Tarih boyunca dünyadaki savaşların esas nedeni inançlar ve ideolojilerdir.
Yapılan savaşlarda İslam dünyası ile Hıristiyan batının sayısız mücadelesine şahit olunmuştur. Zaman içinde, İslam âlemine karşı istediği neticeyi elde edemeyen Hıristiyanlar, savaş, kin ve husumetin yeni taktik ve üsluplarına yönelmişlerdir. Zahirde yumuşama, hoşgörü ve diyalog çalışmaları olarak özetlenebilecek bu yeni taktikler ile Hıristiyanlığın nasıl revaç bulup yayılabileceği ve İslâm'ın içten yıkılabileceği planlanmıştır.
Bu bağlamda Papa ve Papalık Konseyi, hoşgörü ve diyalogun lüzumuna inanarak bu yönde çalışmaları başlatmışlardır.
a) Diyalog: Katolik Kilisesi'nin, 2. Vatikan Konsülü'nde tüm dünyaya ilan ettiği dünya ile diyaloga girme projesi çok önemlidir.
Konsül, Diyalog fikri ile Katolik prensiplerinden taviz vermeden, ilahi gerçeklerin kilise dışında da buluna bileceğinin altını çizerek, tespit edilen bu ilahi gerçeklerin İncil'in mesajı sayesinde olgunlaştırılabileceğini vurgulamaktadır.
John B. Taylor'un ifadesiyle diyalog, "... Burada sözü edilen diyalog, misyonerliğe bir alternatif değil, bizzat şartlara uygun misyonerliktir."
Yani diyalog, Hıristiyanlığın ve İsevî öğretinin diğer dinlere mensup şahıslara daha kolay empoze edilmesi için bir basamaktır.
b) "3 Büyük Din" İmajı: Papa 6. Paul önderliğinde Papalık Konseyi, hoşgörü ve diyalog çerçevesinde, "3 büyük din" imajını gündem etmiştir. Bu sayede, Musevilik ve İsevilik tahrif edildikleri halde İslam ile aynı kefeye konulmak istenmektedir.
Oysa, Al-i İmran Süresi'nin 19-21. ayetlerinde ifade buyrulduğu gibi: "Şüphesiz ki, Allah katında makbul olan din, İslam dinidir. Kendilerine kitap verilmiş olan Yahudi ve Hıristiyanlar ise kendilerine ilim ulaşmış oluğu halde sırf aralarındaki kıskançlıktan ve başa geçme hırsından dolayı anlaşmazlığa düştüler. Her kim Allah'ın ayetlerini inkar ederse şüphesiz Allah onların hesabını çok çabuk görür" Asla unutulmamalıdır ki, Allah katında tek hak din İslam'dır.
c) "Hz. İbrahim (as)'de Buluşalım" İddiası:
"3 büyük din" imajını güçlendirmek için ehl-i kitabın ortaya attığı iddialardan biri de "Hz. İbrahim (as)'de buluşalım" tezidir. Güya, 3 dinin birliği bu sayede olacaktır.
Birlik arayan bu çevrelerin, Hatemül Enbiya Hz. Muhammed (sav) Efendimiz'de buluşması gerekirken, Hz. İbrahim'in adının ortaya atılması bir oyundur. Ehl-i kitab'a en güzel cevap yine Kur'an-ı Kerim'dedir:
"Ey ehl-i kitap! Niçin İbrahim hakkında mücadele de bulunup da onun Hıristiyan ve Yahudi olduğunu iddia ediyorsunuz? Halbuki Tevrat da, İncil'de İbrahim'den sonra indirilmiştir. Hiç akıl edemiyor musunuz?" (Al-i İmran. 65)
Ehl-i kitap olarak bilinen Yahudi ve Hıristiyanların bizzat Kur'an'ın ışığında çürütülen iddialarının tamamı İslam'ı yok etme projeleridir. Ve hepsi Türkiye'de denenmektedir.
Jeopolitik konumu, zengin kaynakları ile daima Batı'nın iştahını kabartan Türkiye, bu oyunlarla dini birliğini yitirmiş, milli birliğini kaybetmeye hazır hassas bir noktaya taşınmaya çalışılmaktadır.
Bu sebeple, oynanan oyunlar karşısında ayık olmak, dini birliğimizin milli birliğin temeli olduğu hakikatini unutmadan gerekli tedbirleri almak, milletin geleceği için bir zorunluluktur.
Yapılan savaşlarda İslam dünyası ile Hıristiyan batının sayısız mücadelesine şahit olunmuştur. Zaman içinde, İslam âlemine karşı istediği neticeyi elde edemeyen Hıristiyanlar, savaş, kin ve husumetin yeni taktik ve üsluplarına yönelmişlerdir. Zahirde yumuşama, hoşgörü ve diyalog çalışmaları olarak özetlenebilecek bu yeni taktikler ile Hıristiyanlığın nasıl revaç bulup yayılabileceği ve İslâm'ın içten yıkılabileceği planlanmıştır.
Bu bağlamda Papa ve Papalık Konseyi, hoşgörü ve diyalogun lüzumuna inanarak bu yönde çalışmaları başlatmışlardır.
a) Diyalog: Katolik Kilisesi'nin, 2. Vatikan Konsülü'nde tüm dünyaya ilan ettiği dünya ile diyaloga girme projesi çok önemlidir.
Konsül, Diyalog fikri ile Katolik prensiplerinden taviz vermeden, ilahi gerçeklerin kilise dışında da buluna bileceğinin altını çizerek, tespit edilen bu ilahi gerçeklerin İncil'in mesajı sayesinde olgunlaştırılabileceğini vurgulamaktadır.
John B. Taylor'un ifadesiyle diyalog, "... Burada sözü edilen diyalog, misyonerliğe bir alternatif değil, bizzat şartlara uygun misyonerliktir."
Yani diyalog, Hıristiyanlığın ve İsevî öğretinin diğer dinlere mensup şahıslara daha kolay empoze edilmesi için bir basamaktır.
b) "3 Büyük Din" İmajı: Papa 6. Paul önderliğinde Papalık Konseyi, hoşgörü ve diyalog çerçevesinde, "3 büyük din" imajını gündem etmiştir. Bu sayede, Musevilik ve İsevilik tahrif edildikleri halde İslam ile aynı kefeye konulmak istenmektedir.
Oysa, Al-i İmran Süresi'nin 19-21. ayetlerinde ifade buyrulduğu gibi: "Şüphesiz ki, Allah katında makbul olan din, İslam dinidir. Kendilerine kitap verilmiş olan Yahudi ve Hıristiyanlar ise kendilerine ilim ulaşmış oluğu halde sırf aralarındaki kıskançlıktan ve başa geçme hırsından dolayı anlaşmazlığa düştüler. Her kim Allah'ın ayetlerini inkar ederse şüphesiz Allah onların hesabını çok çabuk görür" Asla unutulmamalıdır ki, Allah katında tek hak din İslam'dır.
c) "Hz. İbrahim (as)'de Buluşalım" İddiası:
"3 büyük din" imajını güçlendirmek için ehl-i kitabın ortaya attığı iddialardan biri de "Hz. İbrahim (as)'de buluşalım" tezidir. Güya, 3 dinin birliği bu sayede olacaktır.
Birlik arayan bu çevrelerin, Hatemül Enbiya Hz. Muhammed (sav) Efendimiz'de buluşması gerekirken, Hz. İbrahim'in adının ortaya atılması bir oyundur. Ehl-i kitab'a en güzel cevap yine Kur'an-ı Kerim'dedir:
"Ey ehl-i kitap! Niçin İbrahim hakkında mücadele de bulunup da onun Hıristiyan ve Yahudi olduğunu iddia ediyorsunuz? Halbuki Tevrat da, İncil'de İbrahim'den sonra indirilmiştir. Hiç akıl edemiyor musunuz?" (Al-i İmran. 65)
Ehl-i kitap olarak bilinen Yahudi ve Hıristiyanların bizzat Kur'an'ın ışığında çürütülen iddialarının tamamı İslam'ı yok etme projeleridir. Ve hepsi Türkiye'de denenmektedir.
Jeopolitik konumu, zengin kaynakları ile daima Batı'nın iştahını kabartan Türkiye, bu oyunlarla dini birliğini yitirmiş, milli birliğini kaybetmeye hazır hassas bir noktaya taşınmaya çalışılmaktadır.
Bu sebeple, oynanan oyunlar karşısında ayık olmak, dini birliğimizin milli birliğin temeli olduğu hakikatini unutmadan gerekli tedbirleri almak, milletin geleceği için bir zorunluluktur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Kibarlı / diğer yazıları
- Başlıksız... / 19.01.2003
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002