İdarecinin, yanında çalışanları denetlemesi
“Yardımcılarının işlerini takip et. Onları iş bilen seçkin kişiler arasından seç. İltimasla seçme. İstişare etmek sizin keyfi hareketler yapmak ve iltimas geçmek zulüm ve hıyanetin şubeleridir
12.04.2023 19:00:00





Hz. Ali şöyle diyor:
"Yardımcılarının işlerini takip et. Onları iş bilen seçkin kişiler arasından seç.
İltimasla seçme. İstişare etmek sizin keyfi hareketler yapmak ve iltimas geçmek zulüm ve hıyanetin şubeleridir.
Bunlar insanlara zarar verir. İşler düzgün gitmez. İdare işleri de öyle...
Bunlar, ancak o işlere bakan kişilerin ıslahıyla düzgün gider. O insanlar, onları yapamadıkları işleri yapsınlar diye seçti.
Dolayısıyla bu işinde ilim ehli, iffetli, vera sahibi ve siyaset bilen kişileri çalıştır. O kişileri akıl, tecrübe ve iffet sahibi dürüstü ailelerden ve İslâm'a ilk giren ailelerden seç.
Zira onlar daha ahlaklı olurlar. Dürüstlüğe daha fazla riayet ederler. Ve israfa fazla yönelmezler. Onlarla yapılan işlerin akıbeti başkalarına nazaran daha iyi olur.
Onların maaşlarını yüksek tut. Bu onları nefislerine karşı daha güçlü kılar, elleri altında bulunana el uzattırmaz.
Senin emrine muhalefet ettiklerinde ya da emanete hıyanet ettiklerinde bu kendi aleyhlerinde delil olur.
Sonra onların işlerini araştır. Onları dürüst ve vefakâr kişiler kontrol etsin. Senin bu gizli takibin onları emanete riayete ve halka yumuşak davranmaya daha çok teşvik eder.
Onlardan biri ihanet eder de bunu sana gözcülerin haber verirse bu sana şahit olarak yeter.
Önce ona bir ceza verirsin. Sonra ihanet edip zimmetine geçirdiği malı ondan alırsın. Sonra da onu bir çöplüğe dökersin. Hıyanet ehli biri olduğunu açıklarsın ve işlediği suçun utancını onun boynuna geçirirsin."
Hz. Ali her idarecinin emri altındaki memurlarını denetlemesi gerektiğini söylemektedir. Bu denetim mekanizması düzenli işler-se, idari işlerde hata çok az olur.
Dürüst, ahlaklı ve namuslu ailelerden seçilen idarecilerin maaşları yüksek tutulur ve düzenli olarak denetlenirlerse rüşvet, hırsızlık v.b. istenmeyen olaylar da en aza indirilebilir.
Memurların denetleme işi de yine vefalı ve dürüst kimseler tarafından yapılmalıdır ki, yanlışlıklara fırsat verilmesin. Bütün bunlara rağmen vali, memurları içinde ihanet eden birine rastlarsa, o takdirde onu halka açıklayıp deşifre etmesinde bir sakınca yoktur.
Bütün bunlar halkın zulme uğramaması malının haksız yere yenmemesi, Müslümanların ve tüm tebaanın huzur içinde yaşayabilmesi içindir.
Hz. Osman döneminde yaşanan acı olayları, atanan valilerin nasıl ehliyetsiz kişiler olduklarını düşünürsek Hz. Ali'nin sözlerinin doğruluğu daha iyi anlaşılır.
Ona göre idareciler, memurlarını iltimasla veya akrabalık, yakınlık bağını esas alarak seçmemelidir.
Böyle davranmak Hz. Ali'ye göre "zulüm ve ihanetin şubeleridir." Kendisi halife olarak valileri atarken akrabalık bağını değil, İslâm'daki samimiyet ve dirayetlerini, ilim, takva, ihlâs ve dürüstlük gibi vasıflara sahip olmalarını esas almıştır. Valilerden de memurlarını tayin ederken aynı ölçüyü esas almalarını istemektedir.
"İnsanlar içinde zâlime zulmünde, günahkâra cürümünde yardım etmeyen hayırlı kişiler bulmalısın. Allah şöyle buyurur: "İyilik ve takva üzere yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın."
Vali ve idarecilerin etrafındaki insanlar
Valilerin çıkar peşinde koşan özel dostları veya akrabalarının halka zulmetmesi durumunda idareci, bunun önüne geçmeli, böyle bir zulme asla müsamaha göstermemelidir.
Hz. Osman döneminde yaşanan acı olayların yakın şahidi olan Hz. Ali, halkın başındaki kişilerin dost ve akrabalarına karşı ihtiyatlı olması gerektiğini ısrarla vurgulamıştır:
"Valilerin sorumsuzca hareket eden öyle dostları vardır ki bunlar halka zulmeder, düşmanca davranır ve onları insafsızca ezmeye çalışırlar. Yapılan bu zulüm ve haksızlığı önlemek için, etrafta dolaşan özel dostlarına ve yakınlarına toprak vermemelisin.
Zira halkın bazısına küçük de olsa farklı muamele yapmak tüm halkın tepkisine yol açabilir. (...)Bu yüzden uzak, yakın ayırımı yapmadan herkesi hakkı kabule zorlaman, her neye mal olursa olsun, özel ve yakın dostlarına da aynı hassasiyeti göstermen gerekir."
Ordu
Hz. Ali, ülkenin savunmasında ve yapılan savaşların kazanılmasında ordunun ve komutanların önemine değinir ve şöyle der:
"Ordu komutanlarını en hayırlı ve en yardım sever kişilerden seç. Onlara verdiğin imkânlar, onlara da, geride bıraktıkları kişilere de genişlik versin ki onların dikkatleri bir bütün halinde düşmana karşı cihad üzerinde toplansın. Sen onlara ihsankâr davranırsan onların da kalbi sana karşı muhabbet besler."
Hz. Ali'ye göre ordu komutanları hayırlı ve güvenilir kimseler olmalıdır ve onların maddi manevi her türlü imkânları temin edilmelidir. İdareciler askere bir anne babanın evladına sahip çıktığı gibi sahip çıkmalıdır.
"Anne ve babanın çocuklarına kol kanat germesi gibi sen de askerin davranışlarını öyle takip etmelisin." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
"Yardımcılarının işlerini takip et. Onları iş bilen seçkin kişiler arasından seç.
İltimasla seçme. İstişare etmek sizin keyfi hareketler yapmak ve iltimas geçmek zulüm ve hıyanetin şubeleridir.
Bunlar insanlara zarar verir. İşler düzgün gitmez. İdare işleri de öyle...
Bunlar, ancak o işlere bakan kişilerin ıslahıyla düzgün gider. O insanlar, onları yapamadıkları işleri yapsınlar diye seçti.
Dolayısıyla bu işinde ilim ehli, iffetli, vera sahibi ve siyaset bilen kişileri çalıştır. O kişileri akıl, tecrübe ve iffet sahibi dürüstü ailelerden ve İslâm'a ilk giren ailelerden seç.
Zira onlar daha ahlaklı olurlar. Dürüstlüğe daha fazla riayet ederler. Ve israfa fazla yönelmezler. Onlarla yapılan işlerin akıbeti başkalarına nazaran daha iyi olur.
Onların maaşlarını yüksek tut. Bu onları nefislerine karşı daha güçlü kılar, elleri altında bulunana el uzattırmaz.
Senin emrine muhalefet ettiklerinde ya da emanete hıyanet ettiklerinde bu kendi aleyhlerinde delil olur.
Sonra onların işlerini araştır. Onları dürüst ve vefakâr kişiler kontrol etsin. Senin bu gizli takibin onları emanete riayete ve halka yumuşak davranmaya daha çok teşvik eder.
Onlardan biri ihanet eder de bunu sana gözcülerin haber verirse bu sana şahit olarak yeter.
Önce ona bir ceza verirsin. Sonra ihanet edip zimmetine geçirdiği malı ondan alırsın. Sonra da onu bir çöplüğe dökersin. Hıyanet ehli biri olduğunu açıklarsın ve işlediği suçun utancını onun boynuna geçirirsin."
Hz. Ali her idarecinin emri altındaki memurlarını denetlemesi gerektiğini söylemektedir. Bu denetim mekanizması düzenli işler-se, idari işlerde hata çok az olur.
Dürüst, ahlaklı ve namuslu ailelerden seçilen idarecilerin maaşları yüksek tutulur ve düzenli olarak denetlenirlerse rüşvet, hırsızlık v.b. istenmeyen olaylar da en aza indirilebilir.
Memurların denetleme işi de yine vefalı ve dürüst kimseler tarafından yapılmalıdır ki, yanlışlıklara fırsat verilmesin. Bütün bunlara rağmen vali, memurları içinde ihanet eden birine rastlarsa, o takdirde onu halka açıklayıp deşifre etmesinde bir sakınca yoktur.
Bütün bunlar halkın zulme uğramaması malının haksız yere yenmemesi, Müslümanların ve tüm tebaanın huzur içinde yaşayabilmesi içindir.
Hz. Osman döneminde yaşanan acı olayları, atanan valilerin nasıl ehliyetsiz kişiler olduklarını düşünürsek Hz. Ali'nin sözlerinin doğruluğu daha iyi anlaşılır.
Ona göre idareciler, memurlarını iltimasla veya akrabalık, yakınlık bağını esas alarak seçmemelidir.
Böyle davranmak Hz. Ali'ye göre "zulüm ve ihanetin şubeleridir." Kendisi halife olarak valileri atarken akrabalık bağını değil, İslâm'daki samimiyet ve dirayetlerini, ilim, takva, ihlâs ve dürüstlük gibi vasıflara sahip olmalarını esas almıştır. Valilerden de memurlarını tayin ederken aynı ölçüyü esas almalarını istemektedir.
"İnsanlar içinde zâlime zulmünde, günahkâra cürümünde yardım etmeyen hayırlı kişiler bulmalısın. Allah şöyle buyurur: "İyilik ve takva üzere yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın."
Vali ve idarecilerin etrafındaki insanlar
Valilerin çıkar peşinde koşan özel dostları veya akrabalarının halka zulmetmesi durumunda idareci, bunun önüne geçmeli, böyle bir zulme asla müsamaha göstermemelidir.
Hz. Osman döneminde yaşanan acı olayların yakın şahidi olan Hz. Ali, halkın başındaki kişilerin dost ve akrabalarına karşı ihtiyatlı olması gerektiğini ısrarla vurgulamıştır:
"Valilerin sorumsuzca hareket eden öyle dostları vardır ki bunlar halka zulmeder, düşmanca davranır ve onları insafsızca ezmeye çalışırlar. Yapılan bu zulüm ve haksızlığı önlemek için, etrafta dolaşan özel dostlarına ve yakınlarına toprak vermemelisin.
Zira halkın bazısına küçük de olsa farklı muamele yapmak tüm halkın tepkisine yol açabilir. (...)Bu yüzden uzak, yakın ayırımı yapmadan herkesi hakkı kabule zorlaman, her neye mal olursa olsun, özel ve yakın dostlarına da aynı hassasiyeti göstermen gerekir."
Ordu
Hz. Ali, ülkenin savunmasında ve yapılan savaşların kazanılmasında ordunun ve komutanların önemine değinir ve şöyle der:
"Ordu komutanlarını en hayırlı ve en yardım sever kişilerden seç. Onlara verdiğin imkânlar, onlara da, geride bıraktıkları kişilere de genişlik versin ki onların dikkatleri bir bütün halinde düşmana karşı cihad üzerinde toplansın. Sen onlara ihsankâr davranırsan onların da kalbi sana karşı muhabbet besler."
Hz. Ali'ye göre ordu komutanları hayırlı ve güvenilir kimseler olmalıdır ve onların maddi manevi her türlü imkânları temin edilmelidir. İdareciler askere bir anne babanın evladına sahip çıktığı gibi sahip çıkmalıdır.
"Anne ve babanın çocuklarına kol kanat germesi gibi sen de askerin davranışlarını öyle takip etmelisin." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.