Burada Müslüman'ın bir başka vasfı var... "Onlar ki zekatlarını verirler." (Mü'minûn; 22/4). Zekat, imanın da ispatı oluyor. Görünüşte siz bunu, malınızın noksanlığına bir alamet, bir işaret zannedersiniz; ama hiç de öyle değildir. Bu neye benzer? Bir ağacı budarsınız. Bir de bakarsınız ki, budadığınız bu ağaç, iki yıl sonra çok daha cesametli büyüdü. Onu bu hale getiren, sizin budamanızdır. İşte servetinizi budamakla da artıklarını atıyorsunuz, sahibine teslim ediyorsunuz.Zekatı Allah, sizin malınızın içine gizleyerek, size başkasının hakkını emanet ediyor. Siz bu emaneti sahibine tevdi edeceksiniz. Bunu yaptığınız zaman, işi helal vadide değerlendirmiş olacaksınız. Yapmadığınız zamansa kendi elinizle kazandıklarınızı -Allah korusun!- kendi elinizle haram ediyorsunuz.Zekatın ihmalinde bence gasp da, emanete ihanet de söz konusudur. Kısaca, bahsettiğimiz ayette Cenab-ı Hak, felah bulan insanların bu konuda da ihmalde bulunmayacağını beyan ediyor."Onlar ki iffetlerini korurlar." (Mü'minûn; 22/5). Bir insanın haya duygusu vardır. Bu duygunun korunması, haysiyetin korunması, şeref ve izzetin korunması; bütün bunlardan sonradır. Bir insan iffetini nasıl korur? Zekatı verecek malı varsa zekatını vermesi lazım. Kılacak namazı varsa, kılması lazım. Bunların hep bir sırası var. Cenab-ı Hak evvela "iffetlerini korur" demiyor. Başta ne dedik? Mümin kurtulmuştur. Mümin ne yaptı? Namazını kıldı. Daha ne yaptı? Boş yere vaktini geçirmedi. Maleyani işlerle, sözlerle meşgul olmadı. Daha; zekatını verdi. Bunun ardından işte o mümin iffetini koruyor. Bunların hiçbirini yapmıyorsa, "o insanda iffet var" diyemezsin.Daha? "Onlar ki emanete ve ahitlerine riayet ederler." (Mü'minûn; 22/8). Bu da iffetten sonra geliyor. Şunu çok rahat söyleyebiliriz: İffeti olmayan insana emanet de teslim edilemez. Teslim edersin; ağzına, yüzüne bulaştırır, mahveder.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.