Tunus, Mısır, Libya ve şimdi de Suriye...
Aynı coğrafyayı paylaşan bu ülkelerde birbiri ardına isyan dalgası başladı.
Demokrasi ve özgürlük istediklerini söyleyen isyancıların talebi yönetimlerin değişmesi.
Tunus, Mısır ve Libya’da başarılı olundu.
Şimdi sırada Suriye var.
Peki, bu isyan hareketleri doğal olarak ortaya çıkan bir sivil tepki mi, yoksa birileri tarafından ustaca kurgulamış bir plan mı?
Bu soruya cevap bulmak için ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne bakmak gerekli.
Fiili olarak Afganistan ve Irak işgaliyle başlayan projeyi dünyaya ilk deklare eden isim ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Condolezza Rice olmuştu.
7 Ağustos 2003’te Washington Post gazetesinde ‘Ortadoğu’yu değiştirmek, ülkeleri bölmek’ başlıklı bir yazı yazan Rice, ‘Fas’tan Suriye’ye kadar 22 ülkede rejimi değiştireceğiz’ demişti.
O dönem ABD Başkanı Bush’un Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Rice şu açıklamayı yapmıştı: “Sudan, Yemen, Libya, Mısır, Tunus, Ürdün, Suriye ve Fas gibi 22 ülkede rejim değişmeli. ABD bu bölgeye demokrasi getirecek. Bu ülkelerde çağ dışı yönetimler yıllarca süremez. Elbette değişim kolay olmayacak. Bölge halkı üzülecek ve sevinecek.”
Eş başkanlığını Başbakan Erdoğan’ın yaptığı Büyük Ortadoğu Projesi’yle ilgili önemli bir adım da 11 Aralık 2004 tarihinde Fas’ta atılmıştı.
Başkanlığını dönemin ABD Dışişleri Bakanı olan Colin Powel’in yaptığı (Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi zirvesi) toplantıda ABD’nin Ortadoğu’yu kendi çıkarları doğrultusunda dizaynı konusunda önemli kararlar alındı.
Yani BOP’ta taktik değişikliğine gittiler, askeri işgaller yerine değişimi içerden fitne çıkarma taktiğine geçtiler.
Bu süreç İngilizlerin Arapları Osmanlı’dan kopardığı sürece benziyor. Yani şu anda da modern bir Lawrence taktiği ile karşı karşıyayız.
Taktik aynı, kurban aynı, sadece figüranlar farklı.
Amaç, dün parçaladıkları Müslümanları bugün teker teker yutmak, yok etmek.
2004 yılında alınan kararın gereği ilerleyen yıllar içinde yerine getirildi, şartlar olgunlaşınca da harekete geçildi.
Düşünebiliyor musunuz bir ülkede yönetime karşı isyan çıkacak ve bir grup insan birden bire profesyonel askerler gibi en ağır silahları büyük bir ustalıkla kullanabilecek.
Libya’da sıradan insanlar olduğu söylenen isyancılar uçaksavar, roketatar ve tank bile kullanabiliyor.
Askerlik yapanlar bilir. Silah tutmayı bile bir ayda öğretiyorlar. Şimdi bu nasıl bir halk isyanı ki birden bire herkes normal bir askerin bile kullanamayacağı ağır silahları büyük bir ustalıkla kullanabiliyor.
Sonuç olarak şunu söyleyelim.
İslam dünyasındaki isyan dalgasının şifreleri ABD’nin Büyük Ortadoğu projesinde gizli.
Yazımızı da şu sözle noktalayalım.
“Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.”
Aynı coğrafyayı paylaşan bu ülkelerde birbiri ardına isyan dalgası başladı.
Demokrasi ve özgürlük istediklerini söyleyen isyancıların talebi yönetimlerin değişmesi.
Tunus, Mısır ve Libya’da başarılı olundu.
Şimdi sırada Suriye var.
Peki, bu isyan hareketleri doğal olarak ortaya çıkan bir sivil tepki mi, yoksa birileri tarafından ustaca kurgulamış bir plan mı?
Bu soruya cevap bulmak için ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne bakmak gerekli.
Fiili olarak Afganistan ve Irak işgaliyle başlayan projeyi dünyaya ilk deklare eden isim ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Condolezza Rice olmuştu.
7 Ağustos 2003’te Washington Post gazetesinde ‘Ortadoğu’yu değiştirmek, ülkeleri bölmek’ başlıklı bir yazı yazan Rice, ‘Fas’tan Suriye’ye kadar 22 ülkede rejimi değiştireceğiz’ demişti.
O dönem ABD Başkanı Bush’un Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Rice şu açıklamayı yapmıştı: “Sudan, Yemen, Libya, Mısır, Tunus, Ürdün, Suriye ve Fas gibi 22 ülkede rejim değişmeli. ABD bu bölgeye demokrasi getirecek. Bu ülkelerde çağ dışı yönetimler yıllarca süremez. Elbette değişim kolay olmayacak. Bölge halkı üzülecek ve sevinecek.”
Eş başkanlığını Başbakan Erdoğan’ın yaptığı Büyük Ortadoğu Projesi’yle ilgili önemli bir adım da 11 Aralık 2004 tarihinde Fas’ta atılmıştı.
Başkanlığını dönemin ABD Dışişleri Bakanı olan Colin Powel’in yaptığı (Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi zirvesi) toplantıda ABD’nin Ortadoğu’yu kendi çıkarları doğrultusunda dizaynı konusunda önemli kararlar alındı.
Yani BOP’ta taktik değişikliğine gittiler, askeri işgaller yerine değişimi içerden fitne çıkarma taktiğine geçtiler.
Bu süreç İngilizlerin Arapları Osmanlı’dan kopardığı sürece benziyor. Yani şu anda da modern bir Lawrence taktiği ile karşı karşıyayız.
Taktik aynı, kurban aynı, sadece figüranlar farklı.
Amaç, dün parçaladıkları Müslümanları bugün teker teker yutmak, yok etmek.
2004 yılında alınan kararın gereği ilerleyen yıllar içinde yerine getirildi, şartlar olgunlaşınca da harekete geçildi.
Düşünebiliyor musunuz bir ülkede yönetime karşı isyan çıkacak ve bir grup insan birden bire profesyonel askerler gibi en ağır silahları büyük bir ustalıkla kullanabilecek.
Libya’da sıradan insanlar olduğu söylenen isyancılar uçaksavar, roketatar ve tank bile kullanabiliyor.
Askerlik yapanlar bilir. Silah tutmayı bile bir ayda öğretiyorlar. Şimdi bu nasıl bir halk isyanı ki birden bire herkes normal bir askerin bile kullanamayacağı ağır silahları büyük bir ustalıkla kullanabiliyor.
Sonuç olarak şunu söyleyelim.
İslam dünyasındaki isyan dalgasının şifreleri ABD’nin Büyük Ortadoğu projesinde gizli.
Yazımızı da şu sözle noktalayalım.
“Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.”
Bayram Coşkun / diğer yazıları
- Rest çekerken verilen tavizlerin söylenmesi / 26.09.2022
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021