bunca bilgi ve belgeye rağmen ilim mahfelleri, üniversite çevreleri aynı aymazlıklarını sürdürmektedirler.
Bildiğimiz kadarıyla Türkiye'den Papalık makamına üç kişi tarafından mektup yazılmıştır, bunlardan ilki Said Nursi, ikincisi Gülen ki bizzat Papanın ayağına giderek mektubunu takdim etmiştir, üçüncüsü ise terörist başı Öcalan'dır.
Bu fotoğraf bile anlayana, anlamak isteyene çok şeyler anlatmaktadır.
Bir hakkı sahibine teslim etmek adına tekrar tekrar altı çizilmesi gerekiyor ki, sayın Prof. Dr. Haydar Baş bu konularda da üzerine düşeni yapmış, hem FETÖ elebaşını Papaya gitmeden bizzat uyarmış hem de milletimizi bu "Diyalog" fitnesine karşı ikaz etmiştir.
Bugün Haydar Baş'ı seven-sevmeyen hemen herkes, geriye doğru bakıp Sayın Baş'ın bu konudaki çalışmalarını ve uyarılarını takdirle ve minnetle yad ediyorlar, "Hoca söylediklerinde ne kadar da haklıymış ama biz dinlemedik, anlamadık" diyorlar.
İş işten geçtikten ve ay bacayı savuştuktan sonra anlamanın, tehlikeyi fark etmenin ne yazık ki kimseye bir faydası olmadı ve de olmuyor, onun için feryad ediyor ve diyoruz ki ey ilim adamları ne olur üzerinize düşeni lütfen yapın!
Geçmişte gerçekler gizlenmeyip milletimiz ve özellikle yetişmekte olan kuşaklar Said Nursi hezeyanları ve hurafeleri konusunda yeterince uyarılsaydı o bataklıkta boy veren FETÖ fitnesi ile karşılaşmayacaktık.
Gerçekleri gizleyenlerin Kur'an dili ile lanetlenmesinin elbette bir sebebi, bir hikmeti vardır:
"İndirdiğimiz belgeleri ve doğru yolu Kitab'da insanlara açıkladıktan sonra, gizleyen kimseler var ya, onlara hem Allah lanet eder, hem lanetçiler lanet eder, ancak tevbe edenler, ıslah olanlar ve gerçeği ortaya koyanlar müstesna; işte onların tevbesini kabul ederim. Ben, tevbeleri daima kabul ve merhamet edenim." (Bakara: 159-160).