İki ayette dinlerarası diyalogun reddi

"Diyalog kuralım, diyalog iyidir." Yıllardır duyarız bu cümleleri. Sahi ne demek bu diyalog? Fransızca kökenli olan bu kelimenin mânâsı Türk Dil Kurumu Sözlüğü'nde, "Karşılıklı konuşma, anlaşma, uyum sağlama ve bu yolda çalışma olarak veriliyor."  Diyalog kurmak için karşılıklı kabul yani iki tarafın birbirini tanıma ve anlamaya yönelik ön kabulü söz konusudur. Mesela iki devlet, iki şirket veya iki kişi diyalog kurarken birbirlerini kabul ederler. Yani birbirlerinin varlıklarını resmen, hukuken ve fiilen tanırlar.Peki, dinler arasında yapıldığı iddia edilen diyalogda durum nedir? Bir tarafın İslam olduğu bir diyalog, diyalog kelimesinin tanımına göre asla mümkün değildir. Ön şart olarak İslam'ın son din; Hz Muhammed'in (s.a.a.) son peygamber olduğu gerçeğini kabul ederlerse zaten orada başka bir dinin, yani küfrün varlığından bahsedilemez. Müslüman olurlar. Ya da tam tersi, bu diyalogda 'ben İslam'ı temsil ediyorum' diyerek o masaya oturan zevat karşıdaki dinleri hak din olarak kabul etmiş bulunur ki bu da alenen İslam'ı terk etmektir.İslam'da ölçü Peygamberimiz ve O'nun Ehl-i Beyt'idir. Onların başka dinden olanlara nasıl hitap ettiği, nasıl davrandığı muhterem üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in belirttiği gibi açıkça ortadadır. Diyaloga hayat verenler ve bunu destekleyenler kim oluyor ki ?haşa- âlemlere rahmet Hz. Muhammed'den (s.a.a.) daha iyisini bildiklerini iddia ediyorlar ve diyalogla birlikte başka bir ölçü ortaya koyuyorlar.Dindar olduğunu iddia edip her gün beş vakit Yüce Hakk'ın divanına duran ve diyalogu destekleyen insanlara sesleniyorum: Bir günde nafile namazlar hariç kılınan kırk rekât namazda kırk kez Fatiha sûresi okuyoruz. Açın da bir bakın, Fatiha sûresi 6. ve 7. Ayetlerinde ne yazıyor: "Bizi doğru yola ilet. Kendilerine lutuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yoluna; gazaba uğramışların (Yahudiler) ve sapmışların (Hıristiyanlar) yoluna değil." Her gün namazlarında kırk kez bu ayetleri okuyup sonra da hem gazaba uğramışlarla hem de sapmışlarla dost olmak, diyalog kurmak ve onlarla ittifak içinde olmak ne büyük çelişkidir, ne büyük gaflettir. İslam'da dinler arası diyalogun kesinlikle mümkünü yoktur.Dinler arası diyalogu imkânsız kılan bir ölçü de, sürekli namazlarda okuduğumuz Kâfirûn sûresidir. Son ayetine dikkat edin: "Senin dinin sana, benim dinim bana." Her gün her saat okuyor bu ayeti Müslümanlar. Ayet-i kerimenin ve hatta sûrenin tamamının mesajı gayet açık ve net değil mi?