İran'a saldırı an meselesi! İsrail, Trump'ı tahrik ediyor
ABD Başkanı Trump, 10 gün sonra Obama döneminde İran'la yapılan nükleer anlaşmayla ilgili kararını açıklayacak. Anlaşma iptal edilirse ABD-İran gerilimi daha da tırmanacak. 2011 yılında ortaya atılmış İran aleyhindeki iddiaları yeniymiş gibi servis eden İsrail tarafı ise Trump'ı tahrik ederek, savaş başlatma peşinde
01.05.2018 00:00:00
ABD Başkanı Trump'ın sık sık İran'la yapılan nükleer anlaşmadan memnun olmadığını ve tek taraflı olarak bu anlaşmadan çekileceğini açıklaması, Obama döneminde yumuşama eğilimi gösteren iki ülke arasındaki ilişkileri yine gerdi. İsrail tarafı ise Trump'ı tahrik etmek için her türlü yönteme başvuruyor. 12 Mayıs'ta iplerin kopup kopmayacağı belli olacak.
ABD Başkanı Donald Trump, İran'la nükleer anlaşmaya dair ABD'nin tutumunun ne olacağına 12 Mayıs'ta karar verecek. 10 gün sonra kararını açıklayacak Trump'ı etkilemek için önceki gün bazı iddialarda bulunan İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu İran'ı nükleer programı devam ettirmekle suçladı.
Canlı yayında İran'ın nükleer programı hakkında iddialarda bulunan ve arkasındaki dev bir ekranda İran'ın nükleer silahlar konusunda yalan söylediğini kanıtlamaya çalışan Netanyahu, "2017'de İran, nükleer silah programlarıyla ilgili gizli belgeleri Tahran'ın Shorabad bölgesinde gizli bir binaya taşıdı. Dışardan masum görünen bu binanın içinde İran'ın nükleer silah programlarına dair arşivleri var" iddiasında bulunmuştu.
İsrail Parlamentosu Knesset, sunumun hemen ardından Netanyahu'ya savunma bakanının onayını aldıktan sonra savaş ilan etme yetkisi verdi. Amerikan New York Times gazetesine göre, Netanyahu'nun ellerinde olduğunu iddia ettiği belgeler, İsrail istihabrat servisi MOSSAD'ın bir operasyonu sonucu İran'dan kaçırıldı.
Ocak ayında MOSSAD'ın İran'ın nükleer arşivlerinin stoklandığı depoya girerek, yarım ton belgeyi binadan kaçırdığı iddia edildi. İsrail Başbakanı Netanyahu'nun yeni ala geçirilmiş gibi lanse ettiği sözde belgelerin bir kısmı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) tarafından 2011 yılında yayınlandığı ortaya çıktı.
ABD'den başka kimse inanmadı
Netanyahu'nun sunduğu kanıtlar dünya tarafından ikna edici bulunmadı, ancak İran'a saldırmak için gerekçe arayışında olan Trump yönetimi aksini düşünüyor.
ABD Başkanı Trump, Netanyahu'nun İran'ın nükleer silah konusunda yalan söylediği açıklamasına destek verirken Netanyahu ile geçtiğimiz günlerde görüşen ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da Tel Aviv'in sunduğu kanıtların gerçek olduğunu söyledi.
Pompeo, 'Yıllardır İran rejimi, nükleer programının barışçıl olduğu konusunda ısrar etti. İsrail tarafından İran'dan ele geçirilen belgeler, İran rejiminin doğruları söylemediğine dair bir şüphe bırakmadığını gösterdi' dedi.
Beklendiği gibi İsrail'e destek veren Beyaz Saray'dan da, 'Bu durum, ABD'nin uzun zamandır bildiği bir gerçeği ortaya koyuyor: İran dinamik ve gizli bir nükleer silah programını sürdürüyor. Bunu dünyadan ve kendi halkından saklamaya çalıştı ancak başaramadı' açıklaması geldi.
Bu bağlamda ilk aşamada nükleer anlaşma imzalandıktan sonra İran'a karşı dondurulan yaptırımları ABD'nin yeniden devreye sokması gündemde. Böyle bir adım atılması durumunda, tüm bölgeyi etkileyen anlaşmanın tamamen çökme riski var. IAEA müfettişleri 2016'dan bu yana 11 kez İran'ın anlaşmaya bağlı kaldığı yönünde raporlar yayımladı. IAEA müfettişleri ayrıca 2017 yılı boyunca incelemelerde bulunmaları gereken tüm tesislere girebildiklerini de ifade etmişlerdi.
ABD ve İsrail, İran'ı hedef alan iddialarında yalnız kalmış görünüyor. Mevcut nükleer programının tamamen barışçıl amaçları olduğunu vurgulayan İran, Ortak Geniş Eylem Planı'nın yeniden müzakereye açılamayacağını savunuyorken P5+1 ülkeleri (ABD, İngiltere, Çin, Fransa, Rusya ve Almanya) ise anlaşma taahhütlerine bağlı kalınması yönünde çağrılar yapıyor.
İsrail'den ikna çabaları
Zaten gerekçe arayan ABD'yi arkasına alan İsrail, diğer ülkeleri de yanına almak için harekete geçti. İsrail'den yapılan açıklamada, "İran'ın nükleer çalışmaları" hakkında elde ettiği bilgileri paylaşmak için Almanya ve Fransa'ya uzman ekipler gönderileceği belirtildi.
Öte yandan İsrail Başbakanı Netanyahu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le de bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Netanyahu ile Putin, İran'la yapılan nükleer anlaşma çerçevesindeki kapsamlı ortak planın mevcut durumuna ilişkin konuları ele aldı.
Zamanlamaya dikkat!
Yalnızca Ortadoğu'yu değil, bütün dünyayı sarsan gelişmeler, İran ve P5+1 ülkelerinin nükleer anlaşmasının kaderini belirleyecek.
Netanyahu'nun çıkışı tam da ABD Başkanı Donald Trump'ın 12 Mayıs'ta vereceği kritik İran kararından 11 gün önce geldi. Başkanlık koltuğuna oturduğundan beri anlaşmayı iptal edeceğini açıklayan Trump, Ocak ayında yaptığı bir konuşmada 12 Mayıs'a kadar anlaşmanın iyileştirilmemesi halinde ABD'nin yaptırımlara geri döneceğini söylemişti.
2015'te imzalanan anlaşmanın yol haritası kapsamında, 12 Mayıs'a kadar ABD'nin İran'a yaptırımlara devam edip etmemesi yönünde bir karar alması gerekiyor. ABD'nin dondurulmuş olan yaptırımları yeniden devreye sokması durumunda anlaşmanın tamamen çökme riski var.
ABD'nin yanı sıra Almanya, Fransa, Rusya, Çin, İngiltere ve Avrupa Birliği'nin de imzacısı olduğu anlaşma, İran'ın nükleer faaliyetlerini kısıtlaması karşılığında ülkeye uygulanan uluslararası yaptırımların gevşetilmesini öngörüyordu.
Netanyahu 'yalancı çoban'
Washington ve Tel Aviv'den gelen açıklamalara İran anında yanıt verdi. Netanyahu'yu hedef alan İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, sosyal medya hesabında, "Son Dakika: Yalancı çoban yine iş başında. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki karikatür fiyaskosu da azmini kıramadı. Artık sadece küçük bir kesimi kandırabilirsin" diye yazdı.
Birkaç saat sonra ikinci bir mesaj daha atan Zarif, "Başkan Trump, anlaşmayı ortadan kaldırmak için Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun çoktan gündeminden çıkmış eski iddiaların üzerine atlıyor. Ne kadar da uygun. Yalancı çoban tarafından dile getirilen bu koordine istihbarat iddiaları 12 Mayıs'ın hemen birkaç gün öncesine denk geldi. Ama Trump'ın kutlamaya başlamaktaki aceleciliği tüm gizliliği ortadan kaldırdı" ifadelerini kullandı.
'İran'ı silahsız bırakmak istiyorlar'
Bu arada İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutan Yardımcısı Hüseyin Selami, ülkesinin Avrupa ve ABD tarafından son günlerde talep edilen füze silahsızlandırılmasını "asla" kabul etmeyeceklerini vurguladı.
Tahran Ulusal Savunma Üniversitesi'nde konuşan General Selami, İran'ın balistik füze programının tartışılmasını isteyen ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin talebini "kabul edilemez" olarak değerlendirdi. İranlı General, "Düşmanlarımız bir taraftan bizi tehdit ederken diğer taraftan füze konusunda silahsızlanmamızı istiyor. Bu ahlaksızca ve akıldışı bir taleptir. Füzelerimiz caydırıcı gücümüzün ana unsurudur. Asla caydırıcı potansiyelimizden vazgeçmeyi kabul etmeyiz. Amerikalılar ve Avrupalılar bunu bilmeli" dedi.
ABD Başkanı Donald Trump ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen hafta yaptıkları görüşmede, 2015 yılında Tahran'la imzalan nükleer anlaşmada değişiklikler yapılarak aralarında Tahran'ın füze çalışmalarının da bulunduğu bazı maddelerin anlaşmaya eklenmesini görüşmüştü.
Anlaşma neleri kapsıyordu?
Resmi adı 'Ortak Geniş Eylem Planı' (JCPOA) olan anlaşma, İran ile kısaca P5+1 ülkeleri arasında 2015 yılında imzalanmıştı. İmzacılar arasında Avrupa Birliği de bulunuyordu.
Anlaşma kapsamında İran, nükleer reaktör inşasının yanı sıra silah yapımında da kullanılan zenginleştirilmiş uranyum üretimini 15 yıl boyunca kısıtlamayı kabul etmişti. Tahran yönetimi ayrıca 10 yıl boyunca uranyum zenginleştirmekte kullanılan santrifüjlerin sayısını da kısıtlamayı taahhüt ediyordu.
Ülkedeki ağır hidrojenli su üretim tesisinin de modifiye edilmesi konusunda uzlaşı sağlanmıştı. Anlaşma 2016'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. İran'ın taahhütlerini yerine getirip getirmediğinin denetimi ise Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun sorumluluğu oldu.
Boeing 20 milyar dolardan olacak
Trump'ın İran'a yönelik tavrı, İran Air'in Boeing'e verdiği 16.6 milyar dolarlık 80 uçak ile yine İranlı Aseman Airlines'ın da 30'u kesin 30 opsiyonlu toplam 60 uçaklık siparişin geleceğini de tehlikeye attı. Aseman Airlines'ın 30 adetlik kesin siparişinin mali değeri 3 milyar doları aşıyor.
ABD yönetimi 12 Mayıs'a kadar nükleer anlaşmanın geleceğine ve ekonomik yaptırımların tekrar başlatılıp başlatılmayacağına karar verecek. İran'ın aleyhine alınan bir karar, Boeing ile İran Air arasında yapılan anlaşmanın sonu anlamına gelecek.
Boeing'in bu satışı gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği Başkan Trump'ın İran konusundaki nihai kararına bağlı. Boeing İcra Kurulu Başkanı Dennis Muilenburg, 2018 yılı için İran'a yönelik bir uçak teslimatı olmayacağını açıkladı.
Boeing, 2016 yılında İranla yapılan nükleer anlaşma sonrası İran'ın milli havayolu İranair'den aralarında 15 adet Boeing 777-300ER modelinin de olduğu 80 uçak siparişi almıştı. IranAir Airbus'tan 100, pervaneli uçak üreticisi ATR'y ede 20 adet sipariş vermiş, bugüne kadar üç Airbus ve 8 ATR uçağını teslim almıştı.
Airbus, uçaklarının en az yüzde 10'u ABD'li şirketlerin ürünüyle imal edildiği için satış için ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi'nden (OFAC) satış lisansı alması gerekiyor. Şimdiye dek Washington, Airbus teslimatlarının yaklaşık üçte birinin sürmesine izin verecek bir dönemi kapsayan lisanslar verdi, ancak ABD'nin nükleer anlaşmadan geri çekilmesinin bunları nasıl etkileyeceği belirsizliğini koruyor.
ABD Başkanı Donald Trump, İran'la nükleer anlaşmaya dair ABD'nin tutumunun ne olacağına 12 Mayıs'ta karar verecek. 10 gün sonra kararını açıklayacak Trump'ı etkilemek için önceki gün bazı iddialarda bulunan İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu İran'ı nükleer programı devam ettirmekle suçladı.
Canlı yayında İran'ın nükleer programı hakkında iddialarda bulunan ve arkasındaki dev bir ekranda İran'ın nükleer silahlar konusunda yalan söylediğini kanıtlamaya çalışan Netanyahu, "2017'de İran, nükleer silah programlarıyla ilgili gizli belgeleri Tahran'ın Shorabad bölgesinde gizli bir binaya taşıdı. Dışardan masum görünen bu binanın içinde İran'ın nükleer silah programlarına dair arşivleri var" iddiasında bulunmuştu.
İsrail Parlamentosu Knesset, sunumun hemen ardından Netanyahu'ya savunma bakanının onayını aldıktan sonra savaş ilan etme yetkisi verdi. Amerikan New York Times gazetesine göre, Netanyahu'nun ellerinde olduğunu iddia ettiği belgeler, İsrail istihabrat servisi MOSSAD'ın bir operasyonu sonucu İran'dan kaçırıldı.
Ocak ayında MOSSAD'ın İran'ın nükleer arşivlerinin stoklandığı depoya girerek, yarım ton belgeyi binadan kaçırdığı iddia edildi. İsrail Başbakanı Netanyahu'nun yeni ala geçirilmiş gibi lanse ettiği sözde belgelerin bir kısmı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) tarafından 2011 yılında yayınlandığı ortaya çıktı.
ABD'den başka kimse inanmadı
Netanyahu'nun sunduğu kanıtlar dünya tarafından ikna edici bulunmadı, ancak İran'a saldırmak için gerekçe arayışında olan Trump yönetimi aksini düşünüyor.
ABD Başkanı Trump, Netanyahu'nun İran'ın nükleer silah konusunda yalan söylediği açıklamasına destek verirken Netanyahu ile geçtiğimiz günlerde görüşen ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da Tel Aviv'in sunduğu kanıtların gerçek olduğunu söyledi.
Pompeo, 'Yıllardır İran rejimi, nükleer programının barışçıl olduğu konusunda ısrar etti. İsrail tarafından İran'dan ele geçirilen belgeler, İran rejiminin doğruları söylemediğine dair bir şüphe bırakmadığını gösterdi' dedi.
Beklendiği gibi İsrail'e destek veren Beyaz Saray'dan da, 'Bu durum, ABD'nin uzun zamandır bildiği bir gerçeği ortaya koyuyor: İran dinamik ve gizli bir nükleer silah programını sürdürüyor. Bunu dünyadan ve kendi halkından saklamaya çalıştı ancak başaramadı' açıklaması geldi.
Bu bağlamda ilk aşamada nükleer anlaşma imzalandıktan sonra İran'a karşı dondurulan yaptırımları ABD'nin yeniden devreye sokması gündemde. Böyle bir adım atılması durumunda, tüm bölgeyi etkileyen anlaşmanın tamamen çökme riski var. IAEA müfettişleri 2016'dan bu yana 11 kez İran'ın anlaşmaya bağlı kaldığı yönünde raporlar yayımladı. IAEA müfettişleri ayrıca 2017 yılı boyunca incelemelerde bulunmaları gereken tüm tesislere girebildiklerini de ifade etmişlerdi.
ABD ve İsrail, İran'ı hedef alan iddialarında yalnız kalmış görünüyor. Mevcut nükleer programının tamamen barışçıl amaçları olduğunu vurgulayan İran, Ortak Geniş Eylem Planı'nın yeniden müzakereye açılamayacağını savunuyorken P5+1 ülkeleri (ABD, İngiltere, Çin, Fransa, Rusya ve Almanya) ise anlaşma taahhütlerine bağlı kalınması yönünde çağrılar yapıyor.
İsrail'den ikna çabaları
Zaten gerekçe arayan ABD'yi arkasına alan İsrail, diğer ülkeleri de yanına almak için harekete geçti. İsrail'den yapılan açıklamada, "İran'ın nükleer çalışmaları" hakkında elde ettiği bilgileri paylaşmak için Almanya ve Fransa'ya uzman ekipler gönderileceği belirtildi.
Öte yandan İsrail Başbakanı Netanyahu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le de bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Netanyahu ile Putin, İran'la yapılan nükleer anlaşma çerçevesindeki kapsamlı ortak planın mevcut durumuna ilişkin konuları ele aldı.
Zamanlamaya dikkat!
Yalnızca Ortadoğu'yu değil, bütün dünyayı sarsan gelişmeler, İran ve P5+1 ülkelerinin nükleer anlaşmasının kaderini belirleyecek.
Netanyahu'nun çıkışı tam da ABD Başkanı Donald Trump'ın 12 Mayıs'ta vereceği kritik İran kararından 11 gün önce geldi. Başkanlık koltuğuna oturduğundan beri anlaşmayı iptal edeceğini açıklayan Trump, Ocak ayında yaptığı bir konuşmada 12 Mayıs'a kadar anlaşmanın iyileştirilmemesi halinde ABD'nin yaptırımlara geri döneceğini söylemişti.
2015'te imzalanan anlaşmanın yol haritası kapsamında, 12 Mayıs'a kadar ABD'nin İran'a yaptırımlara devam edip etmemesi yönünde bir karar alması gerekiyor. ABD'nin dondurulmuş olan yaptırımları yeniden devreye sokması durumunda anlaşmanın tamamen çökme riski var.
ABD'nin yanı sıra Almanya, Fransa, Rusya, Çin, İngiltere ve Avrupa Birliği'nin de imzacısı olduğu anlaşma, İran'ın nükleer faaliyetlerini kısıtlaması karşılığında ülkeye uygulanan uluslararası yaptırımların gevşetilmesini öngörüyordu.
Netanyahu 'yalancı çoban'
Washington ve Tel Aviv'den gelen açıklamalara İran anında yanıt verdi. Netanyahu'yu hedef alan İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, sosyal medya hesabında, "Son Dakika: Yalancı çoban yine iş başında. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki karikatür fiyaskosu da azmini kıramadı. Artık sadece küçük bir kesimi kandırabilirsin" diye yazdı.
Birkaç saat sonra ikinci bir mesaj daha atan Zarif, "Başkan Trump, anlaşmayı ortadan kaldırmak için Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun çoktan gündeminden çıkmış eski iddiaların üzerine atlıyor. Ne kadar da uygun. Yalancı çoban tarafından dile getirilen bu koordine istihbarat iddiaları 12 Mayıs'ın hemen birkaç gün öncesine denk geldi. Ama Trump'ın kutlamaya başlamaktaki aceleciliği tüm gizliliği ortadan kaldırdı" ifadelerini kullandı.
'İran'ı silahsız bırakmak istiyorlar'
Bu arada İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutan Yardımcısı Hüseyin Selami, ülkesinin Avrupa ve ABD tarafından son günlerde talep edilen füze silahsızlandırılmasını "asla" kabul etmeyeceklerini vurguladı.
Tahran Ulusal Savunma Üniversitesi'nde konuşan General Selami, İran'ın balistik füze programının tartışılmasını isteyen ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin talebini "kabul edilemez" olarak değerlendirdi. İranlı General, "Düşmanlarımız bir taraftan bizi tehdit ederken diğer taraftan füze konusunda silahsızlanmamızı istiyor. Bu ahlaksızca ve akıldışı bir taleptir. Füzelerimiz caydırıcı gücümüzün ana unsurudur. Asla caydırıcı potansiyelimizden vazgeçmeyi kabul etmeyiz. Amerikalılar ve Avrupalılar bunu bilmeli" dedi.
ABD Başkanı Donald Trump ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen hafta yaptıkları görüşmede, 2015 yılında Tahran'la imzalan nükleer anlaşmada değişiklikler yapılarak aralarında Tahran'ın füze çalışmalarının da bulunduğu bazı maddelerin anlaşmaya eklenmesini görüşmüştü.
Anlaşma neleri kapsıyordu?
Resmi adı 'Ortak Geniş Eylem Planı' (JCPOA) olan anlaşma, İran ile kısaca P5+1 ülkeleri arasında 2015 yılında imzalanmıştı. İmzacılar arasında Avrupa Birliği de bulunuyordu.
Anlaşma kapsamında İran, nükleer reaktör inşasının yanı sıra silah yapımında da kullanılan zenginleştirilmiş uranyum üretimini 15 yıl boyunca kısıtlamayı kabul etmişti. Tahran yönetimi ayrıca 10 yıl boyunca uranyum zenginleştirmekte kullanılan santrifüjlerin sayısını da kısıtlamayı taahhüt ediyordu.
Ülkedeki ağır hidrojenli su üretim tesisinin de modifiye edilmesi konusunda uzlaşı sağlanmıştı. Anlaşma 2016'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. İran'ın taahhütlerini yerine getirip getirmediğinin denetimi ise Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun sorumluluğu oldu.
Boeing 20 milyar dolardan olacak
Trump'ın İran'a yönelik tavrı, İran Air'in Boeing'e verdiği 16.6 milyar dolarlık 80 uçak ile yine İranlı Aseman Airlines'ın da 30'u kesin 30 opsiyonlu toplam 60 uçaklık siparişin geleceğini de tehlikeye attı. Aseman Airlines'ın 30 adetlik kesin siparişinin mali değeri 3 milyar doları aşıyor.
ABD yönetimi 12 Mayıs'a kadar nükleer anlaşmanın geleceğine ve ekonomik yaptırımların tekrar başlatılıp başlatılmayacağına karar verecek. İran'ın aleyhine alınan bir karar, Boeing ile İran Air arasında yapılan anlaşmanın sonu anlamına gelecek.
Boeing'in bu satışı gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği Başkan Trump'ın İran konusundaki nihai kararına bağlı. Boeing İcra Kurulu Başkanı Dennis Muilenburg, 2018 yılı için İran'a yönelik bir uçak teslimatı olmayacağını açıkladı.
Boeing, 2016 yılında İranla yapılan nükleer anlaşma sonrası İran'ın milli havayolu İranair'den aralarında 15 adet Boeing 777-300ER modelinin de olduğu 80 uçak siparişi almıştı. IranAir Airbus'tan 100, pervaneli uçak üreticisi ATR'y ede 20 adet sipariş vermiş, bugüne kadar üç Airbus ve 8 ATR uçağını teslim almıştı.
Airbus, uçaklarının en az yüzde 10'u ABD'li şirketlerin ürünüyle imal edildiği için satış için ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi'nden (OFAC) satış lisansı alması gerekiyor. Şimdiye dek Washington, Airbus teslimatlarının yaklaşık üçte birinin sürmesine izin verecek bir dönemi kapsayan lisanslar verdi, ancak ABD'nin nükleer anlaşmadan geri çekilmesinin bunları nasıl etkileyeceği belirsizliğini koruyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.