Hiç oldu mu, hiç yakıştı mı? Dünyanın en zevksiz, estetikten zerre kadar nasiplenmemiş olanları, ancak böyle bir elbiseye teşebbüs ederler. Elbette ki, imana zulümden elbise diken terzi müsveddeleri dünyanın en çirkin görüntülerine, ucubelerine imza atanlardır.
Son zamanlarda, son aylarda ve son yıllarda sağımızda, solumuzda, yanımızda yöremizde imanının başına zulümden elbise geçirenlerin çığ gibi büyüdüğünü görüyoruz. Hem müminlik iddiasında bulunup hem de, bir mümine hiç de yakışmayacak tavırların, tutumların ve yorumların sahibi insan tipi oluşmaya başladı.
Mümin olmak, aydınlığa kavuşmaktır. Aydınlığın kaynağı nura erişmektir. Semavatın ve arzın nuru olan Allah ile irtibata geçmektir. Zulüm ise adı üstünde zulmetmektir, karanlıktır, ışığın, aydınlığın zıddıdır. Işığa eriştikçe, aydınlığa kavuştuktan sonra, tekrar zulme meyletmek elbette ki, en büyük nasipsizliktir.
Kendisi için açılan bütün nasip kapılarını tekmelemektir.
Zulüme meyl, zalime meyl, zulme onay elbette ki imanı bozar, elbette ki iman ikliminde asla ve asla yeşermemesi gereken zakkum tohumlarıdır bunlar.
En'am suresinin 82. ayetini, bir güzel boy aynası yaparak herkes karşısına geçip kendini seyretmelidir. Günümüz hacısının, hocasının topluma yön verme iddiasındaki herkesin, özellikle bu boy aynasının karşısına geçip sabah akşam kendilerine çekidüzen vermeleri artık bir mutlak zarurettir:
"İman edenler ve imanlarına zulüm elbisesi giydirmeyenler, emniyet içinde ve hidayet üzeredirler."
Bu aynanın yanına bir de şunu Hud suresinin 113. ayetini yerleştirerek boy ölçümüzü almamız lazım:
"Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur.
Sonra yardım da göremezsiniz."
Bu gün itibariyle, Eylül 2004 itibariyle, yukarıya not ettiğimiz bu iki boy aynası karşısında, bir çok hacımızın hocamızın, doçentimizin, profesörümüzün; eğer yobazlığa koşmazlar, pişkinliğe sığınmazlarsa, kıpkırmızı kesileceklerini düşünüyorum. Utanıp sıkılacaklarını, mahcubiyet duyup daha fazla aynalara bakamayacaklarını zannediyorum. Çünkü zulme meyl, zalime muhabbet, toplumun her kesiminde zirveye çıkmıştır. Merhum Akif'in, "Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem" mısrası tamamen ters çevrilmiş, zalimi sevenler zulmü alkışlayanlar güruhu oluşmuş durumdadır.
Vatan topraklarının taksit taksit, parsel parsel satılışına kılıf uyduran koca koca adamlar görüyorum, dudaklarımı ısırıyorum. Dünyanın en zirvedeki zalimleri olan Haçlı Siyonist ittifakının taşeronluğunu başarı ile sürdüren mevcut Hükûmeti aklamaya çalışan, açtığı dev çukurları doldurmaya çalışan yazılar okuyorum, yorumlar duyuyorum. Utancımdan nutkum tutuluyor, bir süre konuşamıyorum.
Hem adil-i mutlak olan Allah'a kulluk iddiasında bulunmak, hem de zalimlere meyletmek, zulümlerini alkışlamak, paramparça bir kişilik olsa gerek.s
Son zamanlarda, son aylarda ve son yıllarda sağımızda, solumuzda, yanımızda yöremizde imanının başına zulümden elbise geçirenlerin çığ gibi büyüdüğünü görüyoruz. Hem müminlik iddiasında bulunup hem de, bir mümine hiç de yakışmayacak tavırların, tutumların ve yorumların sahibi insan tipi oluşmaya başladı.
Mümin olmak, aydınlığa kavuşmaktır. Aydınlığın kaynağı nura erişmektir. Semavatın ve arzın nuru olan Allah ile irtibata geçmektir. Zulüm ise adı üstünde zulmetmektir, karanlıktır, ışığın, aydınlığın zıddıdır. Işığa eriştikçe, aydınlığa kavuştuktan sonra, tekrar zulme meyletmek elbette ki, en büyük nasipsizliktir.
Kendisi için açılan bütün nasip kapılarını tekmelemektir.
Zulüme meyl, zalime meyl, zulme onay elbette ki imanı bozar, elbette ki iman ikliminde asla ve asla yeşermemesi gereken zakkum tohumlarıdır bunlar.
En'am suresinin 82. ayetini, bir güzel boy aynası yaparak herkes karşısına geçip kendini seyretmelidir. Günümüz hacısının, hocasının topluma yön verme iddiasındaki herkesin, özellikle bu boy aynasının karşısına geçip sabah akşam kendilerine çekidüzen vermeleri artık bir mutlak zarurettir:
"İman edenler ve imanlarına zulüm elbisesi giydirmeyenler, emniyet içinde ve hidayet üzeredirler."
Bu aynanın yanına bir de şunu Hud suresinin 113. ayetini yerleştirerek boy ölçümüzü almamız lazım:
"Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur.
Sonra yardım da göremezsiniz."
Bu gün itibariyle, Eylül 2004 itibariyle, yukarıya not ettiğimiz bu iki boy aynası karşısında, bir çok hacımızın hocamızın, doçentimizin, profesörümüzün; eğer yobazlığa koşmazlar, pişkinliğe sığınmazlarsa, kıpkırmızı kesileceklerini düşünüyorum. Utanıp sıkılacaklarını, mahcubiyet duyup daha fazla aynalara bakamayacaklarını zannediyorum. Çünkü zulme meyl, zalime muhabbet, toplumun her kesiminde zirveye çıkmıştır. Merhum Akif'in, "Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem" mısrası tamamen ters çevrilmiş, zalimi sevenler zulmü alkışlayanlar güruhu oluşmuş durumdadır.
Vatan topraklarının taksit taksit, parsel parsel satılışına kılıf uyduran koca koca adamlar görüyorum, dudaklarımı ısırıyorum. Dünyanın en zirvedeki zalimleri olan Haçlı Siyonist ittifakının taşeronluğunu başarı ile sürdüren mevcut Hükûmeti aklamaya çalışan, açtığı dev çukurları doldurmaya çalışan yazılar okuyorum, yorumlar duyuyorum. Utancımdan nutkum tutuluyor, bir süre konuşamıyorum.
Hem adil-i mutlak olan Allah'a kulluk iddiasında bulunmak, hem de zalimlere meyletmek, zulümlerini alkışlamak, paramparça bir kişilik olsa gerek.s
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025