Kendilerini, ne anlama geliyorsa, "yenilikçi" ilan eden kahramanlarımız iki yılı aşkındır TBMM'dedir.
Tam olarak miktarını bilmesem de tahminen 4 milyar çıvarı bir maaş, devletin bütün imkanlarından istifade, VIP salonlarında ağırlanma, özel araçlarla bir yerden bir yere intikal, arzu edilen yabancı ülkeyi arzu ettiğiniz gün ve saatte gezip, dönme v.s. her imkandan yararlandılar.
Memleketin içine düşürüldüğü bugünkü vahim durumdan, en az koalisyonu oluşturan siyası partilerin milletvekilleri kadar suçlu olan bu arkadaşların, biz yoktuk, yeni ortaya çıktık, biz olsaydık görürdünüz.
Onlara bu kararları aldırmazdık.
Onları analarından doğduğuna pişman ederdik.
Vatandaşın zararına kalakan parmakları kırardık, ama biz orda yoktuk, demeye hakları var mı sizce?
Şu fıkraya bakın:
Temel'in, komşusu Dursun'a borçu var.
Ödemeye niyeti yok.
Dursun gelip parayı isterse babam Ankara'ya gitti dersin, diye tenbihlemiş kızını.
Komşu gelince de kız babam yok Ankara'ya gitti demiş.
Alacaklı Dursun başlamış hakaretler yağdırmaya. Bir iki ağır sözden sonra geri dönmüş.
Komşu tam uzaklaşınca da Temel kapıya çıkıp şöyle demiş:
Şerefsuz herif, ahlaksız. Kiza ne bağiriyusun. Gördün oni bacak kadar da bağırursun ona. Ben Ankara'da olmayacaktum da sana gösterecektum hattuni.
Aynen bunun gibi.
Bir farkal ki, "yenilikçi" kardeşlerimiz essahtan Ankara'dayadılar.
Memleket İMF'ye teslim edildiği zaman Ankara'daydılar.
Ekonomi dibe vurduğu zaman yine Ankara'daydılar.
Manavkat suyunun İsrail'e topraklarıyla kıralandığında da Ankara'daydılar.
Bağımsızlığımızın oylamaya/oyalamaya açılması teklif edildiği zaman da Ankara'daydılar.
Hergün bir AB görevlisinin periyotik olarak ülkemize hakaret turları yaptığında da Ankara'daydılar.
Vatandaşı canından bezdiren zamlar yapılırken de Ankara'daydılar.
Güneydoğu'da onca doplap dönerken yine Ankara'daydılar.
Tahkim yasası, tütün yasası, şeker yasası, hazine yasası ve benzeri tehlikeli yasalar çıkarken de Ankara'daydılar.
Yoksa "yenilenin" emri geldiği yerden "yapın!" komutu gelmedi diye mi hiç bir şey yapmadılar.
Hep komutla mı iş yapacaklar?
Bu vatana ve bu millete sevdalı olanlar ele avuca sığar bir şeyler yapmış olmaları gerekmez miydi şu ana kadar.
Bu millete sevdalı olan kişi başkalarının başaramamasını, memleketin perişen olması pahasına da olsa, beklemesi doğru olur mu?
Memleket patsın, önemli değil, yeterki millet bunların başarısız olduğunu görsün ve bizi desteklesin şeklindeki bir düşünce çok yanlış ve tehlikelidir.
Sahi siz hiç bu yenilikçi arkadaşlardan bir tez, bir förmül duydunuz mu şu ana kadar?
Ekonomiyi şöyle düzelteceğiz.
Piyasaları şöyle rahatlatacağız.
Şu yapılırsa, döviz belasından şu kadar zamanda kurtuluruz gibi bir açıklama duydunuz mu?
Benim duymamam normal de siz duydunuz mu bari?
Yoksa nikah şahitliği, kirvelik, piknik, kır gezisi mi tezleri arkadaşların?
Basından. (Bir kıssa, bin hisse.)
Ecevit; İMF'nin, ne olduğunu anlamasak da her istediğini yapıyoruz. (Medya)
Hırsızlık yapan adama; "ne yapıyorsun?" diye sormuşlar.
"Kemence çalıyorum" demiş.
"İyi de biz birşey duymuyoruz" denince de;
"Biraz sonra duyarsınız"
demiş hırsız.
Daha sonra anlarsınız sayın Başbakan.
Tam olarak miktarını bilmesem de tahminen 4 milyar çıvarı bir maaş, devletin bütün imkanlarından istifade, VIP salonlarında ağırlanma, özel araçlarla bir yerden bir yere intikal, arzu edilen yabancı ülkeyi arzu ettiğiniz gün ve saatte gezip, dönme v.s. her imkandan yararlandılar.
Memleketin içine düşürüldüğü bugünkü vahim durumdan, en az koalisyonu oluşturan siyası partilerin milletvekilleri kadar suçlu olan bu arkadaşların, biz yoktuk, yeni ortaya çıktık, biz olsaydık görürdünüz.
Onlara bu kararları aldırmazdık.
Onları analarından doğduğuna pişman ederdik.
Vatandaşın zararına kalakan parmakları kırardık, ama biz orda yoktuk, demeye hakları var mı sizce?
Şu fıkraya bakın:
Temel'in, komşusu Dursun'a borçu var.
Ödemeye niyeti yok.
Dursun gelip parayı isterse babam Ankara'ya gitti dersin, diye tenbihlemiş kızını.
Komşu gelince de kız babam yok Ankara'ya gitti demiş.
Alacaklı Dursun başlamış hakaretler yağdırmaya. Bir iki ağır sözden sonra geri dönmüş.
Komşu tam uzaklaşınca da Temel kapıya çıkıp şöyle demiş:
Şerefsuz herif, ahlaksız. Kiza ne bağiriyusun. Gördün oni bacak kadar da bağırursun ona. Ben Ankara'da olmayacaktum da sana gösterecektum hattuni.
Aynen bunun gibi.
Bir farkal ki, "yenilikçi" kardeşlerimiz essahtan Ankara'dayadılar.
Memleket İMF'ye teslim edildiği zaman Ankara'daydılar.
Ekonomi dibe vurduğu zaman yine Ankara'daydılar.
Manavkat suyunun İsrail'e topraklarıyla kıralandığında da Ankara'daydılar.
Bağımsızlığımızın oylamaya/oyalamaya açılması teklif edildiği zaman da Ankara'daydılar.
Hergün bir AB görevlisinin periyotik olarak ülkemize hakaret turları yaptığında da Ankara'daydılar.
Vatandaşı canından bezdiren zamlar yapılırken de Ankara'daydılar.
Güneydoğu'da onca doplap dönerken yine Ankara'daydılar.
Tahkim yasası, tütün yasası, şeker yasası, hazine yasası ve benzeri tehlikeli yasalar çıkarken de Ankara'daydılar.
Yoksa "yenilenin" emri geldiği yerden "yapın!" komutu gelmedi diye mi hiç bir şey yapmadılar.
Hep komutla mı iş yapacaklar?
Bu vatana ve bu millete sevdalı olanlar ele avuca sığar bir şeyler yapmış olmaları gerekmez miydi şu ana kadar.
Bu millete sevdalı olan kişi başkalarının başaramamasını, memleketin perişen olması pahasına da olsa, beklemesi doğru olur mu?
Memleket patsın, önemli değil, yeterki millet bunların başarısız olduğunu görsün ve bizi desteklesin şeklindeki bir düşünce çok yanlış ve tehlikelidir.
Sahi siz hiç bu yenilikçi arkadaşlardan bir tez, bir förmül duydunuz mu şu ana kadar?
Ekonomiyi şöyle düzelteceğiz.
Piyasaları şöyle rahatlatacağız.
Şu yapılırsa, döviz belasından şu kadar zamanda kurtuluruz gibi bir açıklama duydunuz mu?
Benim duymamam normal de siz duydunuz mu bari?
Yoksa nikah şahitliği, kirvelik, piknik, kır gezisi mi tezleri arkadaşların?
Basından. (Bir kıssa, bin hisse.)
Ecevit; İMF'nin, ne olduğunu anlamasak da her istediğini yapıyoruz. (Medya)
Hırsızlık yapan adama; "ne yapıyorsun?" diye sormuşlar.
"Kemence çalıyorum" demiş.
"İyi de biz birşey duymuyoruz" denince de;
"Biraz sonra duyarsınız"
demiş hırsız.
Daha sonra anlarsınız sayın Başbakan.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024