Güldede ile gül çocuklar

Câminin üç adet olan musallâ taşına, üç tane de ahşaptan ilâve edilmiştir. Aynı aileden altı cenaze, üçü erkek, üçü kadın olmak üzere, sıralanmıştır. Gören gözlerin yaşla dolmaması, en katı kalblerin bile yumuşayıp hüzünle titrememesi mümkün mü?..

Güldede de bütün metin olma gayretlerine, pınarlarından volkan gibi fışkırıp çağlayan gibi akmak isteyen gözyaşlarını frenlemeye çalışmasına rağmen, Müezzin Efendinin:

- Allah için namaza!.. Meyyit için duâya!.. Dört tekbîr cenâze namazına!.. Er kişi niyyetine!..

Diyerek nidâ etmesi ve avluyu dolup taşıran cemaatin Hoca Efendi ile birlikte:

- Allahü ekber!..

Diyerek namaza girmesi karşısında daha fazla kendisini tutamaz. Önce, üç öğün vaktidir bir şey girmeyen midesine âni bir sancı saplanır; boğazına yumruk gibi bir şey tıkanır; dizleri titrer ve gözleri kararıp olduğu yere yığılıverir... Bayılmıştır...

Cemaatten, sağında- solunda bulunan iki kişi , namazlarını bozup kollarına girerler; O'nu kenara çekip yüzüne su serperler... Daha sonra, dördüncü tekbirden sonra sağa-sola selâm verip namazdan çıkan cemaatten katılanların yardımıyla Güldede kendisine getirilir. Şadırvanda yeniden abdest alır. Baygınlık sebebiyle kılamadığı ilk cenazenin namazını bir başına tamamladıktan sonra kendisini bekleyen cemaatle birlikte diğer beş cenazenin namazını kılar...

Yapılan duâlardan sonra cenazeler eller üzerinde taşınarak Güldede'nin bahçesine getirilir... Burada önceden yanyana açılan kabre; bir erkek ve yanına hanımı, bir erkek ve yanına hanımı şeklinde sırayla konulur...