İmam Cafer’e Ebu Talip'i sordular

İmam Câfer'e denildi ki: "Ebu Tâlib kafirdir, diyorlar. Buna ne dersin?"

Buyurdu ki: "Yalan söylüyorlar. Nasıl kafir olabilir ki? O değil mi şunları söyleyen:

Andolsun biliyorlar ki, bizim oğlumuz yalancı değildir

Bizim katımızda bâtıl sözlere itibar edilmez

O ak yüzlü biridir.

O'nun yüzü hürmetine yağmur istenir.

O, öksüzlerin kurtarıcısı ve dulların hâmisidir." 

İmam Câfer'in Ebu Tâlib ile ilgili şu ifadeleri de dikkat çekicidir:

"Kureyşli müşrikler, Peygamberimizin üzerine deve işkembesi atarak elbisesini kirlettiler. Ebu Tâlib bunu duydu. Bunun üzerine Hamza'yı çağırdı. Kendisi de kılıcını aldı. Hamza'ya dedi ki:

"Al şu işkembeyi!" Sonra müşriklerin bulunduğu tarafa yöneldi.

Hamza'ya, "Şu işkembeyi onların bıyıklarına sür" dedi.

Hamza da son kişiye kadar hepsinin bıyığına sürdü. Sonra Ebu Tâlib Allah'ın Resulü'ne döndü ve dedi ki:

"Ey kardeşimin oğlu! İşte Senin, bizim katımızdaki değerin, onurun budur."

Ubeyd, İmam Câfer'den şöyle rivayet ediyor: "Ebu Tâlib ölünce Cebrail Resulûllah'a dedi ki: Ey Muhammed! Artık Mekke'den çık, çünkü burada Senin bir yardımcın yoktur." 

İslam hakkında

Mudrik b. Abdurrahman rivayet eder:

Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki: "Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: İslam çıplaktır. Hayâ giysisidir. Vakar süsüdür. Salih amel mürüvvetidir. Vera direğidir. Her şeyin bir esası vardır. İslam'ın esası da biz Ehl-i Beyt'in sevgisidir."

Mü'minin özellikleri

Abdulmelik b. Galib Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'dan rivayet eder:

"Bir mü'minde şu sekiz haslet bulunmalıdır: Sarsıcı olaylar karşısında vakur olmalı. Belâlara karşı sabırlı olmalı. Bolluk zamanında şükreden olmalı. Allah'ın verdiği rızka kanaat getiren kimse olmalı. Düşmanlarına haksızlık etmemeli. Dostlarına yük olmamalı. Bedenini yormalı. İnsanlar ondan yana rahat etmeli.

Şüphesiz ilim mü'minin dostu, hilm (yumuşak huyluluk) veziridir. Akıl, askerlerin komutanıdır. Nezaket kardeşidir. İyilik babasıdır."

"Yüce Allah mü'min insanın bütün işlerini ona bırakmıştır ama zelil biri olmayı onun tercihine bırakmamıştır. Allah'ın, "İzzet Allah'ın, Resulü'nün ve mü'minlerindir"   buyurduğunu duymadınız mı? Bir mü'min mutlaka izzet sahibidir, kesinlikle zelil olmaz."

Yine şöyle buyurmuştur: "Mü'min dağdan daha izzetlidir. Bir dağdan onu kazarak parçalar koparabilirsiniz ama mü'minin dininden hiçbir şeyi söküp alamazsınız." 

"Bir Müslüman kardeşi bir işi için müracaat ettiğinde onun işi için uğraşan kimse Allah yolunda cihat etmiş gibidir."

"Mü'min mü'minin kardeşidir. Mü'minler tek bir gövde gibidirler. Eğer bir tarafı ağrırsa ağrısını diğer organlar da hisseder. Mü'minlerin ruhları da bir ruhtandır. Mü'minin ruhunun Allah'a bağlılığı güneş ışınlarının güneşe bağlılığından daha şiddetlidir." 

"Kim, kendisini ateşten kurtarmaktan başka bir endişeyle sabahlarsa, büyük bir meseleyi küçük saymıştır. Ve Rabbinin vereceği az bir kâra meyletmiştir.

Kim Müslüman kardeşine hile yapar onu tahkir eder ve onunla kavga yaparsa, Allah, onu cehenneme sokar.

Kim bir mü'mine haset ederse, tuzun suda eridiği gibi onun da imanı öylece kalbinde erir." 

"Bizi tanıyan her Müslümanın her gece ve gündüz amellerine bakması ve kendisini hesaba çekmesi gerekir. Eğer yaptığı işlerin iyi olduğunu görürürse, o işi daha da çoğaltmalıdır. Ama eğer kötü olduğunu görürse, kıyamet günü rezil olmamak için yaptığı kötü işlerden tövbe etmelidir." 

Ali b. Meysere şöyle rivayet etmiştir: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:

"Bir mü'minin nutfesi müşrik bir insanın sülbünde olabilir; bununla beraber ona herhangi bir kötülük dokundurmaz. Derken bu nutfe müşrik bir kadının rahmine girdiğinde de orada ona herhangi bir zarar dokunmaz. Nihayet onu doğurur, doğururken de ona bir kötülük isabet etmez. Ta ki, yükümlülük kalemi onun hakkında cari oluncaya kadar."  (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)