Haydi sokağa çıkalım ve insanlara bakalım. Trafikte, alışverişte, lokantada veya otobüste kısacası hayatın her yerinde toplumu gözlemleyelim. Tavır ve davranışları, bakışları, tanıdık ya da yabancı insanlarla olan iletişimleri, tepkileri vs. hepsini bir yere toplayalım ve analiz edelim. Sanırım sonucu bu gözlemi yapmadan da tecrübeye dayalı olarak söyleyebiliriz. Sıkıntı var!Huzursuz, mutsuz, gergin ve çoğu zaman sinirli yüz ifadelerine, mutlu ve huzurlu gülümsemelerden daha sık rastlıyoruz, çünkü. Bizim 'vatandaş görmüyor mu?' dediğimiz pek çok ülke sorunu, dillendirilmese de toplumun her haline yansıyor. Ekonomik problemler, görünürde incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerden ailelerin huzurunu kaçırıp aile birliğini parçalarken ülke gündeminin hızlı değişimi kafaları alt üst ediyor. Her geçen gün artan hırsızlık, tecavüz, cinayet ve intihar haberleri toplumdaki birbirine güven duygusunu bitiriyor.İnsanların birbirlerine güveni azalırken diğer yandan hukuka ve adalete olan güveni de sarsılmış vaziyette. Bireyler, 'Eğer ben kendi hakkımı savunmazsam benim hakkımı gasp ederler veya benim hakkıma kimse sahip çıkmaz' endişesiyle saldırgan tavır sergiliyor. Hak ve adalet dağıtan kurumlara itimat azalıyor ki kişi hakkını kendi imkanlarıyla hakkını koruma eğilimi gösteriyor. Aslında bu durum insan psikolojisi açısından doğal bir tepkidir.Yıllardır medyada sıkça bahsedilen ve artık maymuna dönen adli davalar, gözaltılar ve adaletsiz hukuksuz uygulamalar milletin bilinçaltına işlemiş durumda. Ülkenin en güvenilen kurumlarından olan TSK'nın bile en üst düzey paşalarını darbe gibi ağır bir suçla yargılayıp hüküm verip sonra deyim yerindeyse 'pardon, bizi kandırmışlar' diyen bir irade karşısında sıradan vatandaş ne hisseder? Korku, endişe ve elbette güvensizlik? Bunun sonucu olarak da gergin, huzursuz ve saldırgan oluyor. Dikkat edin! Kavgaların çoğu bir devlet otoritesi tarafından çözülemeyeceği düşünülüp kendi çıkarını koruma, kendince verdiği hükmü yahut cezayı uygulama sebebiyle çıkıyor.Mesela geçenlerde bir otobüs firmasının yanlış numaraya kestiği biletimle otobüste koltukların asıl sahibi bayanlara doğru şaşkın bir ifadeyle baktığımda aldığım sert tepkinin başka bir açıklaması olamaz. Bir dakikada çözülebilecek bu basit olaya tarafımdan nazikçe yanıt vererek işlerin büyümesi engellenmiş olabilir. Ama maalesef hadiseler genellikle böyle sonuçlanmıyor. Çünkü herkes çok haklı ve artık insanın tahammül sınırları zorlanıyor.Görünen o ki, milletin sosyal adalete ve adil bir düzene ihtiyacı büyük. Ekonomik, sosyal, hukuki açıdan güven acilen temin edilmeli. Yoksa bu güven eksikliği milletimizi daha büyük depresyonlara daha başka olumsuz durumlara sokabilir ve hatta toplumu kaosa sürükleyebilir. Tüm bunlara binaen mutlu, huzurlu, adalet ve refah içinde günler yaşamak bu milletin tabii hakkıdır ve bu hayatı nasıl yaşayacağı yine aziz milletin tercihine sunulmaktadır. Karar milletindir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İlay Sultan / diğer yazıları
- Ehl-i Sünnet İmamları'nın Ehl-i Beyt sevdası / 19.06.2017
- Atatürk ve 19 Mayıs üzerine / 21.05.2017
- Gadir-i Hum'un önemi / 03.05.2017
- Gadir-i Hum / 28.04.2017
- Yalan dehlizinde sürüklenen millet / 19.04.2016
- Bu kaçıncı kara sabah? / 08.02.2016
- Uzaylı taşlama / 23.06.2015
- Milli Mücadelede Akif'in safı / 29.05.2015
- Sokağın nabzı / 28.04.2015
- O gözlükleri çıkarın / 21.04.2015
- Atatürk ve 19 Mayıs üzerine / 21.05.2017
- Gadir-i Hum'un önemi / 03.05.2017
- Gadir-i Hum / 28.04.2017
- Yalan dehlizinde sürüklenen millet / 19.04.2016
- Bu kaçıncı kara sabah? / 08.02.2016
- Uzaylı taşlama / 23.06.2015
- Milli Mücadelede Akif'in safı / 29.05.2015
- Sokağın nabzı / 28.04.2015
- O gözlükleri çıkarın / 21.04.2015