İmam?hatipli iktidar kadrosu

Elbette mevcut iktidar kadrosu içinde muhtelif meslek guruplarından insanlar da var ama partiyi yöneten, çekip?çeviren, dolayısıyla bu on beş yıllık zaman içinde değişen kabineleri de oluşturanlar İmam?hatipliler olduğu için bu tabiri kullanıyoruz.
İmam?Hatipli iktidar kadrosu, geride kalan on beş yılın ardından bir muhasebeye vakit bulabilseler ve geçen yılları bir bir masaya yatırıp bir öz eleştiri yapabilseler, "keşke şunları yapmasaydık, keşke şöyle yapsaydık" diyecekleri şeyler kesinlikle bir kitap hacmi kadar liste oluşturacaktır.
İmam?Hatipli iktidar kadrosunun vekil adaylarının her dönemde meydanlarda Hz. Ömer'in adaletinden örnekler anlatarak oy topladıklarını ve meclise kapak attıklarını hepimiz biliyoruz.
Seçim meydanlarında, oy devşirmek için anlatılan adalet örneklerinden bir benzerine ne yazık ki bu kadronun iktidarında asla rastlamadık.
Seçim meydanlarında başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere bu ekibin birçoğundan Mehmet Akif'in Hz. Ömer'e ithafen dillendirdiği şu dizelerini çokça dinledik:
"Kenar?ı Dicle'de kurt kapsa bir koyunu
Adl?i İlahi gelir de Ömer'den sorar onu."
Duyarlılık oldukça mükemmel, dizelere dökülüşü de ve kitlelere hitaben okunuşu da güzel ama elinizi vicdanınıza koyup söyleyin, on dört yıllık iktidarınız süresince bu hassasiyetten bir nebze olsun uygulamalarınızda görüldü mü, hayatınıza yansıdı mı?
Adaletinden bolca örnekler anlatarak kitlelerin oylarını devşirdiğiniz Hz. Ömer'le ilgili şöyle bir olay anlatılır:
Hilafeti devrinde Mısır valisi olan Amr b. As at yarışları tertip eder, bu yarışlardan birinde kıpti asıllı bir delikanlı valinin oğlunu geçer ve yarışı kazanır. Valinin oğlu bu yenilgiyi hazmedemez ve yakaladığı ilk fırsatta bu delikanlıyı kıyasıya kırbaçlar. Dayak yiyen delikanlının babası birkaç defa valiye şikayet etse de bir netice alamaz ve takip eden hac mevsiminde Mekke'de Halife Ömer'e ulaşır ve olayı anlatır.
Mısır Valisi de oğlu ile birlikte hacca gitmiştir ve Halife valiyi çağırtır, olayın doğru olup olmadığını sorar ve doğru olduğunu öğrenir.
Halife Ömer, valinin oğlunu meydana alır ve dayak yiyen o delikanlıyı da çağırtır ve eline kamçıyı verir; "sana ne kadar vurdu ise sen de buna o kadar vuracaksın" emrini verir.
Binlerce hacının huzurunda oğlu kırbaçlanan Mısır Valisine sıra gelir, meydana çağrılır ve "sen de şikayeti dikkate almadığın, olayın üzerine gitmediğin için kırbaçlanacaksın" hükmüne boyun eğmek zorunda kalır.
İşte, adaletinden örnekler anlatarak oy toplayıp on beş seneden beri iktidar olduğunuz Hz. Ömer'in adalet anlayışı ve uygulamasından bir örnek.
İktidarınızın birinci yılından bugüne kadar yıl yıl inceleyin ve bakın bakalım sizde zerresi var mı?
Gönül isterdi ki bu kadronun iktidarında hiç olmazsa böyle birkaç örnek olaydı ama yok yok yok.
Gönül isterdi ki, İmam?Hatipli iktidarı desteklediklerini zanneden ulema takımı ilk yıldan itibaren arkadaşlarını uyarsalardı, yanlışlarını hatırlatıp onlara yardımcı olsalardı ama ne yazık ki onlar da "parti müftülüğünü" tercih ettiler ve bu kadronun akıl almaz yanlışlarına fetva üretmek için Kitap ve Sünnete takla üstüne takla attırdılar.
Burada hakkını teslim edelim ve ilan edelim ki bir ilim adamı olarak, duyarlı bir Müslüman olarak Sayın Prof. Dr. Haydar Baş, ilk yıldan itibaren hep uyardı, muhtemel tehlikeleri haber verdi ve çözüm yollarını da kitaplar yazarak ortaya koydu. Bugün partizanlaşmış, aşırı derecede politize olmuş ilim çevreleri bu gerçeği gizleseler de, geleceğin araştırmacıları belki bu konuda müstakil eserler yazacaklardır.
Biz, Allah rızası için hatırlatıyoruz, Hac Suresinin 41. ayetini bir ayna yapıp karşısına geçsinler ve geride kalan on beş yılı bu aynada bir seyretsinler, bakalım ki, zinayı suç olmaktan çıkarma işini ve domuzu kasaplık hayvanlar listesine alma işini ve faizi yediden ?yetmişe toplumun bütün katmanlarına yayma işini "emr?i bi'l?maruf ve nehy?i ani'l?münker" açısından nasıl izah edecekler:
"Eğer onlara yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırlar. İşlerin sonu Allah'a varır."
İmam?hatipli iktidarlar, on beş yıl boyunca, iyiliği mi emretmişler yoksa kötülüklerin yayılmasına mı ön ayak olmuşlar?
On beş yıldan beri iktidarda olan bu kadro karnesini lütfen bir incelesin; aile kurumunun hali, sosyal hayatın hali, gençliğin hali, eğitimin hali, ekonominin hali, dış politikanın hali, komşu kardeş ülkelerle ilişkilerin hali nicedir?