İLYAS GÜNEŞTEKİN: Barış müzakereleri ve arka planı

PKK ile barış müzakereleri yapılması doğru mu, yapılıyorsa neyin karşılığında yapılıyor?

Bunların cevabını doğru verebilmemiz için şu tespiti yapmamız gerekiyor:

1- PKK'nın kuruluş amacını, kandan beslenen ideolojisini bilerek, isteyerek ve severek PKK'ya katılanlar.

2- PKK'nın ilk kurulduğu yıllarda Apo'yu birleştirici, barışçı bir figürmüş gibi tanıtılarak, İslam'da önemli bir müessese olan meşrep ve mezhep duyguları kabartılarak, kandırılarak PKK'ya katılanlar.

3- Eğitimsiz ve ekonomik yönden zayıf ailelerin küçük yaştaki çocuklarının tehditle, şantajla kaçırılması sonucu PKK'ya katılanlar.

Birinci grupla asla hiç bir koşulda barış müzakeresi yapılmamalı. Çünkü bunlar hiçbir baskı altında kalmadan Türkiye'nin üniter yapısını bozmayı hedefleyen çoluk, çocuk, yaşlı, genç, erkek, kadın, öğretmen, asker, polis hiç kimseye acımadan şehit eden katillerdir. Bunlar asla af edilmemeli ve şehitlerimizin kanı yerde kalmamalı.

İkinci gruba gelince bu grup da birinci gruptakiler gibi asla affedilmemeli. Çünkü hiç bir zaman kandırılarak işledikleri cinayetlerin bahanesi olamaz.

Üçüncü grup önceki iki gruba göre en masumu diyebiliriz. Çünkü zorla kaçırılarak, baskı ve tehditle, şantajla suça zorlananlar, hem İslam hukukunda, hem Türkiye Cumhuriyeti devleti hukukunda da masum sayılırlar. (TCK Madde 28)

"Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır."

Gelelim ikinci sorunun cevabını bulmaya.

PKK ile neyin karşılığında barış müzakereleri yapılıyor? Sayın Cumhurbaşkanı'nın ve MHP lideri Sayın Bahçeli'nin ifadelerine göre PKK'nın silah bırakması ve kendini feshettiğini ilan etmesi halinde Türkiye'de huzurun, kardeşliğin ve barışın hakim olacağını bizlere anlatmaya ve buna inandırmaya çalışıyorlar.

O halde PKK ile yapılan barış müzakerelerini bir de "Amerika ve İsrail" tarafından ele alalım.

Birincisi 'Büyük İsrail Devleti' hayalini adım adım hızlı bir şekilde ilerleten ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın konuşmalarında sıklıkla ifade ettikleri gibi, "katil İsrail devleti" Türkiye devletinin yanı başında bütün vahşiliğiyle varlığını sürdürüyor.

İsrailli yetkililer zaman zaman "İran, Irak, Suriye" ve Türkiye'yi de içine alan bir "Kürdistan" devletinin kurulmasının kendilerini mutlu edeceğini ve her türlü desteği vereceklerini söylüyorlar. Barzani ailesiyle olan "ırksal ve dinsel" bağlarından ötürü Irak'ta Kuzey Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin kurulmasında büyük rol oynadılar.

Ve tabi ki bütün bu gelişmeler Amerika'nın izni ve haberi olmadan mümkün olmaz. O halde "Ortadoğu'da ve Türkiye'de yapılmak istenen ve maalesef kısmen de başarılı olunan ve tamamının da en hızlı şekilde hayata geçirilmesi için kıyamet senaryosunun son yazılımını da tamamlamış bulunmaktalar.

Nedir bu senaryo? Bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Biraz tarih bilgisi ve en önemlisi de feraset sahibi olmak yeterlidir. Yüzyıl ötesini görebilen, tehdit ve tehlikeler karşısında nasıl mücadele edilmesi gerektiğini ve sorunların çözüm yollarını herkes bilir.

Sade vatandaşından devletin en üst kademedeki yetkilisine kadar kamuoyu önünde, yazılı ve görsel medyada tane tane anlatan Prof. Dr. Haydar Baş hocamızdan Ortadoğu ve Türkiye'de oynanmak istenen senaryoyu anlayabiliyoruz.

Önce Filistin halkı kandırılarak toprakları satın alınacak ve zamanla sinsi sinsi asimile politikalarıyla birlikte artık açıktan öldürme ve daha birçok vahşi uygulamalarla yurtlarından edilecekler. Buraya kadar bunlar oldu mu oldu ve halen de hız kesmeden devam ediyor mu ediyor.

Bu 'Büyük İsrail Devleti'nin' saç ayağının birincisi, Ortadoğu'yu kan gölüne çevirerek, komşu ülkelere de psikolojik korku salarak ayağınızı denk alın mesajı verilmesi.

İsrail, Ortadoğu'yu ve komşu ülkeleri bunlarla meşgul edip dikkatlerini dağıtırken saç ayağının ikincisini hayata geçirdi. Aslen Yahudi kökenli olan ve İslam kisvesine bürünen Barzani aşiretiyle kurdukları ilişkiler neticesinde Irak'ta Kuzey Kürdistan Bölgesel Yönetimini hayata geçirdiler. Ve bu özel Kürdistan bölgesel yönetim modelinin Suriye ayağı da tamamlanmak üzere. Geriye İran ve Türkiye kalıyor.

Eğer İsrail ve ABD'nin bu son planları da tutarsa, beklenen sona doğru yaklaşmış olacağız. Yani saç ayağının üçüncüsü olan 'Büyük İsrail Devleti'nin' kurulması ya da adım adım kıyamet savaşı diyebileceğimiz sona doğru yaklaşmış olacağız.

Peki, bu nasıl olacak? Irak, Suriye, İran ve Türkiye'de, dört ayrı bölgede kurulacak. Özel Kürdistan Bölgesel Yönetim Sistemi birleştirilerek Barzani aşiretinin başında olacağı büyük Kürdistan devleti kurulacak.

Tam da bu gelişmeler neticesinde "Kürtler" devletimizi kurduk diye mutlu olmaya çalışırken, bugün Filistin'de yaşanan vahşetin belki de daha korkuncu Müslüman Kürtler üzerinde uygulanacak. Bunu yapacak olanlar da İsrail'in ileri askeri görevini yürütecek olan Müslüman kisvesi altındaki aslen Yahudi kökenli olan Barzani aşireti eliyle yapılacak olmasıdır. Böylelikle ülkelerinden koparılarak Kürdistan hayaliyle kurulan devletin yıkılması da uzun sürmeyecek ve 'Büyük İsrail Devleti'nin' önünde hiç bir engel kalmamış olacak.

Buraya kadar İsrail'in ve ABD'nin Ortadoğu ve Türkiye üzerindeki kirli senaryolarını anlatmaya çalıştım. Sona yaklaşırken bugün PKK ile yapılmak istenen barış müzakereleri de İsrail'in saç ayağının ikincisinin habercisidir. Çünkü PKK ile görüşmelerden en çok memnun olanlara dikkatinizi çekmek istiyorum. İsrail, ABD, Ermenistan ve Avrupa ülkeleri. Sizce bunda bir gariplik var mı?

Bence dünyada ve ülkemizde bütün bu gelişmeler yaşanırken bu kirli senaryoyu doğru okuyamamak ve hatada ısrar etmek de bir garipliktir!

Bundan yaklaşık 15 yıl kadar önce Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın bu günleri anlatan ibretlik ve muhteşem tespiti şöyle: "Bir gün gelecek AKP, MHP, HDP üçü bir araya gelerek APO'ya özgürlüğünü vererek ona siyasi kimlik verecekler, CHP de muhalefet ediyormuş gibi gözükerek tiyatro oynayacak."

Umarım Sayın Cumhurbaşkanımız bir kere daha kandırıldım demez.

Ne diyelim, bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete…