Hacım duydun mu?

Günlük faiz ödememiz ne kadar imiş duydun mu?

Yüz milyon lira mı dedin?

Çık, daha yukarı çık.

İki yüz milyon?

Yukarı daha yukarı.

Üç yüz milyon?

Her vatandaşın dudaklarını uçuklatacak bir rakam ama, elden ne gelir?

Çık biraz daha.

Dört yüz milyon.

Tamı tamına dört yüz doksan üç milyon, rakamla; 493 milyon lira.

Üzerimize güneşin doğup battığı her gün, sadece faize giden paramız, o da şimdilik.

Sadece bir günde faize giden para ile neler yapılır, hangi kalkınmalara imza atılır, hangi açıklar kapatılır, öğrenciye, işçiye, köylüye, esnafa ne tür yardımlar yapılır, varın siz hesap edin.

"Faiz lobisini şöyle ezeceğiz, böyle mahvedeceğiz, hak ettikleri dersi vereceğiz" nidaları ile meydan meydan, miting miting dolaşanların devri iktidarından bahsediyoruz.

Her günün sonunda dört yüz doksan üç milyon lira, ya ödeniyor ya da borca yazılıyor.

Burada durup, derin bir nefes alıp da Haydar Hoca'yı saygıyla, minnetle, hürmetle ve rahmetle nasıl yad etmezsiniz?

Otuz yılını vererek, dirsek çürüterek yazdığı Milli Ekonomi Modeli adlı tezinde faizi sıfırlıyor, devletin gelir kalemlerini artırıyor, devamlı büyümeği ve devamlı istihdamı sağlıyor ve refahı bütün bir tabana yayıyor.

Bu sistemde borçlanmaya hacet kalmıyor ki faiz ödemek zorunda kalasınız.

Türk milleti olarak, Prof. Dr. Haydar Baş'ı ne yazık ki dikkatle dinlemedik, dinleyip anlamadık, pürdikkat kesilip kulak vermedik ve bizim sırtımızdan, bizim soframızdan, bizim lokmamızdan her gün dört yüz doksan üç milyon lira faize gidiyor.

Hacım bilmem farkında mısın, nasıl da aldatılmışız, nasıl da kandırılmışız, nasıl da gözlerimiz boyanmış, nasıl da boyalı basın denilen malum medya gerçek faiz lobisini allayıp-pullayıp bize satmış?

Neyse ki merhum Haydar Baş'ın söz konusu tezi elimizde ve oğlu Avukat Hüseyin Baş, onun kurduğu Bağımsız Türkiye Partisi'nin başında ve Türk milleti ve devleti için babasının tezini hayata geçireceğini vadediyor.

Bari bu sefer kandırılmayalım.

Hacım ne dersin?