Kahve hatırı

Öyle bir kültürün insanlarıyız ki, bizde bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır. Yine öyle bir kültürün yoğurduğu huylarımız var ki, birinden bir kötülük görsek unutmaya, bir küçük iyilik görsek her karşılaştığımızda hatırlamaya, anmaya ve bu nedenle bir muhabbet geliştirmeye eğilimimiz vardır.Bizde bir hata görüldüğünde genel cümlelerle yapılan yanlış kınanır, hatayı yapan kişi kınanmaz, çünkü hepimiz hata yapabiliriz. Ancak o kişi de duyarlıdır ve hatayı düzeltmeye eğilimlidir, gayretlidir. Doğrusunu isterseniz biz insanlar "nisyanla malul" olduğumuz için hatadan ari oluşumuz pek vaki değildir. Merhametli Rabbimiz erenleriyle bizlere yol ve usul öğretir. Hamd ü senalar olsun. Bununla birlikte insan akıl başta değilken eylediklerinden de sorumlu tutulmaz.Bizim kültürümüzde komşu komşunun külüne muhtaçtır, bu nedenle rastlaşıldığında selam verilir, acı-tatlı günlerde bir ve beraber olmaya önem verilir. Allah aşkı için komşular birbirlerine sıkıntı vermemeye çalışırlar. Bazen komşu insana akrabadan, öz kardeşten daha yakın olur.Bir fincan kahveden bahsetmiştik; bir fincan kahveye neredeyse bir ömür hatır yükleyen anlayış ancak bizim kültürümüzde vardır. Çünkü bizler gönüle, gönül bağlarına, gönülden gelenlere, gönüle doğanlara önem veririz. Çünkü bizim toplumumuza yön veren erenler, "İnsan gönüldür, gönül" anlayışına sahiptirler. Ehl-i Beyt kültüründe rastlayabildiğimiz fedakârlık, diğergamlık, özünden verme anlayışı bizim kültürümüze de sirayet etmiştir. Çağlar boyu bu örnekler yaşanmıştır, inşaallah bundan sonra da yaşanacak?Ehl-i Beyt kültürü derken; Anadolu'da bacılar süte yoğurt çalarken; "Benim elim değil, Fâtıma Anamızın eli" diyerek bereketlendirirler. Bu gelenek hâlâ İzmir'de, Aydın'da da böyledir; batıdaki iller olmalarına rağmen.