Hazırlıksız yakalandık

Neye, kime?

Dünyayı kasıp-kavuran, kasırga gibi esip savuran Kovid hastalığına.

Bu ve benzeri küresel hastalıklara, salgınlara karşı ya da, Allah korusun patlak verecek bir savaşa karşı halkı hazır bulunduracak, şartları ona göre hazırlayacak olan elbette ülkeyi yönetenlerdir.

Yaklaşık yirmi yıldır ülkeyi tek başına yöneten siyasi kadro halen iş başında olduğuna göre, yönetmekte olduğu halkı bu küresel musibete hazırlıksız yakalatan da elbette mevcut iktidar kadrosudur.

Altı-yedi aydan beri kıyasıya cedelleştiğimiz söz konusu salgın değil de bir savaş durumu olsaydı ne olacaktı?

Ne ile, nasıl ve hangi ekonomik birikimle altından kalkacaktık?

Direkt yetkili bakanların bile 'pek ilgilenmedikleri' döviz kuru bugün nerelerde olurdu acaba?

Tekrar tekrar sorma hakkımız yok mu şimdi; "siz ne işte idiniz, bunca yılı neler ile tükettiniz de milleti bu küresel salgına hazırlıksız yakalattınız?"

Siz yirmi yıldan beri hangi çizgide ilerlediniz, hangi doğal müttefiklerin, hangi stratejik ortakların, hangi sözde medeniyet projesi sahibi milletlerin aklı ile hareket ettiniz ki bugün, tarımsal ürünlerde, halkın günlük tükettiği gıda maddelerinde tamamen dışa bağımlı hale geldiniz, ülkeyi bu uçurumun başına getirdiniz?

"Tarım ürünleri stratejik ürünlerdir, kesinlikle tarımla uğraşan nüfus desteklenmelidir" diye televizyon ekranlarından, miting meydanlarından adeta feryad eden merhum Prof. Dr. Haydar Baş'a kulak vermediniz, dolayısıyla milleti hazırlıksız yakalattınız.

Merhum Haydar Baş, devleti yönetenlere bu tür çağrılar yaparken, tarımla, hayvancılıkla uğraşan köylünün-çiftçinin de bizzat ayağına giderek "sakın ha, toprağınızı satmayın, bugün ürünleriniz para etmiyor diye tarlanızı elden çıkarmayın, yakın bir zamanda toprağınız altın değerinde olacak" diyerek adeta yalvardı.

Biz o yıllarda, Bağımsız Türkiye Partisi'nin Erzurum İl yönetimi olarak, kadın kolları ile birlikte bir günde dokuz köyü ziyaret ettiğimizi hatırlıyorum, görüştüğümüz köylerin, köylülerin isim ve telefonları hala notlarımın arasındadır.

Merhum Genel Başkanımız o gün kendisi köy köy, ilçe ilçe bizzat gezerken bütün il teşkilatlarını da köy köy dolaştırıyor, insanımızı uyarıyordu.

Merhum Haydar Baş Hoca'nın geliştirdiği Milli Ekonomi Modeli tezine bir göz atılsaydı, tarım ve hayvancılık konusundaki feryadına kulak verilseydi bugün bu küresel salgına hazırlıksız yakalanmayacaktık ve işte o zaman döviz kuruna bakma ihtiyacı duymayacaktık.

Yaklaşık yirmi yıllık tecrübeden sonra, hemen her sektörde ülkeye yaşattıkları krizlerden sonra mevcut iktidar kadrosuna dostça diyebiliriz ki; "kusura bakmayın arkadaşlar, bu iş sizin işiniz değilmiş."