İki Mustafamızı çatıştırma tezgahın

Türkiye, bağımsız, millî, güçlü, egemen devlet olma vasfını büyük ölçüde kaybedince, coğrafi, siyasi, kültürel, toplumsal sınırları kevgire dönünce bütün emperyalist Haçlı Siyonist odaklar, ülkemizde ve milletimiz arasında kolayca fitne, fesat, kargaşa imkânı ve zemini bulabilmektedir. Bugünlerde haricî bedhah olan Haçlı Siyonist odaklar, dahilî bedhah olan iç taşeronları kullanarak Türk'ün iki Mustafa'sı üzerinden Türk'ü tasfiye projesini devreye sokmuştur. Laikliği İslam düşmanlığı olarak algılayan bir taşeron dahilî bedhah kesim, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) peygamberimize saldırıp alay ederek hakaret ediyor. Diğer yandan İslamcılığı Türk ve Atatürk düşmanlığı olarak algılayan bir başka dahilî bedhah taşeron kesim de, Mustafa Kemal Atatürk başbuğumuza saldırarak, alay edip hakaret ediyor. Her iki provokatör kesim, bu iki Mustafa'mızı itibarsızlaştırarak, milletimizi bu ikisi etrafında kutuplaştırıp tahrik ederek ve çatıştırmak isteyerek esasında emperyalist Haçlı ve Siyonist odaklara hizmet ediyorlar. Zira onların asıl hedefleri Müslüman Türk millet birlik ve bütünlüğünü parçalayıp tasfiye etmektir. Emperyalist odaklar, amaçlarını hiç kendileri zahmet çekmeden, para ve asker harcamadan Türk'ü Türk'e kırdırarak gerçekleştirmek istiyorlar. Bütün Türk milletini bu oyuna, bu emperyalist Haçlı ve Siyonist fitne tuzağına düşmemeleri için uyarıyoruz. Zira laiklik İslam düşmanlığı olmadığı gibi, İslamcılık da Atatürk düşmanlığı değildir. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ile başbuğumuz Mustafa Kemal Atatürk, birbirinin düşmanı, zıddı, alternatifi ve nihayet bölünme ve çatışmanın sembol figürleri olarak kullanılamazlar. Biz Türk milleti olarak her iki Mustafa'ya da sahip çıkıyoruz. Zira Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) bizim dinî, manevî, kalbî, imanî, İslamî istiklalimizin başçısı ve sembolüdür. Mustafa Kemal Atatürk başbuğumuz da millî, vatanî istiklalimizin başçısıdır. Biz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ile tek gerçek dini, tek hak dini bulduk ve onunla dünyamızı ve ahiretimizi kurtardık. Mustafa Kemal Hakanımızla da milletimizi ve vatanımızı kurtardık ve bağımsız millî Türk devletimizi kurduk.Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) peygamberimiz, aslından saptırılmış, muharref, bâtıl, geçersiz dinler haline getirilen Hıristiyanlık, Yahudilik inançlarının, paganizmin ve imansızlığın yayılmaması için mücadele etti. O, insanların ruhunun, kalbinin, aklının, imanının, ahiretinin İslam'la özgürleşmelerine öncülük etti. Mustafa Kemal atamız da yine aynı kesimlerin; yani Haçlı ordularının saldırısına, işgaline ve istilasına karşı mücadele ederek Türk vatanının, Türk milletinin ve devletinin özgürleşmesine öncülük etti. Dolayısıyla biz Müslüman Türk milleti olarak kimliğimizi ve kişiliğimizi bu iki öncüyle kazandık. Kimliğimizin ve adımızın ilk unsuru olan Müslümanlığımızı Hz. Muhammed Mustafa'ya (s.a.v.), ikinci unsuru olan Türklüğümüzü de 1919'dan bugüne kadarki süreçte Mustafa Kemal Atatürk'e borçluyuz. Biz Atatürk'ten önce de Türk'tük ama o, son dönemde yok edilmek üzere olan Türklüğümüzü yeniden dirilten bir Türk beyi idi. Türk'ün peygamber Mustafa'sı ve başbuğ Mustafa'sı üzerinden Müslümanlığı ve Türklüğü, dini ve milliyeti yok edilirse Türk milleti diye bir şey kalmaz. Emperyalist Haçlı Siyonist odakların istediği de budur. O halde Türk milletinin varlığının ve devamının garantisi olan bu iki temel değere ve bunları temsil eden iki temel figüre sahip çıkmak, kaçınılmaz bir zorunluluktur.