Heba edilen kaynaklar ve fitreye muhtaç on milyonlar

Diyanetin; 'asgari ücretliye ve emekliye fitre verilebilir' fetvası ne anlama geliyor?

İktidarıyla muhalefetiyle tüm siyasi kadroların olduğu gibi, neredeyse çeyrek asırdan beri siyasi iktidarı alkışlayan halk kesimlerinin dahi uykularını kaçırması gereken bir gerçektir.

Hem de öyle bir gerçek ki, gayet sert ve soğuk rüzgar gibi, soğuk ne demek dondurucu kasırga gibi suratlara çarpan bir gerçek…

Ülke nüfusunun yarıdan fazlasının yoksulaştırıldığının, bir devlet kurumu olan Diyanet tarafından bir fetva ile ilan edilmesi demektir.

Nüfusun yarıdan fazlasını yoksullaştıran bu uygulamalara imza atanlar kimlerdir, milletin refahına harcanması gereken ülke kaynakları hangi hakla ve nerelere harcanmıştır ki, millet bu kadar fakir düşmüştür?

Asgari ücretli ve emeklinin fitreye muhtaç, sadakaya muhtaç bırakıldığını bir fetva ile Diyanet ilan etmeseydi bile cadde-sokak, çarşı-pazar, bakkal-market zaten bu geçeği haykırıp duruyordu işiten kulaklar için ve gören gözler için.

Tarafsız, uluslar arası araştırma şirketleri bu hakikati yöneticilerin yüzüne, yıllardan beridir haykırıp duruyor ama duyması ve kurallara uyması gerekenler, yıllar boyu kulaklarının üstüne yattı durdular.

Hem altın değerindeki yılları hem de huzur ve refahı sağlayacak olan kaynakları ne yazık ki, har urup harman savurdular.

Altmış-yetmiş milyon insanı fitre alacak duruma düşüren mevcut siyasi iktidar elbette ve kesinlikle hesap vermelidir, aynı zamanda bu duruma düşürülen on milyonlar da usulünce, hukuk çerçevesinde mutlaka hesap sormalıdırlar.

Ülke kaynakları durup dururken, aniden suyunu çekmediğine göre, gökler sularını kesmediğine ve yerler de ekilen hiç bir şeyi bitirmiyorum demediğine göre, yüz yıllardan beri çalışan, üreten bu millet de, hiç sebepsiz yere çalışmayı ve üretmeyi bırakmadığına, bırakmayacağına göre, ne oldu bu topraklara, ne oldu bu millete ve ne oldu bu ülkenin kaynaklarına?

Her seçim arifesinde türlü vaadlerle oy toplayıp iktidarını tazeleyen mevcut siyasi kadrolar, iktidar ve ortakları, kendilerine tanınan sınırsız ve oldukça uzun bir iktidar döneminde, bu milleti getirip bıraktıkları 'fitreye muhtaç' vaziyeti, bir adım geriye çıkıp ibretle ve hayretle seyretmeliler ve ısrarla, 'biz ne yaptık?' sorusunu sormalılar.