(...dünden devam)
Kur'an tüm zamanlara hitap etme gücü olduğundan aslında beşeri olan tüm görüşlere ışık tutar. Yine de insan eliyle değiştirilen dinler veya beşeri kaynaklı dönem görüşleri kısa ve orta vadede hep değişkenlik gösterir. Daha önce "İsevilik'te" ve "Musevilik'te" hatta ilk ilahî öğretilerde hep aynı ilkeler mevcuttu. İnsanlık olarak bizler onları değiştirince yani ilahî kitaplar tahrif edince Yüce Allah bilgiyi güncelledi. Her seferinde insanlık bunu yaptı. Nihayetinde son olanın değişmeyeceğinin garantisiyle Yaratıcı son kitabı insanlığa iletti. "Onu biz indirdik biz koruyacağız." (Hicr/9) Başka bir deyişle insanlık olarak diğer dinleri değiştirdiğimiz için son yeni öğretiyle gönderildik. Yani Tevrat bozulmasaydı mantık açısından İncil gelmezdi. İncil değişmeseydi Kur'an gönderilmezdi. Kısaca Musevilik Yahudalaştığı için İsevilik, İsevilik Hristiyanlaştığı için İslam ve yeni kitabı Kur'an tüm insanlığa gönderildi. Ve Yaratıcı bozulmayacak olan bir kitap ile müjdeledi insanlığı.
İlmi olarak mevzuyu değerlendirirsek, "tarihî gerçeklik" açısından sadece Kur'an tahrif olmamış haliyle yerini koruduğundan kaynaklığı günümüzde halen devam eder. Zira kaynaklar arasında kopma ve değişme söz konusu değildir. Hatta tarihi gerçeklik açısından diğer dinler ve peygamberleri yazılı kaynaklık açısından dahi Kur'an'ın kaynaklığına mecburdurlar. Bu anlamda Kur'an'ın tarihselliği değil evrenselliği mevzudur. Dahi tüm zamana, mekana ve her tarihe farklı hitap edebilme gücü anlamında ele alınmalıdır. Zira Kur'an-ı Kerim'in çağlar üstü tüm insanlığa hitap edebilme yetisindedir.
İlmi delile örnek verecek olursak 630 yılındaki Kur'an ile 1630 yılındaki Kur'an aynıdır. Yine 850 yılındaki Kuran ile 1850 yılındaki Kuran da birebirdir. Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te bulunan "Semerkand Kur'anı", İstanbul Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler bölümünde bulunan "Topkapı Sarayı Kur'anı", Yine İstanbul'da Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde bulunan "TİEM Kur'anı", Kahire'de Hüseyin Camisi'nde saklanan "Kahire Kuranı", Mısır Ulusal Kütüphanesi'ndeki "Dar'ül Kütüp Kur'anı" birebir aynıdır. Ve yine büyük bölümü Sankt-Peterburg'da Şarkiyat Enstitüsü'nde bulunan "St. Petersburg Kur'an'ı", "Osman'ın Kur'an'ı" olarak bilinirler.i San'â'da el-Câmi'u'l-kebîr'in (Ulu Cami) depo ve çatısında ortaya çıkan Hz. Ali'ye nispet edilen Mushaf ii birebir aynıdır. Hz. Osman'ın el yazması Topkapı Müzesinde bulunan Kur'an ile bilinen en eski kopyalarından biri olan İngiltere British müzesindeki Kur'an da birebir aynıdır. Hülasa Hz. Peygamberin vefatından önce tamamlanan Kur'an ile günümüzdeki sayısız halde bulunan tüm Kur'anlar birebir aynıdır. Bu konuda ihtilaf dahi yoktur.
Ancak diğer kitaplar için bu söz konusu değildir. Zira Eski Ahit'in mezmurlarının ilk M.Ö 4. ve 5.yy da sonra 1. ve 2. yy da tekrar yenilendiği yine sonra inanç sisteminin 11. yy da Musa b. Meymun tarafından şekillendiğini , Yeni Ahit'in ise 5. asra gelene dek yüzlerce farklı İncil'in olduğunu ve İznik konsülünde Matta. Markoss, Luka ve Yuhanna kitaplarına indirgenerek yeniden düzenlendiğini biliyoruz. Yani Tevrat'ın Hz. Musa'dan sonra nerdeyse 1500 yıl sonrai İncil'in ise Hz. İsa'dan neredeyse 5 asır sonra yine yeniden beşer eliyle yazıldıklarını görüyoruz. Oysa Kuran'da ilmi bir kopukluk tarihi gerçeklik açısından bir değişim söz konusu değildir. Bu açıdan dediğimiz üzere İlmi gerçeklik olarak Tevrat ve İncil de varlıklarını dahi Kur'an dan alırlar ve bu manada Kur'an'a muhtaçtırlar.
Bugün dinlerin öğretileriyle ancak insanlık günümüze kadar ulaşabilmiştir. Aksi halde insanlık açısından din veya dinler olmasaydı birkaç nesilde yok olan bir tür olup kaybolacaktı insanlık. Kısaca dinler hep toplumun faydası için daima toplum düzeni ve mutluluğu için var olmuşlardır. Ama buna rağmen yine de dinlerin içleri boşaltarak, birbirimizle savaşıp türümüzü katlederek devam ettiğimiz için Yaratıcı rahmeti gereği uyaranları ve yazılımlarıyla insanlığı daima uyarmıştır. Bugün yeryüzünde bu şansa sahip tek din; ilmi, tarihi ve ilahi kaynaklı olma açısından İslam'dır. Mazlumun ve haklının yanında olma zorunluluğu da müslümanlardadır. Bu manada akıl, bilim ve gönül ışığında dinleri anlarsak ve insanlığı bu sevgi ve merhamet ile kucaklarsak evrensel mutluluğu yakalarız. Eğer aklı, kalbin ve gönlün birlikteliğinde İslam'ı anlamaz ve kullanmazsak gelecek insanlık açısından hiçte parlak görünmüyor. Bilim ve teknoloji de kapanın elinde kaldıkça sonunda kendini imha eden tür olacağız maalesef.
- Geylani okulunda Ehl-i Beyt ekolü / 10.08.2022
- Geylani Okulu / 29.07.2022
- Bir tasavvuf anatomisi / 22.07.2022
- Antroposen Çağı / 30.06.2022
- Holosen / Mavi Cennet / 09.06.2022
- Bir Deniz Masalı/ Günebakan Şiiri / 09.05.2022
- Sakız orucu bozar mı? -2- / 19.04.2022
- Sakız orucu bozar mı? -1- / 18.04.2022
- Şiir gibi / 16.04.2022