Herkes düşman İsrail dost!!!

 Libya düşman, Mısır düşman, Irak düşman, İran düşman ama İsrail dost!..
Hem de hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde. Bunu biz değil AKP Sözcüsü Ömer Çelik söylüyor.
Yalan yok, iftira yok!
(Bir dostları daha var o da Barzani. Zaten o da Yahudi asıllı)
Oysa Başbakan Davutoğlu 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinden önce, "Allah şahit, tarih şahit, millet şahit biz Mescid-i Aksa'ya postallarıyla girenlerle dost olmayız, dost olmadık" diye meydanları inletiyordu.
Başbakan Allah'ı şahit göstererek "İsrail ile dost olmadık" diyor sözcüsü ise "kuşkusuz İsrail bizim dostumuz" diyor!
* * *
Alın size bir örnek daha.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Başbakanlığı döneminde "18 Temmuz 2014" şunları söylüyordu, "Ben bu görevde bulunduğum sürece hiçbir zaman İsrail ile olumlu bir şeyi düşünemem. Başkaları düşünebilir, o beni enterese etmiyor. Ben ve sorumluluğum altındaki yönetim görevde olduğumuz sürece asla bu işe olumlu bakmayız."
Yaklaşık 1.5 yıl evvel bunları söyleyen Sayın Erdoğan bugün ise "Türkiye-İsrail yakınlaşması bölge için hayati önem taşıyor" diyor, İsrail radyosunun "İsrail ile ilişkiler düzelebilir mi?" sorusuna da "Neden olmasın" şeklinde cevap veriyor.
* * *
Yetti mi, yetmedi? Bir de Numan Kurtulmuş'umuz var!
Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yüzünde gülücükler açarak İsrail ile görüşmelerin olumlu bir zeminde sürdüğünü ifade etti.
Oysa zihinsel evrim geçirmeden önce kendisi de hızlı bir İsrail karşıtıydı (!) üstelik de İsrail'e en büyük kıyakların AKP hükümeti tarafından yapıldığını söylüyordu.
İşte HAS Parti zamanında TV8'de Erkan Tan'ın programında yaptığı konuşmadan bir kesit:
"Otel lobisinde 'one minute' dedin ondan sonra İsrail'e iki defa destek olan karar aldınız. Bunlardan bir BM Atom Enerjisi Kurumu'nda "İsrail'in nükleer kapasitesi var mı, yok mu" diye bir oylama yapıldı. Ne yazık ki Türk delegasyonu orada çekimser kaldı. 'One minute dur bakalım, senin nükleer silahların var' desene!  Bunu diyemedi. İsrail'in bilinen 30 binin üstünde nükleer silahı var. Bu konuda çekimser kalmak, 'ben dünya siyasetinde yokum' demektir. Türkiye 'yokum' dedi ve İsrail yanlısı bir karar verdi.
2010 yılının Mayıs ayında da Türkiye, İsrail'in OECD üyeliğini onayladı.
9 ay boyunca bu fakirin(!) dilinde tüy bitti 'aman yapmayın' dedim.
Biz 1963'ten beri OECD'nin üyesiyiz,  veto ettiğimiz takdirde İsrail'in üye olması mümkün değil. Ne yazık ki Türkiye bunu kabul etti ve İsrail 1967 savaşlarından buyana en büyük diplomatik zaferini Türkiye vasıtasıyla kazandı. Bunlar One Minute'den sonra oldu. Otel lobisinde one minute demek marifet değil BM'de, OECD'de demek marifet!
Biraz ağır olacak ama Sayın Başbakanın dili "Ali" diyor kalbi "Muaviye" diyor!"
* * *
AK troller AKP'nin İsrail ile anlaştığı yönündeki haberler için yalan ve iftira diyor. Oysa görüşmeler yaptıklarını bizzat kendileri açıkladı. İsviçre'de bir ön protokol yapıldı, nihai imzalar için de görüşmeler sürüyor.
İsrail kanadından gelen açıklamalar AKP'nin basına yansıyan ön mutabakattaki şartları yerine getirmeye bile başladığı yönünde.
Mesela İsrail Başbakanı Netenyahu, Türkiye'nin Hamas yöneticisi Salih El Aruri'yi istekleri doğrultusunda ülkeden gönderdiğini açıkladı.
Bu açıklamaya Ankara'dan yalanlama gelmezken yine Netenyahu doğalgaz satmak için Türkiye ile görüştüklerini açıklamıştı. Ankara bu açıklamayı da yalanlamadı.
* * *
Zaten anlaşmada Gazze ambargosunun kaldırılacağına dair bir düzenleme yer almıyor. Üstelik İsrail Dışişleri yetkilileri kısa bir süre önce yaptığı açıklamada "Erdoğan Gazze ablukasının kaldırılması konusunda saçmalamayı kesmeli, çünkü böyle bir şey olmadığını Türkiye de biliyor" dedi.
Bu küstah açıklamaya Ankara'dan cevap veren olmadı ne yazık ki!
Durum bu iken AK trollere sormak lazım; bu mevzuda AKP'ye atılan iftira nedir?
Geriye kala kala bir tek İsrail'e açılan davaların geri çekilmesi kalıyor. Eğer Türkiye ya da Mavi Marmara kurbanlarının yakınları İsrail'in katil komutanlarına açtığı davaları çekerse İsrail 20 milyon dolar tazminat ödeyecekmiş!!!
Yoksa o da yok!
Madem Türkiye haklı, İsrail haksız (ki elbette öyle) o halde ikisi aynı anda neden olmuyor?
Güçlü devlet haklı olduğu bir davada İsrail'i hem mahkum ettirir hem de tazminat ödettirir!
Bir de özür hikayesi var. Eğer bir devlet diğerinden özür diliyorsa bunun yazılı bir belgesi olur.
Hani nerede, yok!
Uzun lafın kısası, hikaye yine aynı!
BOP taşeronluğu kapsamında verilen onursuz tavizler bize bir kez daha zafer diye yutturuluyor ve biz de millet olarak ne de güzel yutuyoruz.
Saygılar?

Güler misin, ağlar mısın!
Güneydoğu'da sokak savaşları yaşanıyor.
Irak yangın yeri, Suriye kan gölü.
Suriye sınırında bir düzine komşumuz var.
Sınır yolgeçen hanı, girenin çıkanın haddi hesabı yok.
Türkiye'nin tüm üsleri ve limanları ABD kullanımına açılmış durumda.
Almanya İncilik'e savaş uçaklarını gönderdi.
İngiltere savaş uçakları ve savaş gemileri bölgede.
Türkiye'nin hava sahası NATO kontrolüne bırakıldı.
Rusya füzeleriyle, savaş uçakları ve savaş gemileriyle bölgede.
İsrail Türk hava sahasını da kullanarak Suriye'ye hava operasyonları düzenliyor.
Çin savaş gemisi bölgeye geldi.
İran askerleri Türkiye sınırına yakın bölgede kara operasyonları düzenliyor.
Sizce böyle bir ortamda büyük risk altındaki Türkiye ne yapmalı?
Cevap İçişleri Bakanı Efkan Ala'dan geldi.
Bakan Bey, "sınırdan asker çekilecek yerini siviller alacak" dedi.
Gerekçesi ise Avrupa Birliği'ne uyum. Örnek aldığı ülkeler ise Lüksemburg, Hollanda falan!..
Rahat uyu ey millet, emin ellerdesin!