Türkiye'de yaşanan ekonomik sıkıntıların sebepleri net ve açık, ama ekonomi yönetimi gerçekleri görmemekte, ya da görüp de görmezlikten gelmekte ısrar ediyor.Üreticilerle, market sahipleriyle, mağaza yetkilileriyle görüşüyorsunuz, hepsinin ortak yaşadığı: ürün bir şekilde üretiliyor, temin ediliyor, ama satışlarda ciddi oranda düşüş var, ciddi bir talep yetersizliği var, ya da tüketim darlığı da diyebiliriz. Varolan cüzi talep de maalesef ucuz ithal ürünlere kayıyor. Her sektörde yerli üretici kan ağlıyor. Milletin alım gücü düştükçe düşüyor, cebindeki para azalıyor.Bir ürünü üreten ya da satan kişi, müşterisini bulamadığı zaman ne yapacaktır? Tabii ki, ürettiğini stokuna atacak, üretimini yavaşlatacak, işçi çıkarmaya başlayacak, ürünün fiyatını düşürmeye başlayacak, bir süre sonra da dayanamayarak iş yerini kapatmak zorunda kalacak.Üretici böyle, peki alıp satanlar? İç piyasada talep olmayınca üretimle, ticaretle uğraşan herkes bundan zarar görür, hatta ithalatçısı bile. Çünkü neticede ne kadar ucuz ürün ithal edersen et, vatandaşın alım gücü sürekli düştüğünden satışlar azalacaktır. Belki ucuz olduğu için başlangıçta biraz talep olabilir, ama sonra hızla talep azalacaktır.Siyasilerimiz, ekonomi yönetimimiz fiyatlardaki bu düşüşe, yani deflasyondan ve ucuz ithalattan kaynaklanan düşüşe sevinerek, "bakın enflasyonu düşürdük" diyorlar. Halbuki bu durum gerek üretici, gerekse tüketici bütün vatandaşların iflası anlamına gelmektedir.Ekonomi yönetimi bu durumun belki farkında, belki de değil ama hala IMF'nin tavsiyelerine uyarak "mali disiplin" adı altında vatandaşın kemerini sıkmaya devam etmektedir. Yani solunum yapamayan vatandaşın ağzını ve burnunu tıkamaya çalışmaktadır.Bu konularda en sağlıklı yorumu yine Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş yapmaktadır.Sayın Baş, Türkiye'nin kalkınabilmesi için tüketicinin mutlaka desteklenmesi gerektiğini vurgulamaktadır.Zaten Sayın Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli, "Tüketim Endeksli Denge Analizi" olarak ifade edilmektedir.Bakın kendi ifadeleriyle Sayın Baş bu konuda ne diyor: "Bir pazar düşünün. Bu pazarda her şey var. Her türlü tüketim maddesi var. Pazara giren çıkan da çok ama ceplerinde para yok. Eğer bu insanların cebinde para olsa, gerek kendine gerekse başkalarına ihtiyacı olanı alabilir. Bu durumdan esnaf da etkilenir. Dükkanına giren çıkan çok ama alan yok. Bu yüzden hamalımızdan, işçimizden, çiftçimizden başlayacağız. Bu insanların gelir seviyesini yükselteceğiz. Bu insanların gelir seviyesi arttıkça dalga dalga iyileşme başlayacaktır"Milletin cebinde niçin paranın olmadığını Sayın Baş şöyle özetliyor: "Okyanus ötesinden talimat alarak siyasete girersen, onun dediği kadar millete para verirsin."Sayın Baş modelinde tüketim kesimi dediğimiz işçilerimizi, çiftçilerimizi, emeklilerimizi, memurlarımızı, annelerimizi, öğrencilerimizi, küçük esnafımızı desteklemeyi oldukça önem veriyor. Hatta işe onlardan başlayacağını ifade ediyor.Vatandaşlık maaşı, 100 milyar liranın altında geliri olandan hiç vergi almama, annelerin emekli edilmesi, doğum parası, çocuklara burs, ücretsiz eğitim, ücretsiz sağlık hizmetleri, faizsiz kredi imkanı ve daha nice sosyal devlet projeleri Sayın Baş'ın tüketim kesimine vereceği desteği göstermektedir.Tüketime destek ne demektir?Tüketime destek, üreticilere pazar imkanı demektir. İç piyasanın canlanması, ürünlere talebin olması, stokların azalması, işsizliğin azalması, sağlıklı büyüme demektir.Üretim maliyetlerinin aşağıya çekilmesi, faizsiz kredi imkanının üreticiye sunulması, iç pazarın da canlanması üretimin artmasına, üreticinin altın çağını yaşamasına vesile olacaktır.Dikkat ederseniz şu an yaşadığımız bütün problemlerin bir anda ortadan kalktığını görüyoruz.Demek ki Sayın Baş, yine meseleyi temelinden yakalamış ve çözümü de mantıklı bir şekilde ortaya koymuştur.Bunun dışındaki bütün çözümler, iflasa gidişimizi sadece hızlandıracaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025