Mevki-i iktidara gelen Ali Rıza Paşa’ya telgrafı
Mevki-i iktidara gelen Ali Rıza Paşa’ya 3 Teşrîn-i Evvel 1335 günü şu telgrafla maruzatta bulunduk
23.05.2025 00:37:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Mevki-i iktidara gelen Ali Rıza Paşa'ya 3 Teşrîn-i Evvel 1335 günü şu telgrafla maruzatta bulunduk:
"Sadrazam Fehametlü, Devletlü Ali Rıza Paşa Hazretlerine,
Millet, şimdiye kadar resikârına geçenlerin Kanun-ı Esasiye ve âmâl-i milliyeye münafi harekât-ı malumesinden müteessiren hukuk-ı meşruasını tanımak ve mukadderatını emin ve ehil ellerde görmek karar-ı katisini vermiş ve lazım gelen teşebbüsat-ı azimkarâneye tevessül eylemiştir.
Teşkilat-ı muntazamaya tâbi kuvâ-yı milliye irade-i katiye-i milleti, biinâyetillâhi Kerîm, tamamen izhar-ı isbat etmek kudretini ihraz eylemiştir.
Millet, kuvvet ve iradesini hiçbir vakit âmâl-i mukaddese-i şahâneye mugayir ve menafi-i mülk ve millete mübayin bir tarzda sarfetmek niyet-i gayr-ı makulânesinde değildir.
Millet zat-ı akdes-i hilafetpenahînin mazhar-ı emn ü itimadı olan zat-ı fehamet-penahîleriyle rüfeka-yı kiramınızı müşkil vaziyette bırakmadan katiyen mütevakki olup bilakis tamamen müzahir olmaya bütün samimiyetiyle hazırdır.
Ancak heyet-i vükela beyanımda Ferit Paşa ile teşrik-i faaliyet eylemiş nuzzarın mevcudiyeti heyet-i celilelerinin nokta-i nazariyle âmâl-i milliyenin derece-i mutabakatini kemal-i hulus ile anlamak mecburiyetini hâsıl eylemiştir.
Milletçe emniyet-i tamme tahassül etmedikçe atılmış olan hatve-i ibtidai salahın tevkifi ve yarım tedbirlerle iktifa olunması milletle heyet-i celileleri arasında da sû-i tefehhümatı mucip olabileceğinden, gayr-ı caiz görmektedir. Binaenaleyh heyet, kati ve sarih olarak zat-ı sâmî-i Hazret-i Sadaret-
Penahîlerinden bervechiati hususatın hükûmet-i cedidece tasvip ve kabul edilip edilmeyeceğini kemal-i hürmetle anlamayı vecibeden addeder:
1- Hükûmet-i cedidenin Erzurum ve Sivas kongrelerinde tayin ve tespit edilen teşkilat ve makasıd-ı meşrua-i millete riayetkâr kalması,
2- Meclis-i Millî'nin inikadıyla murakabe-i fiiliye başlayıncaya kadar mukadderat-ı millet hakkında bir gûna taahhüd-i kati ve resmiyeye girilmemesi,
3- Sulh konferansında tayin-i mukadderat-ı millet ve memlekete memur olacak murahhasların, sabıkı gibi nâehillerden tayin edilmeyip milletin bihakkın âmâlini müdrik ve itimadına mazhar ehl-i vukuf ve iktidardan intihap buyurulması.
Bu esasatta tamamen itilaf hâsıl olduğu takdirde milletin vicdanından doğmuş ve bilcümle Düvel-i İtilafiye'ce meşruiyeti ve kudreti tanınmış olan teşkilat-ı milliyemizin hükûmetin müzahiri olacağı ve bu suretle hükûmetin temin-i mukadderat-ı millet ve memleket hususunda sulh konferansında vuku bulacak teşebbüsatının daha emin ve müessir bulunacağı tabiidir.
Bir defa bu nikat-ı esasiyede mutabakat hâsıl olduğu anlaşıldıktan sonra hadisat-ı ahire sebebiyle hâsıl olan ahval-i gayr-ı tabiiyenin izalesi maksadıyla bazı maruzat-ı taliyede bulunmaklığımıza müsaade-i sadaret-penahîleri istirham olunacaktır.
3 Teşrîn-i Evvel 1335 Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi Namına Mustafa Kemal"
İşte bu esasat da anlaşıldıktan sonra arada yazılan yazıları yazdık. Ali Rıza Paşa Erzurum ve Sivas kongrelerinden adem-i malumat beyan etti. "Badehu icab-ı keyfiyet tetkik edilmek üzere evvela bunları bildiriniz" dediler.
Cümlenizin malumu olan beyannameyi kendilerine bildirdik. İşte bunu mütalaa ettikten sonra heyet-i vükela bize sadrazamın verdiği cevapta tamamen bu esasatı Heyet-i Vükela'nın kabul ettiği bildiriliyor ve ondan sonra da bizim hakkımızda birtakım takayyüdatta bulunuyordu.
Bu takyidatın başlıcası, fevkalade cereyandan ve hâsıl olan yirmi üç günlük vaziyetin izalesinden sonra Meclis-i Mebusan intihabatına müdahale edilmemesi ve umur-ı muamelat-ı hükûmete karışılmaması noktalarına münhasır idi. Bizim verdiğimiz cevabı aynen okursam mesele daha ziyade tavazzuh edecektir." (Atatürk söylem ve demeçler eserinden)
"Sadrazam Fehametlü, Devletlü Ali Rıza Paşa Hazretlerine,
Millet, şimdiye kadar resikârına geçenlerin Kanun-ı Esasiye ve âmâl-i milliyeye münafi harekât-ı malumesinden müteessiren hukuk-ı meşruasını tanımak ve mukadderatını emin ve ehil ellerde görmek karar-ı katisini vermiş ve lazım gelen teşebbüsat-ı azimkarâneye tevessül eylemiştir.
Teşkilat-ı muntazamaya tâbi kuvâ-yı milliye irade-i katiye-i milleti, biinâyetillâhi Kerîm, tamamen izhar-ı isbat etmek kudretini ihraz eylemiştir.
Millet, kuvvet ve iradesini hiçbir vakit âmâl-i mukaddese-i şahâneye mugayir ve menafi-i mülk ve millete mübayin bir tarzda sarfetmek niyet-i gayr-ı makulânesinde değildir.
Millet zat-ı akdes-i hilafetpenahînin mazhar-ı emn ü itimadı olan zat-ı fehamet-penahîleriyle rüfeka-yı kiramınızı müşkil vaziyette bırakmadan katiyen mütevakki olup bilakis tamamen müzahir olmaya bütün samimiyetiyle hazırdır.
Ancak heyet-i vükela beyanımda Ferit Paşa ile teşrik-i faaliyet eylemiş nuzzarın mevcudiyeti heyet-i celilelerinin nokta-i nazariyle âmâl-i milliyenin derece-i mutabakatini kemal-i hulus ile anlamak mecburiyetini hâsıl eylemiştir.
Milletçe emniyet-i tamme tahassül etmedikçe atılmış olan hatve-i ibtidai salahın tevkifi ve yarım tedbirlerle iktifa olunması milletle heyet-i celileleri arasında da sû-i tefehhümatı mucip olabileceğinden, gayr-ı caiz görmektedir. Binaenaleyh heyet, kati ve sarih olarak zat-ı sâmî-i Hazret-i Sadaret-
Penahîlerinden bervechiati hususatın hükûmet-i cedidece tasvip ve kabul edilip edilmeyeceğini kemal-i hürmetle anlamayı vecibeden addeder:
1- Hükûmet-i cedidenin Erzurum ve Sivas kongrelerinde tayin ve tespit edilen teşkilat ve makasıd-ı meşrua-i millete riayetkâr kalması,
2- Meclis-i Millî'nin inikadıyla murakabe-i fiiliye başlayıncaya kadar mukadderat-ı millet hakkında bir gûna taahhüd-i kati ve resmiyeye girilmemesi,
3- Sulh konferansında tayin-i mukadderat-ı millet ve memlekete memur olacak murahhasların, sabıkı gibi nâehillerden tayin edilmeyip milletin bihakkın âmâlini müdrik ve itimadına mazhar ehl-i vukuf ve iktidardan intihap buyurulması.
Bu esasatta tamamen itilaf hâsıl olduğu takdirde milletin vicdanından doğmuş ve bilcümle Düvel-i İtilafiye'ce meşruiyeti ve kudreti tanınmış olan teşkilat-ı milliyemizin hükûmetin müzahiri olacağı ve bu suretle hükûmetin temin-i mukadderat-ı millet ve memleket hususunda sulh konferansında vuku bulacak teşebbüsatının daha emin ve müessir bulunacağı tabiidir.
Bir defa bu nikat-ı esasiyede mutabakat hâsıl olduğu anlaşıldıktan sonra hadisat-ı ahire sebebiyle hâsıl olan ahval-i gayr-ı tabiiyenin izalesi maksadıyla bazı maruzat-ı taliyede bulunmaklığımıza müsaade-i sadaret-penahîleri istirham olunacaktır.
3 Teşrîn-i Evvel 1335 Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi Namına Mustafa Kemal"
İşte bu esasat da anlaşıldıktan sonra arada yazılan yazıları yazdık. Ali Rıza Paşa Erzurum ve Sivas kongrelerinden adem-i malumat beyan etti. "Badehu icab-ı keyfiyet tetkik edilmek üzere evvela bunları bildiriniz" dediler.
Cümlenizin malumu olan beyannameyi kendilerine bildirdik. İşte bunu mütalaa ettikten sonra heyet-i vükela bize sadrazamın verdiği cevapta tamamen bu esasatı Heyet-i Vükela'nın kabul ettiği bildiriliyor ve ondan sonra da bizim hakkımızda birtakım takayyüdatta bulunuyordu.
Bu takyidatın başlıcası, fevkalade cereyandan ve hâsıl olan yirmi üç günlük vaziyetin izalesinden sonra Meclis-i Mebusan intihabatına müdahale edilmemesi ve umur-ı muamelat-ı hükûmete karışılmaması noktalarına münhasır idi. Bizim verdiğimiz cevabı aynen okursam mesele daha ziyade tavazzuh edecektir." (Atatürk söylem ve demeçler eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.