Haksızlıkla bir makama ulaşan kimse, haddini aşmış sayılır
“Allah Teâla hayır söyleyip faydalanan veya kötü sözler söylemektense susup salim kalan kula rahmet eylesin
09.01.2025 18:28:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Allah Resulü (s.a.a.v) buyurdu ki; "Allah Teâla hayır söyleyip faydalanan veya kötü sözler söylemektense susup salim kalan kula rahmet eylesin.
Üç şey kimde olursa, imanın (bütün) hasletlerini tamamlar: Hoşnut olunca, hoşnutluğu onu batıl işlere sürüklemez. Sinirlenince, siniri onu haktan dışarı çıkarmaz. Kudret sahibi olunca hakkından fazla bir şey istemez.
Haksızlıkla bir makama ulaşan kimse, haddini aşmış sayılır.
Namazda Kur'ân okumak, namazın dışında Kur'ân okumaktan daha faziletlidir. Allah'ı anmak sadakadan, sadaka da oruçtan faziletlidir; oruç ise (Allah katında) sevabı olan bir iştir. Daha sonra şöyle buyurdu: Amelle birlikte olmayan sözün, doğru niyetle olmayan söz ve amelin, sünnete uymaksızın söz, amel ve niyetin faydası yoktur.
Sabırlı ve temkinli davranmak Allah'tan, acele etmek ise şeytandandır.
Kim cahillerle münakaşa yapmak, âlimlere karşı övünmek veya ona saygı göstersinler diye halkı kendisine yöneltmek için ilim tahsil ederse, yerini ateşte hazırlamalıdır.
Riyaset ancak Allah'a ve ehline (bu makama layık olanlara) yakışır. Kim, Allah'ın kendisi için tayin etmediği bir makama oturursa, Allah ona gazap eder. Kim halkı kendine davet eder ve haksız yere riyaset iddiasında bulunursa, bu dediği sözden dönüp iddia ettiği şeyden tövbe edinceye kadar Allah ona rahmet gözüyle bakmaz.
Bana benzemekten en çok uzak olanınız, cimri, ağzı bozuk ve çirkin söz söyleyen kimsedir.
Kötü ahlaklılık, uğursuzluktur.
Ne söylediğine ve hakkında söylenene önem vermeyen birini görürseniz, (bilin ki) o, ya veled-i zina veya şeytandır.
Allah-u Teâla cenneti, çirkin söz söyleyen, ağzı bozuk, söylediğine ve hakkında söylenilene önem vermeyen hayâsız kimselere haram kılmıştır. Eğer böyle bir adamın soyunu araştırsan, onun ya veled-i zina, ya da şeytan karışımından olduğunu görürsün.
Resulullah'a: "İnsanların içerisinde şeytan var mı?" diye sorulunca şöyle buyurdu: "Evet vardır; Allah-u Teâla'nın (Şeytan'a): "Malda, evlatta onlara ortak ol." diye buyurduğunu Kur'ân'da okumamış mısın?
Kime yararın dokunursa, sana yararı dokunur. Kim zamanın hadiselerine karşı sabır gücü hazırlamazsa aciz kalır.
Kim, insanları kınarsa insanlar da onu kınar. Ama kim, onları kendi hâline bırakırsa, onlar onu kendi hâline bırakmaz. Bir adam: "Ya Resulullah, öyleyse ne yapalım?" dediğinde "Haysiyetinden ve malından yoksulluk günün için onlara ödünç ver." buyurdular.
Dünya ve ahiretin en iyi ahlâkını size bildireyim mi? İlişkisini kesenle ilişki kurman, seni mahrum bırakana bağışta bulunman ve sana zulmedeni affetmen.
Bir gün Resulullah salla'llahu aleyhi ve alih yola çıkıp giderken, kuvvetlerini sınamak için taş fırlatan bir grupla karşılaştı. Onlara şöyle buyurdu: "Sizin en kuvvetliniz, sinirlendiğinde kendisine hâkim olan, en güçlünüz de güçlü olmasına rağmen affeden kimsedir."
Resulullah buyurdu ki: Allah-u Teâla şöyle buyurmuştur: "Bu dini kendim için beğenmişim. Onu cömertlik ve güzel ahlâktan başka bir şey doğrultmaz. Onu taşıdığınız müddetçe bu iki huyla ona ikramda bulunun."
İmanı en üstün olanınız, en güzel ahlâklı olanınızdır.
Güzel ahlâk insanı, gündüzleri oruç tutmakla, geceleri namaz kılmakla geçiren kimsenin makamına ulaştırır. "Kula verilen en üstün şey nedir?" denildiğinde Resulullah "Güzel ahlâktır." diye buyurdu.
Güzel ahlâk, dostluğu sağlamlaştırır.
Güler yüzlülük kini giderir.
En iyileriniz, güzel ahlâk sahipleridir. Onlar halkla, halk da onlarla (kolayca) kaynaşır.
Eller üç kısımdır: Alan el, veren el ve tutan el. Bunların en iyisi ise veren eldir.
Hayâ iki kısımdır: Akıldan kaynaklanan hayâ ve ahmaklıktan kaynaklanan hayâ. Akıl hayâsı ilmin nişanesidir; ahmaklık hayâsı ise cehaletin alametidir. (Örneğin çirkin iş yapmaktan hayâ etmek akıldandır; sorup öğrenmekten utanmak ise ahmaklıktandır.)
Hayâ örtüsünü atan kimsenin gıybeti haram değildir.
Allah'a ve kıyamet gününe inanan bir kimse, verdiği sözü yerine getirmelidir.
Emanettarlık rızkı çoğaltır; hıyanet ise fakirlik getirir.
Evladın anne ve babaya sevgiyle bakışı, ibadettir.
Belaların en çetini şunlardır: İnsanın savunma kudreti olmaksızın götürülüp boynunun vurulması, düşmanın elinde esir kalması ve bir kimseyi hanımıyla bir arada görmesi.
İlim, müminin dostu; hilim, yardımcısı; akıl, kılavuzu; sabır, ordusunun komutanı; müdara (halkla iyi geçinmek), babası; iyilik, kardeşi; nesebi, Hz. Âdem; aile üstünlüğü, takvası; mertliği de malını ıslah etmesidir.
Bir adam Resul-i Ekrem'in huzuruna, yemesi için süt ve bal getirdiğinde Resulullah şöyle buyurdu: İki içilecek şeydir; ikisinden birine kanaat etmek mümkündür. Ben her ikisini (birlikte) içmiyorum, içilmesini de haram kılmıyorum; fakat Allah için tevazu ediyorum.
Allah için tevazu eden kimseyi Allah yüceltir. Tekebbür eden kimseyi Allah aşağı düşürür. Yaşantısında iktisatlı olan (ne cimri, ne savurgan olan) kimseyi Allah rızklandırır. Ölçüsüz ve savurgan kimseyi mahrum bırakır. Allah kendisini çok anan kimseyi de mükâfatlandırır." (Hasan b. Ali el-Harrani, Tuhefu'l Ukul eserinden)
Üç şey kimde olursa, imanın (bütün) hasletlerini tamamlar: Hoşnut olunca, hoşnutluğu onu batıl işlere sürüklemez. Sinirlenince, siniri onu haktan dışarı çıkarmaz. Kudret sahibi olunca hakkından fazla bir şey istemez.
Haksızlıkla bir makama ulaşan kimse, haddini aşmış sayılır.
Namazda Kur'ân okumak, namazın dışında Kur'ân okumaktan daha faziletlidir. Allah'ı anmak sadakadan, sadaka da oruçtan faziletlidir; oruç ise (Allah katında) sevabı olan bir iştir. Daha sonra şöyle buyurdu: Amelle birlikte olmayan sözün, doğru niyetle olmayan söz ve amelin, sünnete uymaksızın söz, amel ve niyetin faydası yoktur.
Sabırlı ve temkinli davranmak Allah'tan, acele etmek ise şeytandandır.
Kim cahillerle münakaşa yapmak, âlimlere karşı övünmek veya ona saygı göstersinler diye halkı kendisine yöneltmek için ilim tahsil ederse, yerini ateşte hazırlamalıdır.
Riyaset ancak Allah'a ve ehline (bu makama layık olanlara) yakışır. Kim, Allah'ın kendisi için tayin etmediği bir makama oturursa, Allah ona gazap eder. Kim halkı kendine davet eder ve haksız yere riyaset iddiasında bulunursa, bu dediği sözden dönüp iddia ettiği şeyden tövbe edinceye kadar Allah ona rahmet gözüyle bakmaz.
Bana benzemekten en çok uzak olanınız, cimri, ağzı bozuk ve çirkin söz söyleyen kimsedir.
Kötü ahlaklılık, uğursuzluktur.
Ne söylediğine ve hakkında söylenene önem vermeyen birini görürseniz, (bilin ki) o, ya veled-i zina veya şeytandır.
Allah-u Teâla cenneti, çirkin söz söyleyen, ağzı bozuk, söylediğine ve hakkında söylenilene önem vermeyen hayâsız kimselere haram kılmıştır. Eğer böyle bir adamın soyunu araştırsan, onun ya veled-i zina, ya da şeytan karışımından olduğunu görürsün.
Resulullah'a: "İnsanların içerisinde şeytan var mı?" diye sorulunca şöyle buyurdu: "Evet vardır; Allah-u Teâla'nın (Şeytan'a): "Malda, evlatta onlara ortak ol." diye buyurduğunu Kur'ân'da okumamış mısın?
Kime yararın dokunursa, sana yararı dokunur. Kim zamanın hadiselerine karşı sabır gücü hazırlamazsa aciz kalır.
Kim, insanları kınarsa insanlar da onu kınar. Ama kim, onları kendi hâline bırakırsa, onlar onu kendi hâline bırakmaz. Bir adam: "Ya Resulullah, öyleyse ne yapalım?" dediğinde "Haysiyetinden ve malından yoksulluk günün için onlara ödünç ver." buyurdular.
Dünya ve ahiretin en iyi ahlâkını size bildireyim mi? İlişkisini kesenle ilişki kurman, seni mahrum bırakana bağışta bulunman ve sana zulmedeni affetmen.
Bir gün Resulullah salla'llahu aleyhi ve alih yola çıkıp giderken, kuvvetlerini sınamak için taş fırlatan bir grupla karşılaştı. Onlara şöyle buyurdu: "Sizin en kuvvetliniz, sinirlendiğinde kendisine hâkim olan, en güçlünüz de güçlü olmasına rağmen affeden kimsedir."
Resulullah buyurdu ki: Allah-u Teâla şöyle buyurmuştur: "Bu dini kendim için beğenmişim. Onu cömertlik ve güzel ahlâktan başka bir şey doğrultmaz. Onu taşıdığınız müddetçe bu iki huyla ona ikramda bulunun."
İmanı en üstün olanınız, en güzel ahlâklı olanınızdır.
Güzel ahlâk insanı, gündüzleri oruç tutmakla, geceleri namaz kılmakla geçiren kimsenin makamına ulaştırır. "Kula verilen en üstün şey nedir?" denildiğinde Resulullah "Güzel ahlâktır." diye buyurdu.
Güzel ahlâk, dostluğu sağlamlaştırır.
Güler yüzlülük kini giderir.
En iyileriniz, güzel ahlâk sahipleridir. Onlar halkla, halk da onlarla (kolayca) kaynaşır.
Eller üç kısımdır: Alan el, veren el ve tutan el. Bunların en iyisi ise veren eldir.
Hayâ iki kısımdır: Akıldan kaynaklanan hayâ ve ahmaklıktan kaynaklanan hayâ. Akıl hayâsı ilmin nişanesidir; ahmaklık hayâsı ise cehaletin alametidir. (Örneğin çirkin iş yapmaktan hayâ etmek akıldandır; sorup öğrenmekten utanmak ise ahmaklıktandır.)
Hayâ örtüsünü atan kimsenin gıybeti haram değildir.
Allah'a ve kıyamet gününe inanan bir kimse, verdiği sözü yerine getirmelidir.
Emanettarlık rızkı çoğaltır; hıyanet ise fakirlik getirir.
Evladın anne ve babaya sevgiyle bakışı, ibadettir.
Belaların en çetini şunlardır: İnsanın savunma kudreti olmaksızın götürülüp boynunun vurulması, düşmanın elinde esir kalması ve bir kimseyi hanımıyla bir arada görmesi.
İlim, müminin dostu; hilim, yardımcısı; akıl, kılavuzu; sabır, ordusunun komutanı; müdara (halkla iyi geçinmek), babası; iyilik, kardeşi; nesebi, Hz. Âdem; aile üstünlüğü, takvası; mertliği de malını ıslah etmesidir.
Bir adam Resul-i Ekrem'in huzuruna, yemesi için süt ve bal getirdiğinde Resulullah şöyle buyurdu: İki içilecek şeydir; ikisinden birine kanaat etmek mümkündür. Ben her ikisini (birlikte) içmiyorum, içilmesini de haram kılmıyorum; fakat Allah için tevazu ediyorum.
Allah için tevazu eden kimseyi Allah yüceltir. Tekebbür eden kimseyi Allah aşağı düşürür. Yaşantısında iktisatlı olan (ne cimri, ne savurgan olan) kimseyi Allah rızklandırır. Ölçüsüz ve savurgan kimseyi mahrum bırakır. Allah kendisini çok anan kimseyi de mükâfatlandırır." (Hasan b. Ali el-Harrani, Tuhefu'l Ukul eserinden)