Yamaklık, dermanı henüz icad edilmemiş amansız bir gazeteci hastalığıdır ki yamaklık illetine tutulan bu herif-i naşeriflerin milletin ve devletin başına ne belalar açtıklarına yıllardır şahit olmaktayız.
Yamuklara toplumun her kesiminde rastlamak mümkün ama en fazla da yine medya mensuplarından çıkıyorlar.
Yumuk, yani gözü kapalı, gerçekleri göremeyen, iyiyi kötüden, merdi namertten ayırt edemeyen, sadecce söyleneni tekrar edebilen tipler.
Yamaklar, iktidarın eğrileri görünmesin, çukurları örtülsün, aman millet uyanmasın diye akıllara zarar yamukluklar sergilerler.
Gazeteci geçinir… Araştırmacı ayaklarına yatar… Hocalık taslar ama, toplumun çektiği acılar ve sancılardan habersizdir.
Ülkenin geldiği ekonomik darboğazdan, devletin ve tek tek fertlerin boğaza kadar borçlandığından bihaberdir.
Yediden yetmişe bütün katmanlara yayılan naylon tefeciler dediğimiz kredi kartları yüzünden dağılan ailelerden, bozulan yuvalardan, yaşanan intihar olaylarından habersizdir.
Durup dururken, sırf küresel işgal güçlerinin hatırı için kardeş ülkelerle kanlı-bıçaklı hale gelişimizden, nerdeyse tüm dünyada “soykırımcı” bir millet ilan edilişimizden bihaberdir, tek kalem oynatmaz.
Yer altı ve yer üstü kaynaklarımızın küresel tefecilere pay edildiğini asla gündem dahi etmez.
Ama o sözde araştırmacı gazeteci, hem yamaklığı, hem yamukluğu hem de yumukluğu bir arada kullanarak, Donkişot misali yel değirmenlerine saldırır ki yamağı olduğu iktidar için bir iki gün daha gündem değiştirsin, rahatlama sağlasın.
Bu tıfıl Donkişotlardan biri, Gazi Mustafa Kemal’in Gençliğe Hitabe’sini diline dolamış, kaldırılsın, okulların duvarlarından indirilsin falan demiş.
Eminim ki o dünya çapında müthiş hitabenin bazı satırları, bazı paragrafları bu tıfıl Donkişot ve benzerlerinin bir yerlerine müthiş batmıştır ki cıyaklamaya başladılar.
Hem yamak, hem yamuk, hem de yumuk…
Her üçü de ayrı ayrı onulmaz dertler.
Allah kurtarsın.
Yamuklara toplumun her kesiminde rastlamak mümkün ama en fazla da yine medya mensuplarından çıkıyorlar.
Yumuk, yani gözü kapalı, gerçekleri göremeyen, iyiyi kötüden, merdi namertten ayırt edemeyen, sadecce söyleneni tekrar edebilen tipler.
Yamaklar, iktidarın eğrileri görünmesin, çukurları örtülsün, aman millet uyanmasın diye akıllara zarar yamukluklar sergilerler.
Gazeteci geçinir… Araştırmacı ayaklarına yatar… Hocalık taslar ama, toplumun çektiği acılar ve sancılardan habersizdir.
Ülkenin geldiği ekonomik darboğazdan, devletin ve tek tek fertlerin boğaza kadar borçlandığından bihaberdir.
Yediden yetmişe bütün katmanlara yayılan naylon tefeciler dediğimiz kredi kartları yüzünden dağılan ailelerden, bozulan yuvalardan, yaşanan intihar olaylarından habersizdir.
Durup dururken, sırf küresel işgal güçlerinin hatırı için kardeş ülkelerle kanlı-bıçaklı hale gelişimizden, nerdeyse tüm dünyada “soykırımcı” bir millet ilan edilişimizden bihaberdir, tek kalem oynatmaz.
Yer altı ve yer üstü kaynaklarımızın küresel tefecilere pay edildiğini asla gündem dahi etmez.
Ama o sözde araştırmacı gazeteci, hem yamaklığı, hem yamukluğu hem de yumukluğu bir arada kullanarak, Donkişot misali yel değirmenlerine saldırır ki yamağı olduğu iktidar için bir iki gün daha gündem değiştirsin, rahatlama sağlasın.
Bu tıfıl Donkişotlardan biri, Gazi Mustafa Kemal’in Gençliğe Hitabe’sini diline dolamış, kaldırılsın, okulların duvarlarından indirilsin falan demiş.
Eminim ki o dünya çapında müthiş hitabenin bazı satırları, bazı paragrafları bu tıfıl Donkişot ve benzerlerinin bir yerlerine müthiş batmıştır ki cıyaklamaya başladılar.
Hem yamak, hem yamuk, hem de yumuk…
Her üçü de ayrı ayrı onulmaz dertler.
Allah kurtarsın.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024