Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın 'İmam Hasan' eserinde bazı kaynaklarda geçen İmam Hasan ile İmam Ali'nin ihtilafa düştüğüne dair ibareler hakkında şu bilgilere yer veriliyor:
"Taberî'nin Tarih'inde, Belazurî'nin bazı rivayetlerinde, Ensabu'l Eşraf'ta ve başka bazı kaynaklarda İmam Hasan ile Hz. Ali'nin Hz. Osman'ın şehit edilmesi başta olmak üzere, çeşitli konularda ihtilafa düştüğünden bahsedilmektedir. Ancak bu iddialar, Kur'an-ı Kerim'in Ehl-i Beyt'le ilgili "tezkiye ve tathir" beyanlarına ve yine pek çok tarihî kaynağa göre kabul edilemez.
Zira, Hz. Hasan hayatının hiçbir döneminde babası ile fikir ayrılığına düşmemiştir. Babası İmam Ali'nin her konudaki icraatlarını her zaman desteklemiştir. Hz. Hasan'ın ilk halifenin seçimi başta olmak üzere her konuda babası ile görüş birliği içinde olduğunu görmekteyiz.
Rivayetlere göre Hz. Hasan ilk halifenin seçimi ile ilgili şöyle der: "… Ebubekir ve Ömer bu işe kastettiler. Oysa bu iş tümü ile bize aittir. Fakat onlar onu bizi bir yana bırakarak ele geçirdiler. Bize bu işte ninelerin payı gibi bir pay verdiler. Ama Allah'a yemin ederim ki, insanların bu konuda bizim şefaatlerimizi istedikleri günde nefisleri onları suçlayacaktır." (el-Emali, Şeyh Müfid, s.49).
İmam Hasan bir başka hutbesinde de şöyle demektedir: "Muhammed (s.a.v.) ve O'nun vârisleri olmasaydı, sizler şaşkın olurdunuz. Farzlardan hiç birini bilemediniz…" İmam Hasan bu sözleri farzları saydıktan sonra söyledi. Saydığı farzlar arasında, velayetin Ehl-i Beyt'e ait olduğu ilkesi de yer alıyordu." (Yenabiu'l Mevedde, s.48; el-Emali, Şeyh Tusî, s.56).
Bir başka konuşmasında ise İmam Hasan şunları söylüyor: "Bize itaat etmek farzdır. Çünkü bize itaat etmek, Allah'a ve Resulü'ne yönelik itaat ile eşleştirilmiştir. Birlikte sayılmıştır. Nitekim Allah şöyle buyurur: "Ey müminler! Allah'a, Peygambere ve sizden olan ulu'l emr'e itaat edin. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah'a ve Peygambere havale edin." (Yenabiu'l Mevedde, s.21).
Bütün bu ifadelerden şu neticeler çıkmaktadır: İmam Hasan hilafet konusunda İmam Ali ile aynı fikirdedir. O da aynı babası gibi hilafetin Ehl-i Beyt'e ait bir mesele olduğunu düşünmektedir. Ve yine Hz. Hasan'a göre, hilafet Ehl-i Beyt'ten gasp edilmiştir ve bunu yapanlar mahşer günü pişman olacaklardır. "… insanların bu konuda bizim şefaatimizi istedikleri günde nefisleri onları suçlayacaktır" ifadelerinde bu gerçeği açıkça görmek mümkündür.
İmam Hasan'ın bu sözlerinden çıkan diğer bir netice; Hz. Hasan'ın babası ile her konuda tam bir görüş birliği içinde olduğudur. Özellikle Hz. Osman'ın icraatlarına karşı çıkma konusunda Ehl-i Beyt'in tamamı bir görüş birliği içindeydi.
Hz. Hasan'ın idarecilerin vasıfları konusunda şu fikirlere sahip olduğunu görüyoruz: "Yaşayanların haklarını gözetmenin unsurlarından biri, hükümdarın ümmete gösterdiği samimiyet oranında ona samimiyet ve bağlılık göstermen, buna karşılık, doğru yoldan saptığı zaman yüzüne karşı feryadını yükseltmendir." (Hidayet Önderleri, s. 102).
Bilindiği gibi Hz. Hasan, Hz. Osman ve Emevilerin yanlış uygulamalarına karşı da bu tavrı sergilemiş ve bu hususta İmam Ali'yle uyum içerisinde olmuştur. Hz. Ali'nin halifeyi uyarmak için elçi olarak Hz. Hasan'ı göndermiş olması da bu gerçeğin ispatıdır. Ancak bazı kaynaklarda bu konuda bir takım saptırmalar olduğunu görüyoruz.
Şöyle ki: "… Bir defasında İmam Ali abdest almakta olan oğlu Hasan ile karşılaştı. Ona, "Ey Hasan! Hakkını vererek abdest al" dedi. İmam Hasan da babasına, "Siz dün hakkını vererek abdest alan birini öldürdünüz" diye cevap verdi. İmam Ali ona sadece, "Allah Osman ile ilgili üzüntünü uzun eylesin" karşılığını vermekle yetindi."
Benzer ifadeler Belazurî'de de yer almaktadır. Halbuki burada ciddi bir saptırma vardır. Çünkü güvenilir kaynakların ifadesine göre, "… Yaygın bir şekilde bilinir ki, söz konusu karşılıklı konuşma İmam Ali ile Hasan-ı Basrî arasında cereyan etti. İmam Ali Basra'da abdest almakta olan Hasan Basrî ile karşılaştığında ararlarında böyle bir konuşma geçmişti." (Ensabu'l Eşraf; Mahmudî Tahkikli, İmam Hasan'ın Hâl Tercemesi 12, ilk baskı, Daru't-Taaruf).
Ne hazin bir durum ki, Hz. Ali ile Hasan-ı Basrî arasında geçen bu konuşma tamamen saptırılarak sanki Hz. Ali ile Hz. Hasan arasında geçmiş gibi kaynaklara girmiştir. Kaldı ki, Ehl-i Beyt'in günahsız ve tertemiz oldukları ayetle sabittir. Dolayısıyla Ehl-i Beyt hakkında bu gibi mesnetsiz iddialara itibar edilemez, çünkü bunlar, ayetin ifade ettiği mânâya uymamaktadır."
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020