Kur'an-ı Kerim'i okudukça kendinize geliyorsunuz, tilaveti artırdıkça kendinize güven geliyor, anlamaya gayret ettikçe aşka vecde geliyorsunuz ve hakim medyanın dev diye tanıttıkları gözünüzde cüceleşiyor.
Evrensel kitabımızın mânâ ummanına doğru seyr-ü sefer ettikçe, uçsuz bucaksız okyanusa parmağınızı daldırdıkça; "Sizin en hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir" ve "Kur'anın her harfine on sevap verilir" tarzındaki Peygamber müjdelerinin hikmetini kavramaya doğru önünüze nice ufuklar açılıyor.
İstanbul'da cereyan eden NATO Zirvesi'ni, şaşayı, debdebeyi, alınan aşırının aşırısı güvenlik önlemlerini izlerken; geleceğe yönelik dünyaya ve İslam coğrafyasına nizamat vermeye yönelik alınan kararları takip ederken Haşr sûresi önümde açık bulunuyordu. Özellikle ikinci ayet-i kerimesi engin ufuklar açtı, zengin bilgiler verdi, sizlerle paylaşmak istedim.
Alemlerin efendisi, önderimiz, liderimiz Hz. Muhammed aleyhisselamın Medine'ye hicreti sırasında, kendilerini Medine'nin hakimi zanneden, yaptırmış oldukları muhkem kalelerine güvenen, güçlerine ve kalelerine çok güvendikleri için her fırsatta Müslümanların kuyusunu kazan, Mekkeli müşriklerle Müslümanlar aleyhine işbirliğine giren Yahudi kabilesi Madroğulları'nın durumunu anlatıyor Hasr sûresinin ikinci ayeti:
"Kitap ehlinden kâfir olanları ilk sürgünde yurtlarından çıkaran o Allah'tır. Oysa (Ey mü'minler) siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız, onlar da kendilerini, kalelerinin Allah'a karşı koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah'ın azabı onlara hiç beklemedikleri yerden geldi, kalplerine dehşet bir korku saldı; evlerini, kendi elleriyle ve mü'minlerin elleriyle yıkıyorlardı. Ey akıl sahipleri ibret alınız."
NATO Zirvesi dolayısıyla, bir haftadır Müslüman Türk milletinin gözü, kulağı ve zihni adeta bombardıman altında. Sürekli ekranlarda dönüp duran devasa binalar, rakamlar, bin bir çeşit silah isimleri ve resimleri öyle bir fotoğraf kazınmaya çalışılıyor ki zihinlere, Bush ve avanesi, yıkılmaz, yenilmez, sırtı yere gelmez, karşı durulmaz bir güç.
İslam coğrafyasında döktürdüğü kanlar, kirlettiği ırz ve namuslar, söndürdüğü ocaklar, ateşe verdirdiği şehirlerden ötürü çok sıkı korunan, kendisine uzatılan kalemi bile almaktan korkan eli kanlı Bush, diyelim ki zahiri saldırılardan korundu, paçayı kurtardı. Bütün bu güvenlik tedbirleri, kalbine salınacak dehşet korkuyu engelleyebilir mi acaba? Basiret ehli bir mü'minin bir nazarından ötürü eli ayağı titremeye başlarsa etrafında dönüp duran şefler ne yapacaklar acaba?
Hiç beklemedikleri yerden, elim bir azab göndermesi için adil-i mutlak olan Allah'tan niyazda bulunuyoruz.
Evrensel kitabımızın mânâ ummanına doğru seyr-ü sefer ettikçe, uçsuz bucaksız okyanusa parmağınızı daldırdıkça; "Sizin en hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir" ve "Kur'anın her harfine on sevap verilir" tarzındaki Peygamber müjdelerinin hikmetini kavramaya doğru önünüze nice ufuklar açılıyor.
İstanbul'da cereyan eden NATO Zirvesi'ni, şaşayı, debdebeyi, alınan aşırının aşırısı güvenlik önlemlerini izlerken; geleceğe yönelik dünyaya ve İslam coğrafyasına nizamat vermeye yönelik alınan kararları takip ederken Haşr sûresi önümde açık bulunuyordu. Özellikle ikinci ayet-i kerimesi engin ufuklar açtı, zengin bilgiler verdi, sizlerle paylaşmak istedim.
Alemlerin efendisi, önderimiz, liderimiz Hz. Muhammed aleyhisselamın Medine'ye hicreti sırasında, kendilerini Medine'nin hakimi zanneden, yaptırmış oldukları muhkem kalelerine güvenen, güçlerine ve kalelerine çok güvendikleri için her fırsatta Müslümanların kuyusunu kazan, Mekkeli müşriklerle Müslümanlar aleyhine işbirliğine giren Yahudi kabilesi Madroğulları'nın durumunu anlatıyor Hasr sûresinin ikinci ayeti:
"Kitap ehlinden kâfir olanları ilk sürgünde yurtlarından çıkaran o Allah'tır. Oysa (Ey mü'minler) siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız, onlar da kendilerini, kalelerinin Allah'a karşı koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah'ın azabı onlara hiç beklemedikleri yerden geldi, kalplerine dehşet bir korku saldı; evlerini, kendi elleriyle ve mü'minlerin elleriyle yıkıyorlardı. Ey akıl sahipleri ibret alınız."
NATO Zirvesi dolayısıyla, bir haftadır Müslüman Türk milletinin gözü, kulağı ve zihni adeta bombardıman altında. Sürekli ekranlarda dönüp duran devasa binalar, rakamlar, bin bir çeşit silah isimleri ve resimleri öyle bir fotoğraf kazınmaya çalışılıyor ki zihinlere, Bush ve avanesi, yıkılmaz, yenilmez, sırtı yere gelmez, karşı durulmaz bir güç.
İslam coğrafyasında döktürdüğü kanlar, kirlettiği ırz ve namuslar, söndürdüğü ocaklar, ateşe verdirdiği şehirlerden ötürü çok sıkı korunan, kendisine uzatılan kalemi bile almaktan korkan eli kanlı Bush, diyelim ki zahiri saldırılardan korundu, paçayı kurtardı. Bütün bu güvenlik tedbirleri, kalbine salınacak dehşet korkuyu engelleyebilir mi acaba? Basiret ehli bir mü'minin bir nazarından ötürü eli ayağı titremeye başlarsa etrafında dönüp duran şefler ne yapacaklar acaba?
Hiç beklemedikleri yerden, elim bir azab göndermesi için adil-i mutlak olan Allah'tan niyazda bulunuyoruz.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024