Sadreddin-i Konevi
Ömrünü Allah-u Teâlâ'nın kullarına hizmet etmekle, ilim ve edep öğretmekle geçiren Sadreddîn-i Konevî Hazretleri duâlarında: "Ya Rabbi! Kalbimizi senden başka şeye yönelmekten ve senden başkasıyla meşgûl olmaktan temizle. Bizi bizden al, bizim yerimize bizi kendinle doldur. Bizi başkalarına ve şeytana oyuncak yapma. Bize nûr bahşet. Duâlarımızı çabucak, kendi istediğin şekilde kabûl buyur. Sen işitensin. Sen bize yakınsın. Sen duâlarla icâbet edensin" buyurdu.
Sadreddîn-î Konevî Hazretleri vefât ettiğinde cenâze namazı büyük bir kalabalık tarafından kılındı. Vasiyetine uyularak kabri üzeri kapatılmayıp, açık bırakıldı. Sadreddîn-î Konevî Hazretlerinin kabrini ziyâret edenler, onun feyzlerinde istifâde ederler. Onu vesîle ederek yapılan duâlar, biiznillah kabûl olur. Sıkıntıda kalanlar ondan yardım isteseler, Allah-û Teâlânın izniyle rûhâniyetleri imdâda yetişir. 1899 senesinde Sultan ikinci Abdülhamîd Hân, şahsî parasıyla, Sadreddîn-î Konevî Hazretlerinin câmiini ve türbesini îmâr ve ihyâ edip canlandırdı. Türbesine hizmet edenlerden biri rivâyet etti: "Zamânın devlet erkânından yüksek rütbeli bir subay türbeyi ziyârete geldi. Câmide namazı kıldıktan sonra, Sadreddîn-î Konevî Hazretleri'nin nefsini terbiye etmek içirn yaptırdığı çilehânesini ziyâret etmek istedi. Kapısını açtı. Yalnız bir kişinin namaz kılabileceği büyüklükteki, feyz, bereket, huzûr ve saadet mekânı olan çilehâneye girdi. Uzun bir secdeden sonra cenâb-ı Hakk'â yalvarmaya başladı. Daha sonra kabr-î şerîfin yanına Sadreddîn-î Konevî Hazretleri'nin huzûruna gelip, Allah-û Teâlâ'ya, onu vesîle ederek uzun bir duâ etti. Biz de âmin dedik. Duâ bitince bize dönerek; "Bizler, ellerimizdeki silâhlar ve diğer askerî güçlerimizle, memleketimizin görünürdeki bekçileriyiz. Fakat huzûrunda bulunduğumuz Sadreddîn-î Konevî ve onun emsâli olan büyükler, bu memleketin hakîkî kumandanlarıdır. Allah-û Teâlânın yardımı ve bunların mânevi destekleri olmadıkça, bizim görünürdeki güç ve kuvvetimizin hiçbir tesiri olamaz. Onun için biz, bir memlekete vardığımız zaman, önce o memleketin mânevî kumandanlarını ziyâret ederiz" dedi. Sadreddîn-î Konevî Hazretlerinin Nüsûs, Hukûk, En-Nefehât-ül-ilâhiyye, Mefâtîh-ül-Gayb, Fâtiha Tefsiri, Şerhu Ehâdîs-i Erbaîn gibi eserleri vardır.
Ömrünü Allah-u Teâlâ'nın kullarına hizmet etmekle, ilim ve edep öğretmekle geçiren Sadreddîn-i Konevî Hazretleri duâlarında: "Ya Rabbi! Kalbimizi senden başka şeye yönelmekten ve senden başkasıyla meşgûl olmaktan temizle. Bizi bizden al, bizim yerimize bizi kendinle doldur. Bizi başkalarına ve şeytana oyuncak yapma. Bize nûr bahşet. Duâlarımızı çabucak, kendi istediğin şekilde kabûl buyur. Sen işitensin. Sen bize yakınsın. Sen duâlarla icâbet edensin" buyurdu.
Sadreddîn-î Konevî Hazretleri vefât ettiğinde cenâze namazı büyük bir kalabalık tarafından kılındı. Vasiyetine uyularak kabri üzeri kapatılmayıp, açık bırakıldı. Sadreddîn-î Konevî Hazretlerinin kabrini ziyâret edenler, onun feyzlerinde istifâde ederler. Onu vesîle ederek yapılan duâlar, biiznillah kabûl olur. Sıkıntıda kalanlar ondan yardım isteseler, Allah-û Teâlânın izniyle rûhâniyetleri imdâda yetişir. 1899 senesinde Sultan ikinci Abdülhamîd Hân, şahsî parasıyla, Sadreddîn-î Konevî Hazretlerinin câmiini ve türbesini îmâr ve ihyâ edip canlandırdı. Türbesine hizmet edenlerden biri rivâyet etti: "Zamânın devlet erkânından yüksek rütbeli bir subay türbeyi ziyârete geldi. Câmide namazı kıldıktan sonra, Sadreddîn-î Konevî Hazretleri'nin nefsini terbiye etmek içirn yaptırdığı çilehânesini ziyâret etmek istedi. Kapısını açtı. Yalnız bir kişinin namaz kılabileceği büyüklükteki, feyz, bereket, huzûr ve saadet mekânı olan çilehâneye girdi. Uzun bir secdeden sonra cenâb-ı Hakk'â yalvarmaya başladı. Daha sonra kabr-î şerîfin yanına Sadreddîn-î Konevî Hazretleri'nin huzûruna gelip, Allah-û Teâlâ'ya, onu vesîle ederek uzun bir duâ etti. Biz de âmin dedik. Duâ bitince bize dönerek; "Bizler, ellerimizdeki silâhlar ve diğer askerî güçlerimizle, memleketimizin görünürdeki bekçileriyiz. Fakat huzûrunda bulunduğumuz Sadreddîn-î Konevî ve onun emsâli olan büyükler, bu memleketin hakîkî kumandanlarıdır. Allah-û Teâlânın yardımı ve bunların mânevi destekleri olmadıkça, bizim görünürdeki güç ve kuvvetimizin hiçbir tesiri olamaz. Onun için biz, bir memlekete vardığımız zaman, önce o memleketin mânevî kumandanlarını ziyâret ederiz" dedi. Sadreddîn-î Konevî Hazretlerinin Nüsûs, Hukûk, En-Nefehât-ül-ilâhiyye, Mefâtîh-ül-Gayb, Fâtiha Tefsiri, Şerhu Ehâdîs-i Erbaîn gibi eserleri vardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.