İsrail-İran savaşının doğurabileceği sonuçlar endişeyle takip ediliyor. Bunlardan birisi Hürmüz Boğazı'nın kapatılması… 13 Haziran'da İsrail İran'a saldırı düzenlediğinden bu yana bu konu enine boyuna tartışılıyor.
Ve bence endişelerinde de haklılar. Çünkü dünya petrol ticaretinin yaklaşık yüzde 25'i Hürmüz Boğazı'ndan gerçekleşiyor. Hürmüz Boğazı'nın kapatılması, başta ABD olmak üzere tüm Batılı ülkelerin ekonomisine olumsuz etki yapacağı gibi, Çin, Hindistan gibi ülkelerin üretimlerine ciddi darbe vurur.
Sadece Batı'yı ya da sadece Doğu'yu etkilemiş olsaydı emin olun Hürmüz Boğazı her gerilimde kapatılırdı ama dünyanın tamamını etkilediği için bir koz olarak ifade ediliyor ama mümkün olduğunca bu koz kullanılmamaya çalışılıyor.
Fakat bu sefer durum farklı görünüyor. Ülkeler varlık-yokluk mücadelesine girdikleri zaman en güçlü kartlarını da masaya koyarlar.
13 Haziran'dan bu yana Orta Doğu'daki savaş İsrail ile İran arasında yaşanıyor.
Her ne kadar ABD, Almanya, İngiltere gibi ülkelerin İsrail'e her türlü desteği olsa da, direkt olarak savaşa müdahil olmadıkları için saldırılar karşılıklı olarak İsrail ve İran arasında gerçekleşiyor.
Fakat eğer ABD sürecin içerisine dolaylı olarak değil de fiilen ve resmen girerse durum çok değişir. Bakın İranlı yetkililer bu konuda neler diyor?
İran Meclisi'nin kıdemli üyelerinden Ali Yezdihah, yarı resmi Mehr haber ajansına yaptığı açıklamada, "Eğer ABD, siyonistlerin yanında savaşa resmen ve fiilen girerse, İran'ın ABD ve Batılı ülkelere baskı uygulamak amacıyla petrol ticaretinin geçişini sekteye uğratma hakkı doğar" dedi.
İran Ulusal Güvenlik Komitesi Başkanlık Divanı üyesi Behnam Saeedi ise İran'ın düşmanlarına karşı birçok seçeneği bulunduğunu belirterek, "Hürmüz Boğazı'nın kapatılması bu seçeneklerden biridir" ifadelerini kullandı.
Dikkat ederseniz, İranlı yetkililer Hürmüz Boğazı'nın kapatılması hamlesi için bir şart ifade ediyorlar: Eğer ABD İsrail'in yanında savaşa resmen ve fiilen girerse…
Bazı yorumculara göre, İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatmaya yönelik somut bir adımı, kendisine yönelik uluslararası askeri bir müdahaleyi tetikleyebilir.
Fakat bu yorumcuların dikkatinden kaçan şey; İran zaten, "ABD bu savaşa müdahil olursa" şartını koyuyor, yani "Uluslararası bir müdahale olursa bu kartı kullanırım" diyor.
Peki, İran bu tehdidini sadece söylem boyutunda mı bırakıyor, yoksa bu kartı daha önce hiç kullandı mı? 1980'lerdeki İran-Irak Savaşı sırasında İran'ın, Çin yapımı Silkworm füzeleriyle petrol tankerlerini ve yükleme tesislerini hedef aldığı, hızlı botlarla taciz operasyonları düzenlediği ifade ediliyor.
İran bu saldırılarla bölgede büyük bir güvensizlik iklimi oluşturmuş ve uluslararası ticaretin ciddi manada sekteye uğramasını sağlamıştı.
Hatırlarsanız, benzer bir müdahaleyi Yemenli Husiler Kızıldeniz'in girişinde de yapmaktadır. ABD ve Batılı ülkelerin bu engellemelerden duyduğu rahatsızlık yadsınamaz derecededir.
Ama Hürmüz Boğazı'nın kapanması, enerji kaynaklarına ulaşımı engelleyeceği için ve alternatif bir güzergah da bulunmadığı için çok daha büyük etki oluşturacaktır.
Peki, İran Hürmüz Boğazı'nı ne şekilde kapatabilir? ABD Kongresi Araştırma Servisi'nin (CRS) bir raporuna göre bunun için çeşitli senaryolar ifade edilmektedir:
1- Boğazın gemi geçişine kapatıldığını ilan ederek, geçiş yapmaya çalışanlara yönelik açık bir tehdit sunmadan caydırıcılık oluşturmak.
2- Gemi geçişlerine yönelik daha açık tehditler savurarak durdurma, alıkoyma ya da saldırı riskiyle tehdit etmek.
3- Uyarı ateşi açmak.
4- Deniz mayınları döşemek.
5- Denizaltılar, savaş gemileri, kıyıdan fırlatılan seyir füzeleri veya hava araçlarıyla yabancı donanma unsurlarına saldırmak.
Evet, İran eğer ABD savaşa müdahil olursa, bunların her birini ya da hepsini devreye koyabilir.
Peki, ABD'nin müdahil olma durumu nedir? Trump yönetiminin İran'ın Fordo nükleer tesisine yönelik bir nükleer saldırı seçeneğini değerlendirdiği iddia edildi.
İngiltere merkezli The Guardian gazetesinin haberine göre, ABD ordusu, İran'ın dağ altında korunan Fordo nükleer tesisini yok etmeye yönelik sığınak delici bombalar yeterli olmayacağı için nükleer silah kullanmayı düşünüyor. The Guardian, Trump'ın henüz nükleer silah kullanmayı düşünmediğin yazdı.
Ancak Trump'a yakınlığıyla bilinen Fox News, bu iddiayı yalanladı ve Trump'ın nükleer silah kullanmayı düşündüğünü söyledi.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, Trump'ın yakın gelecekte İran ile müzakerelerin gerçekleşme olasılığının yüksek olması nedeniyle İran'la ilgili (saldırı yapıp yapmama) kararını iki hafta içinde vereceğini söyledi.
Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov ise, "ABD'nin İran'da taktik nükleer silah kullanması felaket olur" dedi. Rusya'dan İsrail'e ve destekçilerine nükleer tesislere yapılan saldırılara ilişkin çok sert açıklamalar var.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova, İsrail yönetimine İran'daki nükleer tesislere saldırıyı derhal durdurma çağrısında bulunarak Rus uzmanların çalıştığı Buşehr Nükleer Enerji Santrali'nin güvenliğinden endişe duyduklarını söyledi.
Rusya'nın enerji şirketi Rosatom'un Başkanı Alexei Likhachev, İran'ın Buşehr kentinde çalışmaya devam ettiklerini açıkladı. Likhachev, "İsrail'in bölgeye saldırmamasına yönelik mesajlarımız umarız İsrail yönetimine ulaşmıştır" dedi.
İsrail'in saldırılarına devam etmesi ya da ABD'nin savaşa İsrail lehine müdahil olması, sadece Hürmüz Boğazı tehlikesine değil, savaşın bir dünya savaşına evrilme sürecine işaret ediyor.
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025
- Ortadoğu yeni bir savaşa mı hazırlanıyor? / 13.06.2025
- Ekonomik sıkıntılar nüfus krizini tetikliyor / 12.06.2025
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025