İngiltere seçimlerinin galibi, Blair liderliğindeki İşçi Partisi oldu.
İşçiler gerekli 324 sandalyeyi aşarak yaklaşık yüzde 36'lık bir orana sahip oldular.
İşçi Partisi'nin sıkı takipçisi Muhafazakarlar yüzde 33'lük bir potansiyel elde etti. Liberal Demokrat Parti'nin yüzde 23'lük pay alması da dikkatlerden kaçmadı.
Üçüncü döneme de damgasını vuracak olan İşçi Partisi ve Başbakan Blair için yeni bir süreç işlemeye başladı.
Seçimlerden zaferle çıkmasına rağmen Blair hükümeti seçimlerde kan kaybetti. Liberaller ve Muhafazakarların yüksek oy almalarında mevcut hükümetin uyguladığı dış politikanın risklerine dikkat çeken uzmanlar ileriki yıllarda Blair'in ayağının kayacağı kanaatindeler.
İngiliz hükümete İngilizler destek verirken öncelikli stratejik adımların ulusal ağırlıklı olmasını talep ediyorlar.
İngiliz halkı özellikle dış politikada ABD ile birlikte olmanın faydasına dikkat çekerken, birlikteliğin getirdiği riskleri de gözardı etmiyorlar.
Irak'taki İngiliz zayiatı bu düşüncede etkili oldu.
Ölen İngiliz siviller ve her geçen gün öldürülen İngiliz askerlere yönelik çözüm sunulamaması bu politikanın merkezi noktası.
İşgal sürecinin biran evvel bitirilmesini talep eden çoğu İngiliz fikir kuruluşu ve bilimsel çevre daha ayrık bir politikadan yana.
Önceliğin dış değil iç politika olması gerektiğini savunan kesimler de ayrı bir baskı uygulayarak Blair'i ekonomik ve sosyal yönden yönlendirmenin hesabı içerisindeler.
Blair'e karşı artan baskıların temelinde daha barışçıl ve daha demokratik adımlar atılması talebi var.
İngilizlerin göçmenlere karşı tutumunun sertleşmesi ve ekonomik çöküş sinyallerinin belirginleşmeye başlaması devlet kadrolarına da yansıyor.
İngiliz polisinin son günlerde yaptığı ırkçı tutumlar ve bürokrasi kademelerindeki ayrımcı uygulamalar bunun birer yansıması.
Seçimlerden zaferle çıkmasına rağmen kan kaybetmekte olduğu gözlerden kaçmalyan hükümetin dana anlamlı adımlar atması beklenirken Irak7tan çekilmi sürecinin hızlandırılması tartışmaların ana gündemi.
İslami kurum ve kuruluşların talebi ile örtüşen halkın beklentilerinin paralize edilmesi ve bunun siyasal boyutta harmonize kılınması ilk icraat olmak durumunda.
İşçi Partisi'nin kuruluş temelinde yeralan temel değerler ile Blair'in uygulamaları kıyaslandığında Irak'a karşı nasıl bir tavır takınılması gerektiği daha rahat görülebilir.
Tersine alınan karar ve uygulamalar ters tepki doğurmakta.
İngiliz hükümetin kalıcılığı da buna bağlı.
İşçiler gerekli 324 sandalyeyi aşarak yaklaşık yüzde 36'lık bir orana sahip oldular.
İşçi Partisi'nin sıkı takipçisi Muhafazakarlar yüzde 33'lük bir potansiyel elde etti. Liberal Demokrat Parti'nin yüzde 23'lük pay alması da dikkatlerden kaçmadı.
Üçüncü döneme de damgasını vuracak olan İşçi Partisi ve Başbakan Blair için yeni bir süreç işlemeye başladı.
Seçimlerden zaferle çıkmasına rağmen Blair hükümeti seçimlerde kan kaybetti. Liberaller ve Muhafazakarların yüksek oy almalarında mevcut hükümetin uyguladığı dış politikanın risklerine dikkat çeken uzmanlar ileriki yıllarda Blair'in ayağının kayacağı kanaatindeler.
İngiliz hükümete İngilizler destek verirken öncelikli stratejik adımların ulusal ağırlıklı olmasını talep ediyorlar.
İngiliz halkı özellikle dış politikada ABD ile birlikte olmanın faydasına dikkat çekerken, birlikteliğin getirdiği riskleri de gözardı etmiyorlar.
Irak'taki İngiliz zayiatı bu düşüncede etkili oldu.
Ölen İngiliz siviller ve her geçen gün öldürülen İngiliz askerlere yönelik çözüm sunulamaması bu politikanın merkezi noktası.
İşgal sürecinin biran evvel bitirilmesini talep eden çoğu İngiliz fikir kuruluşu ve bilimsel çevre daha ayrık bir politikadan yana.
Önceliğin dış değil iç politika olması gerektiğini savunan kesimler de ayrı bir baskı uygulayarak Blair'i ekonomik ve sosyal yönden yönlendirmenin hesabı içerisindeler.
Blair'e karşı artan baskıların temelinde daha barışçıl ve daha demokratik adımlar atılması talebi var.
İngilizlerin göçmenlere karşı tutumunun sertleşmesi ve ekonomik çöküş sinyallerinin belirginleşmeye başlaması devlet kadrolarına da yansıyor.
İngiliz polisinin son günlerde yaptığı ırkçı tutumlar ve bürokrasi kademelerindeki ayrımcı uygulamalar bunun birer yansıması.
Seçimlerden zaferle çıkmasına rağmen kan kaybetmekte olduğu gözlerden kaçmalyan hükümetin dana anlamlı adımlar atması beklenirken Irak7tan çekilmi sürecinin hızlandırılması tartışmaların ana gündemi.
İslami kurum ve kuruluşların talebi ile örtüşen halkın beklentilerinin paralize edilmesi ve bunun siyasal boyutta harmonize kılınması ilk icraat olmak durumunda.
İşçi Partisi'nin kuruluş temelinde yeralan temel değerler ile Blair'in uygulamaları kıyaslandığında Irak'a karşı nasıl bir tavır takınılması gerektiği daha rahat görülebilir.
Tersine alınan karar ve uygulamalar ters tepki doğurmakta.
İngiliz hükümetin kalıcılığı da buna bağlı.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005