Sosyal hayatta yaşanan olaylara baktığımız zaman, özellikle de son zamanlarda anlaşılması zor belki de imkânsız bir karmaşa içine girdiğini görüyoruz. Yaşanan olayların görünen yüzü ile görünmeyen yüzü biri birinden çok farklı cereyan etmekte; gizli ya da açık bir aldatma ve aldanma söz konusu olmaktadır. Olayların tarafları konumunda olanlar, yaşadıkları ikili münasebetlerde karşılaştıkları tutumlar nedeniyle güven bunalımına düşmekte, herkes biri birine bakışlarında iyi niyet ve hoşgörü ile bakmak yerine şüphe ve kötü zan mantığına bürünmektedir. Bu münasebetle meydana gelen tablo sayesinde toplumsal hayat çekilmez bir hal almakta; sosyal hayatın birlik, dayanışma ve sosyalleşme konumu yavaş yavaş yok olmaktadır."Komşu komşunun külüne muhtaç" diyen bir hayat felsefesinden, komşu komşuya bir bardak su dahi vermekten çekinir, onun şerrinden korunmanın yollarını arar, kendi kabuğuna çekilir vaziyete dönmüş, insanlarda bireysel savunma ve bireysel yaşama mekanizması oluşmuştur.Bu hâl toplumsal dayanışmayı ortadan kaldırmış, her ferdi kendi nefsinin dar dehlizlerinde, kör kuyularında ve çıkmaz sokaklarında yapayalnız yaşamak zorunda bırakmıştır. Netice olarak gelinen nokta; sosyal hayatın çekilmezliğini, insanların bir birinden habersizliğini getirmiş; artık kimse komşunun açlığıyla tokluğuyla ilgilenmemektedir. Derdini, kederini, neşesini, paylaşmamaktadır.Hâlbuki "komşusu açken tok yatan bizden değildir" diyen yüce bir Peygamberin ümmetiyiz!Toplumsal hayatın dengelerini düzeltmek biraz zor belki de imkânsız bir hâl almıştır. Ancak fert bazında küçük çaplarda da olsa insanlar samimi dostlarıyla, akrabalarıyla, kendi yakın çevreleriyle; toplumsal dayanışmanın, sevgi ve muhabbetin nimetlerinden istifade etmenin yollarını aramalı, her insan kendine düşen görevleri yerine getirerek güzellikleri sergilemeli, en azından yaşadığı çevreye ışık saçmalıdır. Değerli dostlar, aydınlatılmış her noktada karanlığın yok olacağını, aydınlatılmış her beyinden kötü fikirlerin silineceğini, temizlenen her noktadan kirlerin uzaklaşacağını, aklımızdan çıkartmadan fert fert bıkmadan usanmadan çaba sarf etmeliyiz. Verilen hiçbir emeğin yerde kalmayacağını, gerek bu dünyada gerek ahirette mutlaka karşılık bulacağını kimse unutmamalıdır. Bu konuda Yüce Allah'ın Kur'an-ı Kerim'inden ilahi bir mesajla yazımıza son verelim; "Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, "Ona ne oluyor?" dediği zaman, işte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır. Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir. O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır. Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir." (Zilzal, 1-8).
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Hüseyin Baş’tan gençlere mesaj / 29.03.2024
- ‘Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz!’ / 28.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024
- ‘Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz!’ / 28.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024