Haydar Baş UNESCO kararında esiyor…

Birleşmiş Milletler'in (BM) katı ikliminde, güneşi gözlerinde gezdiren dünya önderi Haydar Baş meltemi esiyor.

Sadece arzın merkezine inşa ettiği proje MEM (Milli Ekonomi Modeli) değildir Prof. Dr. Haydar Baş'ı dünya önderi yapan;

Duruşu, bakışı, nezaketi, fikirleri ve kültür anlayışıyla herkesi etkilemiştir. Sahip olduğu vasıflarıyla tüm dünyada en etkileyici, en başarılı ve en sıra dışı bir lider olarak tarihe altın sayfa açmıştır.

Gönül adamı  olarak herkesi, insan onurunun layık olduğu yere koymuştur. O, Müslüman-Türk dünyasının uygarlık sembolüdür.

Gelelim UNESCO'ya, BM'nin bu birimi, bilim, kültür ve eğitim alanlarında insanlığı kaynaştırarak bilinçlendirmek, barış ve huzur içerisinde yaşatmak amacıyla yıllardır aldığı; Sevgi Yılı, Hoşgörü Yılı, Çocuk Yılı gibi evrensel kutlamalar ile diğer tarihi ve kültürel miraslarla ilgili kutlama ve anma programlarının temelinde; Dede Korkut, Kaşgarlı Mahmut, Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Nasrettin Hoca, Dünya Lideri ATATÜRK başta olmak üzere eğitim ve tarihimizin temel taşları yer almaktadır.

UNESCO, 2021 yılını, Hacı Bektaş Veli'nin vefatının 750'inci yıldönümü nedeniyle Anma ve Kutlama Yıldönümü kararı almıştır.

UNESCO Yürütme Kurulu'nun bu kararının en büyük destekçisi Azerbaycan olmuştur. Azerbaycan, Hacı Bektaş Veli konusunda UNESCO'ya destek verirken bunda Haydar Baş'ın etkisi yadsınamaz. Çünkü, Azerbaycan'da devlet üniversitesinde yıllarca ilkeli bir hoca olarak yetiştirdiği öğrencilerine damgasını vururken örgün eğitim yanında yaygın eğitim kapsamında konferans ve tebliğleriyle ayrıca eserleriyle Azerbaycan toplumunun kültürüne katkıda bulunmuştur.

Haydar Baş nasıl ki gerçek Atatürk'ü Türkiye ve dünyaya bir başyapıt "Hoş Geldin Atatürk" ile tanıtmışsa Hacı Bektaş Veli için de "Anadolu'nun Genel Kurmay Başkanı" diyerek onu tarihi ve kültürel boyutlarıyla layık olduğu biçimde tanımlamıştır.

Haydar Baş Hocamızın penceresinden baktığımızda:

Hacı Bektaş Veli, birleştirici, bütünleştirici bir anlayışla ayrımcılığa karşı çıkar.

Hacı Bektaş Veli'nin harcını kardığı Alevi-Bektaşi anlayışı, Anadolu'nun yanı sıra Balkanlar, Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Bosna, Kosova, Makedonya, Gül Baba türbesinin bulunduğu Macaristan'ın Budapeşte kentinden Azerbaycan'a kadar bir çok yerde kabul görmüş ve benimsenmiştir.

13'üncü yüzyılda, Anadolu'da büyük bir kargaşa ve Moğol istilası yaşanırken; Yunus, Mevlana ve Hacı Bektaş Veli Türk halkının manevi direği olmuşlardır. Bu açıdan 13.yüzyılda Anadolu'da güçlü bir inanç, ahlak ve kültür birikiminin oluşmaya başladığını görürüz. 

Hacı Bektaş, "İlimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır" derken "İlim kendin bilmektir" diyen Yunus Emre ile inanç ve düşünce akrabalığı dikkat çeker.

Bir yaşama felsefesi, bir ahlak örneği olarak Hacı Bektaş Veli'nin düşüncelerinin önemi ve değeri bugün için de geçerlidir. İnsanca, kardeşçe ve özgürce yaşama yolundaki mücadelemizde, zulmün, cahilliğin ve türlü körlüklerin karanlığına karşı, onun düşünce mirası hem bize hem de dünyaya ve insanlığa ışığını sunmaya devam etmektedir.