Sultan Bayezîd hamamında tellallık yapan bir Arnavud, bazı töhmetler sebebiyle terbiye edilmesi için Ağa kapısında bulunuyordu. Bu Arnavud, Mehmet Emîn Efendiye düşman olup, suikast yapmak için gece gündüz takib ediyordu. Yine bir gün bu maksatla pazarda dolaşırken, Mehmet Emîn Efendiye bir köşe başında rastladı. Arkasından yavaş yavaş yaklaşıp benden haberi yoktur diyerek, belindeki kocaman bir bıçağı eline alıp arkadan vurmak için kaldırdı. Bu sırada Mehmed Emîn Efendi; "Vurma Arnavud"! dedi. Kendisini hiç görmediği ve arkaya dönmediği halde böyle söylemesi Arnavud'u şaşkına çevirdi ve Arnavut titremeye başladı. Olduğu yerde dona kaldı. Biraz gittikten sonra toparlanıp beni nasıl olsa görmedi diyerek tekrar peşinden takip edip, yaklaştı. Elindeki bıçağı arkadan vurmak için kaldırdı. Yine; "Dur Arnavud!" deyip onu uyarınca, korkup vurmaktan vazgeçti. Mehmet Emîn Efendi hiç arkasına bakmadan yoluna devam etti. Ancak Arnavud vazgeçmeyip üçüncü defa peşinden yaklaştı. "Ne olacak, vurma desede dinlemeyip vururum." dedi. Yine bıçağı kaldırıp vurmak istedi. Bu sırada Mehmed Emîn Efiendi hiç arkasına dönmeden işin farkına varıp; "Arnavud elin öylece kalsın!" dedi. Bunun üzerine Arnavut'un eli başı üstünde havada dona kaldı. Hiç kıpırdatamıyordu. Kolunu oynatamadığını gören Arnavud, korkuya ve dehşete kapılıp; "Aman efendim! Affeyleyin." diyerek feryada başladı. Bunun üzerine Mehmed Emîn Efendi; "Bak bre habis, nedir bu senin ettiğin! Bizi görmez mi zannedersin? Bak şimdi ne hale düştün?" dedi Arnavud; "Aman efendim! Bir daha böyle işler yapmayacağım." deyince; "Koy bıçağını beline." dedi. Arnavud bıçağı beline koyup Mehmed Emîn Efendinin ayaklarına kapandı. Bundan sonra günahlarına tövbe edip, Mehmed Emîn Efendinin sohbetlerine devam etti. Zamanla makbul talebelerinden oldu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.