Her ferman üstünde bir ferman vardır

Şahların, padişahların ve benzerlerinin yayınladıkları fermanlar, yayınlamayı planladıkları fermanlar o fermana uygun ise, muvafık ve mutabık ise fermandır, ahalinin dertlerine dermandır.

O fermanı dikkate almayan, o fermana uymayan, aklınca o fermanı arkadan dolanmaya çalışan her ferman ferman değildir ve milletin başına dert olmaya, sürekli dert üretmeye adaydır.

Bilinen ve bilinmeyen, bulunan ve bulunmayan, keşfedilen ve belki yüzyıllar sonrasında keşfedilecek olan sayısız güneş sistemlerinde, hesapsız galaksilerde ve elbette bütün bunların içinde bir nokta mesabesindeki dünya gezegenimizde geçerli olan, hükümferma olan o ferman bütün fermanların üstündedir.

"Şüphesiz, Rabbiniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı zaman devresi içinde yarattı, sonra kâinat üzerinde hükümrânlığını kurdu. O, geceyi, hemen arkasından kendisini kovalayan gündüze örter. Güneş, ay ve yıldızları da daima irâdesine boyun eğmiş durumda var etmiştir. Bilesiniz ki yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir."(A'raf:54)

Her fermanın üstünde bir ferman vardır ve o fermana aykırı düşen her ferman aşağıların aşağısına düşmeye, sahibini de nice uçurumlardan aşağı düşürmeye mahkumdur.

O yüceler yücesi ferman sahibi kainatın işleyişine dair kurallar koymuş, fermanlar yayınlamış olduğu gibi, sosyal hayata dair, toplumsal düzene dair de kurallar koymuş ve fermanlar yayınlamıştır.

"O insanın önünde ve ardında devamlı sûretle nöbetleşerek görevlendirilen melekler vardır. Bunlar, Allah'ın emrinden ötürü, onu koruyup kollarlar. Bir toplum kendinde olan durumu değiştirmedikçe, hiç şüphe yok ki, Allah da o toplumda olan hali değiştirmez. Allah bir toplum için de kötülük irade buyurdu mu, onu geri çevirecek kuvvet yoktur. Artık Allah'ın dışında onları himaye edecek kimse olamaz."(R'ad:11)

Bir toplumu huzura erdirecek, toplumsal barışa kavuşturacak, madden ve manen gelişip ilerlemesini sağlayacak kaide ve kurallar belli beyan olduğu gibi, bir toplumu ifsat edecek, huzura hasret bırakacak, fertler ve kurumlar arasındaki güveni sıfırlayacak olan tüm olumsuzluklar da apaçık açıklanmıştır.

O yüce fermana adeta meydan okuyarak arkadan dolanmaya yeltenenler, hem kendileri çok ağır faturalar ödemişler hem de toplumlarına ağır faturalar ödetmişlerdir.

"Allah şöyle bir temsil getirir: Bir şehir halkı vardı: Güvenlik ve huzur içinde idi, rızıkları her yandan bol bol, rahatça geliyordu. Derken Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler, Allah da halkının işlediği suçlar sebebiyle o şehre açlığı ve korkuyu tattırdı, (açlık ve korku elbise gibi kaplayıverdi bütün vücutlarını)."(Nahl:112)