Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) Efendimiz Mekke'den Medine'ye hicret ettikten sonra İslam'ın fertten topluma hayat nizamını ilmek ilmek dokumaya başlamıştı. İbadetten ticarete, kültürden sanata, muamelattan siyasete hayatın her alanına dokunmaya başlamıştı.
Rivayet olunduğuna göre Peygamberimiz (s.a.a.) arada bir Medine pazarına giderek orada alışverişle uğraşan ashabını denetlediği söylenir.
Bir gün buğday ticaretiyle uğraşan birinin yanına geldiğinde elini buğday çuvalının içine doğru daldırınca elinin ıslak olduğunu görür. Buğday satan ashabına "neden buğdayın alt kısmı ıslak?" diye sorunca o da yağmurla ıslandığını söyler. Peygamberimiz buğday satan adama "öyleyse ıslak olan kısmını görünecek şekilde koymasını" söyler ve arkasından meşhur hadisini dile getirir: "Bizi aldatan bizden değildir."
Âlemlere rahmet olarak ve güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilen Peygamberimiz (s.a.a.) bu hadisi ile aldatan kimseleri çok ciddi bir şekilde uyarmıştır. Burada, aldatanların Peygamberimize ümmet olabilme çizgisinden çıkacağı da haber verilmiştir.
Gerek dünyada gerek bölgemizde ve ülkemizde çok hızlı değişimler gerçekleşmektedir. Beynimizde tasarladığımız bilgileri makaleye dökmek için bilgisayarın karşısına geçtiğimiz andan itibaren bazen aynı makale ile alakalı farklı gelişmeler bazen çok farklı gündemler oluşmaktadır.
Yandaş medya sayesinde oluşan bilgi kirliliği ve algı yönetimi sayesinde yalanla gerçek birbirine karışmış adeta dünya yalana teslim olmuş vaziyettedir.
Yalancılık ve aldatma toplumsal bir ahlak halini almış bu sayede özellikle de sözde dindarlar sözde milliyetçiler inanırlığını kaybetmiştir.
Öyle bir dönme dolap dönüyor ki etrafta aklı yeten varsa beri gelsin. Dün kara dediğine bugün ak diyenler çoğalmaktadır. Dün vatan haini ilan edilenler, bugün kurucu önder olarak ilan edilmektedir. İnsanlar açılıktan yokluktan sürüm sürüm sürünürken yandaş medya hala tokluktan ve çokluktan bahsetmektedir.
Birileri birilerini aldatıyor ama kim kimi? Ortada bir yalan var bir aldatma var ama şu desen erken saatlerde kelepçelenirsiniz. Bu deseniz yalana ortak olmuş olursunuz. Çoğu zaman susmak zorunda kalırsınız. Çünkü hak, hukuk, adalet kavramları güvenirliğini kaybetmiştir. Kim ne derse desin; haklıdan çok güçlünün egemen olduğu bir sistem oluşmuştur. Allah sonumuzu hayreylesin "bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete."
Son söz bir dua olsun: Allahım bizi aldatanların tuzaklarını başına çevir, iyileri de sen muhafaza eyle. Âmin.
Rivayet olunduğuna göre Peygamberimiz (s.a.a.) arada bir Medine pazarına giderek orada alışverişle uğraşan ashabını denetlediği söylenir.
Bir gün buğday ticaretiyle uğraşan birinin yanına geldiğinde elini buğday çuvalının içine doğru daldırınca elinin ıslak olduğunu görür. Buğday satan ashabına "neden buğdayın alt kısmı ıslak?" diye sorunca o da yağmurla ıslandığını söyler. Peygamberimiz buğday satan adama "öyleyse ıslak olan kısmını görünecek şekilde koymasını" söyler ve arkasından meşhur hadisini dile getirir: "Bizi aldatan bizden değildir."
Âlemlere rahmet olarak ve güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilen Peygamberimiz (s.a.a.) bu hadisi ile aldatan kimseleri çok ciddi bir şekilde uyarmıştır. Burada, aldatanların Peygamberimize ümmet olabilme çizgisinden çıkacağı da haber verilmiştir.
Gerek dünyada gerek bölgemizde ve ülkemizde çok hızlı değişimler gerçekleşmektedir. Beynimizde tasarladığımız bilgileri makaleye dökmek için bilgisayarın karşısına geçtiğimiz andan itibaren bazen aynı makale ile alakalı farklı gelişmeler bazen çok farklı gündemler oluşmaktadır.
Yandaş medya sayesinde oluşan bilgi kirliliği ve algı yönetimi sayesinde yalanla gerçek birbirine karışmış adeta dünya yalana teslim olmuş vaziyettedir.
Yalancılık ve aldatma toplumsal bir ahlak halini almış bu sayede özellikle de sözde dindarlar sözde milliyetçiler inanırlığını kaybetmiştir.
Öyle bir dönme dolap dönüyor ki etrafta aklı yeten varsa beri gelsin. Dün kara dediğine bugün ak diyenler çoğalmaktadır. Dün vatan haini ilan edilenler, bugün kurucu önder olarak ilan edilmektedir. İnsanlar açılıktan yokluktan sürüm sürüm sürünürken yandaş medya hala tokluktan ve çokluktan bahsetmektedir.
Birileri birilerini aldatıyor ama kim kimi? Ortada bir yalan var bir aldatma var ama şu desen erken saatlerde kelepçelenirsiniz. Bu deseniz yalana ortak olmuş olursunuz. Çoğu zaman susmak zorunda kalırsınız. Çünkü hak, hukuk, adalet kavramları güvenirliğini kaybetmiştir. Kim ne derse desin; haklıdan çok güçlünün egemen olduğu bir sistem oluşmuştur. Allah sonumuzu hayreylesin "bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete."
Son söz bir dua olsun: Allahım bizi aldatanların tuzaklarını başına çevir, iyileri de sen muhafaza eyle. Âmin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Hesap verme duygusu kaybedilirse! / 11.09.2025
- Susuz kalmaktan mı korkuyorsunuz? / 10.09.2025
- Vatandaşın derdi geçimdir / 09.09.2025
- Hüseyin’i yalnız bırakanlar / 08.09.2025
- Allah’ı seviyorsanız Muhammed’e tabi olacaksınız / 07.09.2025
- Hüseyin Baş’ın hukuk davası, bir ifade hürriyeti davasıdır / 06.09.2025
- Hariçten gazel okuyanlar bilsin ki Muhammed’siz din olmaz / 05.09.2025
- Muhammed-i Aşk sırrına erenlere selam olsun / 04.09.2025
- Hüseyin Baş Lozan’da oynanmak istenen İngiliz oyununu anlattı / 03.09.2025
- Zafer sadece savaşla değil, ekonomi ile de kazanıldı / 02.09.2025
- Susuz kalmaktan mı korkuyorsunuz? / 10.09.2025
- Vatandaşın derdi geçimdir / 09.09.2025
- Hüseyin’i yalnız bırakanlar / 08.09.2025
- Allah’ı seviyorsanız Muhammed’e tabi olacaksınız / 07.09.2025
- Hüseyin Baş’ın hukuk davası, bir ifade hürriyeti davasıdır / 06.09.2025
- Hariçten gazel okuyanlar bilsin ki Muhammed’siz din olmaz / 05.09.2025
- Muhammed-i Aşk sırrına erenlere selam olsun / 04.09.2025
- Hüseyin Baş Lozan’da oynanmak istenen İngiliz oyununu anlattı / 03.09.2025
- Zafer sadece savaşla değil, ekonomi ile de kazanıldı / 02.09.2025