Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu kanalıyla İran'a yüklenmeye devam eden Bush yönetimi, Tahran'a olan tavrını daha da sertleştirdi.
Denetimler ve silahlanma konusunda çekinceler koymaya devam eden Washington önceki gün yaptığı açıklama ile de Tahran ile ipleri daha da gerdi.
İran askerinin son açıklaması da yaraya tuzbiber oldu.
İran Silahlı Kuvvetleri açıklamasında Amerikan yönetimine karşı sert dil kullandı.
Irak'ta Sünni Üçgeni'nde zor günler geçiren ve Şii bölgelerden çıkmakta zorlanan Amerikan askerlerinin İran'a saldırması durumunda çok kötü kayıplar vereceğine dikkat çekildi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni devreye sokarak İran'a karşı siyasal yaptırım uygulamayı düşünen ABD'nin İran'a karşı zorlu bir süreç yaşayacağı bir gerçek.
Çin ve Rusya gibi İran ile ikili ilişkileri her geçen gün artan ülkeler İran'a karşı biranda yaptırıma müsaade etmeyecekler.
İran da bunun farkında ve bu farklılığı kullanarak uluslararası camiadan puan toplamaya gayret ediyor.
Başkan Bush, yaklaşan seçimlerde elini daha da güçlü kılmak için Irak'tan sonra İran'ın üzerine gitmek istiyor.
Hemen her ay Ulusal Güvenlik Danışmanı Rıce ve Savunma Bakanı Rumsfeld'in ağzı ile demeçler verdirerek puan kapmaya çalışan beyanlar silsilesine Dışişleri Bakanı Powell de katıldı.
Irak'ta sözde ayrı düşündükleri düşünülen Şahin ve Güvercinler'in İran tehditi(!)karşısında ortak dil kullanmaları dikkat çekici.
Kuzey Kore ile birlikte İran'ı ikili kuşatmaya alan Washington, Pyongyang'ın hiçbir tehditine hiçbir tepki vermez iken; İran'ın en küçük söylevine kulak kabartmaya devam ediyor.
Afganistan, Pakistan ve Irak'ta oturtulan Amerikan siyasal sisteminin son kalesi Ortadoğu denkleminde İran.
İran aşılmadan asıl amaçlara ulaşılamayacak.
Bush bunun bilincinde.
Gerek Amerikan sömürü sistemi gerekse İsrail yayılmacılığı bunu böyle gerekli kılıyor.
1980 sonrası kurgulanan "Çifte Kuşatma"nın yarılarak çoklu çevrelemeye dönüşeceği Ortadoğu'da Irak sonrası harekete geçen fay kırıklarının sarsıntıları tüm bölgeyi etkileyecek.
Irak'taki sallantıyla sarsılan Türkiye'nin İran'da yaşanması muhtemel son sarsıntıyla daha da etkili bir sürece gireceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Amerikan-İngiliz-İsrail kuşatması son hızıyla sürüyor.
Sürek avı başlatan Bush seçilsin yahut seçilmesin Amerikan oligarşisinin hedef tahtasından İran kolay kolay kalkamayacak.
Bu bağlamda 2 Kasım Amerikan Başkanlık seçimleri psikolojik bir eşik olacak.
Bush ile sürmese de; bu iş sürecek.
Denetimler ve silahlanma konusunda çekinceler koymaya devam eden Washington önceki gün yaptığı açıklama ile de Tahran ile ipleri daha da gerdi.
İran askerinin son açıklaması da yaraya tuzbiber oldu.
İran Silahlı Kuvvetleri açıklamasında Amerikan yönetimine karşı sert dil kullandı.
Irak'ta Sünni Üçgeni'nde zor günler geçiren ve Şii bölgelerden çıkmakta zorlanan Amerikan askerlerinin İran'a saldırması durumunda çok kötü kayıplar vereceğine dikkat çekildi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni devreye sokarak İran'a karşı siyasal yaptırım uygulamayı düşünen ABD'nin İran'a karşı zorlu bir süreç yaşayacağı bir gerçek.
Çin ve Rusya gibi İran ile ikili ilişkileri her geçen gün artan ülkeler İran'a karşı biranda yaptırıma müsaade etmeyecekler.
İran da bunun farkında ve bu farklılığı kullanarak uluslararası camiadan puan toplamaya gayret ediyor.
Başkan Bush, yaklaşan seçimlerde elini daha da güçlü kılmak için Irak'tan sonra İran'ın üzerine gitmek istiyor.
Hemen her ay Ulusal Güvenlik Danışmanı Rıce ve Savunma Bakanı Rumsfeld'in ağzı ile demeçler verdirerek puan kapmaya çalışan beyanlar silsilesine Dışişleri Bakanı Powell de katıldı.
Irak'ta sözde ayrı düşündükleri düşünülen Şahin ve Güvercinler'in İran tehditi(!)karşısında ortak dil kullanmaları dikkat çekici.
Kuzey Kore ile birlikte İran'ı ikili kuşatmaya alan Washington, Pyongyang'ın hiçbir tehditine hiçbir tepki vermez iken; İran'ın en küçük söylevine kulak kabartmaya devam ediyor.
Afganistan, Pakistan ve Irak'ta oturtulan Amerikan siyasal sisteminin son kalesi Ortadoğu denkleminde İran.
İran aşılmadan asıl amaçlara ulaşılamayacak.
Bush bunun bilincinde.
Gerek Amerikan sömürü sistemi gerekse İsrail yayılmacılığı bunu böyle gerekli kılıyor.
1980 sonrası kurgulanan "Çifte Kuşatma"nın yarılarak çoklu çevrelemeye dönüşeceği Ortadoğu'da Irak sonrası harekete geçen fay kırıklarının sarsıntıları tüm bölgeyi etkileyecek.
Irak'taki sallantıyla sarsılan Türkiye'nin İran'da yaşanması muhtemel son sarsıntıyla daha da etkili bir sürece gireceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Amerikan-İngiliz-İsrail kuşatması son hızıyla sürüyor.
Sürek avı başlatan Bush seçilsin yahut seçilmesin Amerikan oligarşisinin hedef tahtasından İran kolay kolay kalkamayacak.
Bu bağlamda 2 Kasım Amerikan Başkanlık seçimleri psikolojik bir eşik olacak.
Bush ile sürmese de; bu iş sürecek.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005