İmam Zeynelabidin hukuk risalesi
İmam Seccad (a.s.)'ın Hukuk Risalesi olarak bilinen eseri, O'nun sosyal hayatta kişilerin birbirleri ile olan hukukunu düzenlemektedir
25.11.2023 08:07:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





İmam Seccad (a.s.)'ın Hukuk Risalesi olarak bilinen eseri, O'nun sosyal hayatta kişilerin birbirleri ile olan hukukunu düzenlemektedir.
Bir mü'minin hakları verilirken aslında o hakları uygulayacak olan insan tarif edilmektedir.
İmam Zeynelâbidin'in Hukuk Risalesinde yer alan hükümler esasen bir kâmil insan modelini anlatmaktadır. Amaç, kâmil bir cemaat oluşturmaktır.
İmam, siyasî hayatın içinde olmadığı için, bu öğütlerle beraber devletin sosyal hayatı düzenlenmesi vazifesini icra etmiş, ümmet içinde İslam'ın hayata geçirilmesini ve yaşanmasını sağlamıştır.
Risalenin ilk başlığında İmam Seccad (a.s.) hakları genel olarak ortaya koymuştur.
Hukuk Risalesi'nin girişinde yer alan haklara genel bir bakış
"Bil ki (Allah sana merhametiyle muamele etsin), Allah'ın, senin üzerinde, her yönünü ilgilendiren hakları bulunmaktadır. Her hareket ve duruşunda, her konup göçüşünde, kımıldattığın her organında, kullandığın her uzvunda O'nun hakları söz konusudur. Bu haklar, önem ve büyüklük bakımından farklılık gösterirler.
Allah'ın, senin üzerinde en büyük hakkı, diğer bütün hakların esası olarak Kendisine yönelik sana yüklediğidir.
Diğer bütün haklar bu asıl haktan dallanıp, budaklanırlar. Bundan sonra da tepeden tırnağa kadar, farklı organlarına yönelik olarak sana yüklediği haklar gelir.
Böylelikle, senin uhdene gözlerinle ilgili hak, kulaklarınla, dilinle, ellerinle, ayaklarınla, midenle, üreme organınla ilgili birer hak yüklemiştir. İnsanın fiilleri bu yedi organ vasıtasıyla meydana gelir.
Sonra Yüce Allah, amellerine yönelik olarak da sana haklar yüklemiştir.
Mesela, namazınla ilgili bir hak, orucunla, zekatınla, hac ve kurbanınla ve diğer ibadetlerinle ilgili senin üzerine birer hak yüklemiştir.
Bunlar bizzat senin şahsına yönelik haklardır. Bundan sonra da, senin dışındakilere yönelik olarak yükler gelir.
Bunların başında yöneticilerinin hakları, sonra yönettiklerinin hakları, sonra akrabalarının hakları gelir. Bu temel haklara dayanan başka haklar da bulunmaktadır.
Mesela, senin üzerinde hak sahibi olan yöneticiler üç kısımdır: Normal yöneticilik yoluyla hak sahibi olanlar, ilim yoluyla hak sahibi olanlar, efendilik yoluyla hak sahibi olanlar.
Bu yöneticilerden her birisinin senin üzerinde hakları vardır. Yönettiğin kimselere yönelik olarak da Allah sana bazı haklar yüklemiştir.
Normal yöneticilikle otoriten altında bulunanlara, sonra ilim yoluyla otoriten altında bulunanlara, sonra da özel olarak emir ve hizmetinde bulunanlara yönelik olarak üzerinde haklar vardır.
Akrabalarının hakları da, sana olan yakınlık dercesine göre sıralanır. Bunların içerisinde hakkı en büyük olan annen, sonra baban, sonra çocukların, sonra da kardeşlerindir. Bunlardan sonra da, yakınlık derecesine göre, diğer akrabalarının hakları gelir.
Sonra, sana sürekli iyilikte bulunan dostun, sonra arada sırada iyiliğini gördüğün dostun,
Sonra sana bir defa olsun iyilikte bulunmuş kimsenin, sonra seni namazdan haberdar eden müezzinin, sonra sana namaz kıldıran imamın,
Sonra sohbet arkadaşının, sonra komşunun, sonra günlük hayatta arkadaşının,
Sonra ortağının, sonra kendi mallarının, sonra sana borçlu olanın, sonra senden alacağı olanın,
Sonra bir şekilde seninle münasebeti bulunanın, sonra senden hak iddiasında bulunan davacının, sonra kendisinde hakkın bulunduğunu iddia ettiğin davalının,
Sonra seninle istişarede bulunanın, sonra kendisiyle istişarede bulunduğun kimsenin, sonra senden iyilik dileğinde bulunanın, sonra sana karşı iyi dilek sahibi olanın,
Sonra senden büyük olanın, sonra senden küçük olanın, sonra senden bir istekte bulunanın, sonra kendisinden bir şey istediğin kimsenin, sonra bilerek veya bilmeyerek gerek söz ve gerekse davranışlarıyla sana bir kötülüğü dokunanın veya yine aynı etkenle söz ve davranışlarıyla seni sevindirenin, sonra genel olarak bütün dindaşların, sonra da zimmet ehli gayri Müslimlerin hakları gelir.
Kısaca, tüm bu haklar, durumların gerekleri ve vesilelerin derecelerine göre değişirler.
Ne mutlu kendisine yüklediği tüm bu hakları yerine getirme hususunda Allah'ın yardım ettiği başarı ve muvaffakiyet nasip buyurduğu kimseye..."
Veda Hutbesi'nde, "Haklar, hürriyetler, vazifeler ve mükellefiyetlerle beraber zikredilmiştir. Bunlar, birbirinin mütemmimi olup vasıflı insanın yetki ve mükellefiyetini, hak ve vazife hudutlarını tespit etmektedir." (Prof. Dr. Haydar baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Bir mü'minin hakları verilirken aslında o hakları uygulayacak olan insan tarif edilmektedir.
İmam Zeynelâbidin'in Hukuk Risalesinde yer alan hükümler esasen bir kâmil insan modelini anlatmaktadır. Amaç, kâmil bir cemaat oluşturmaktır.
İmam, siyasî hayatın içinde olmadığı için, bu öğütlerle beraber devletin sosyal hayatı düzenlenmesi vazifesini icra etmiş, ümmet içinde İslam'ın hayata geçirilmesini ve yaşanmasını sağlamıştır.
Risalenin ilk başlığında İmam Seccad (a.s.) hakları genel olarak ortaya koymuştur.
Hukuk Risalesi'nin girişinde yer alan haklara genel bir bakış
"Bil ki (Allah sana merhametiyle muamele etsin), Allah'ın, senin üzerinde, her yönünü ilgilendiren hakları bulunmaktadır. Her hareket ve duruşunda, her konup göçüşünde, kımıldattığın her organında, kullandığın her uzvunda O'nun hakları söz konusudur. Bu haklar, önem ve büyüklük bakımından farklılık gösterirler.
Allah'ın, senin üzerinde en büyük hakkı, diğer bütün hakların esası olarak Kendisine yönelik sana yüklediğidir.
Diğer bütün haklar bu asıl haktan dallanıp, budaklanırlar. Bundan sonra da tepeden tırnağa kadar, farklı organlarına yönelik olarak sana yüklediği haklar gelir.
Böylelikle, senin uhdene gözlerinle ilgili hak, kulaklarınla, dilinle, ellerinle, ayaklarınla, midenle, üreme organınla ilgili birer hak yüklemiştir. İnsanın fiilleri bu yedi organ vasıtasıyla meydana gelir.
Sonra Yüce Allah, amellerine yönelik olarak da sana haklar yüklemiştir.
Mesela, namazınla ilgili bir hak, orucunla, zekatınla, hac ve kurbanınla ve diğer ibadetlerinle ilgili senin üzerine birer hak yüklemiştir.
Bunlar bizzat senin şahsına yönelik haklardır. Bundan sonra da, senin dışındakilere yönelik olarak yükler gelir.
Bunların başında yöneticilerinin hakları, sonra yönettiklerinin hakları, sonra akrabalarının hakları gelir. Bu temel haklara dayanan başka haklar da bulunmaktadır.
Mesela, senin üzerinde hak sahibi olan yöneticiler üç kısımdır: Normal yöneticilik yoluyla hak sahibi olanlar, ilim yoluyla hak sahibi olanlar, efendilik yoluyla hak sahibi olanlar.
Bu yöneticilerden her birisinin senin üzerinde hakları vardır. Yönettiğin kimselere yönelik olarak da Allah sana bazı haklar yüklemiştir.
Normal yöneticilikle otoriten altında bulunanlara, sonra ilim yoluyla otoriten altında bulunanlara, sonra da özel olarak emir ve hizmetinde bulunanlara yönelik olarak üzerinde haklar vardır.
Akrabalarının hakları da, sana olan yakınlık dercesine göre sıralanır. Bunların içerisinde hakkı en büyük olan annen, sonra baban, sonra çocukların, sonra da kardeşlerindir. Bunlardan sonra da, yakınlık derecesine göre, diğer akrabalarının hakları gelir.
Sonra, sana sürekli iyilikte bulunan dostun, sonra arada sırada iyiliğini gördüğün dostun,
Sonra sana bir defa olsun iyilikte bulunmuş kimsenin, sonra seni namazdan haberdar eden müezzinin, sonra sana namaz kıldıran imamın,
Sonra sohbet arkadaşının, sonra komşunun, sonra günlük hayatta arkadaşının,
Sonra ortağının, sonra kendi mallarının, sonra sana borçlu olanın, sonra senden alacağı olanın,
Sonra bir şekilde seninle münasebeti bulunanın, sonra senden hak iddiasında bulunan davacının, sonra kendisinde hakkın bulunduğunu iddia ettiğin davalının,
Sonra seninle istişarede bulunanın, sonra kendisiyle istişarede bulunduğun kimsenin, sonra senden iyilik dileğinde bulunanın, sonra sana karşı iyi dilek sahibi olanın,
Sonra senden büyük olanın, sonra senden küçük olanın, sonra senden bir istekte bulunanın, sonra kendisinden bir şey istediğin kimsenin, sonra bilerek veya bilmeyerek gerek söz ve gerekse davranışlarıyla sana bir kötülüğü dokunanın veya yine aynı etkenle söz ve davranışlarıyla seni sevindirenin, sonra genel olarak bütün dindaşların, sonra da zimmet ehli gayri Müslimlerin hakları gelir.
Kısaca, tüm bu haklar, durumların gerekleri ve vesilelerin derecelerine göre değişirler.
Ne mutlu kendisine yüklediği tüm bu hakları yerine getirme hususunda Allah'ın yardım ettiği başarı ve muvaffakiyet nasip buyurduğu kimseye..."
Veda Hutbesi'nde, "Haklar, hürriyetler, vazifeler ve mükellefiyetlerle beraber zikredilmiştir. Bunlar, birbirinin mütemmimi olup vasıflı insanın yetki ve mükellefiyetini, hak ve vazife hudutlarını tespit etmektedir." (Prof. Dr. Haydar baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.