-Kalk bakalım.-Kimsin sen?-Can alan melek. -Azrail mi?-Evet.-Bir dakika!. Nasıl olur? Ben ölümü hiç aklıma getirmedim.Korkuyorum. Aman Allah'ım!. 56 yaşındayım. Belki namaza başlardım. Tutmadığım oruçlarımı kaza ederdim. Tam da başlamayı düşünüyordum. Bana mühlet verilemez mi?-Hayır sana verilen mühlet sona erdi.-Pişmanım. Hayatımda hep söylediğim bir şey vardı. "Pişman olacağın şeyi yapma''.Adam ellerini dizine vuruyor. Şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu. Kime haber versem ne yapsam?-Arkadaşlarıma haber versem ne olacak. Günahlarımı yüklenemezler ya..Adam ayağa kalktı. Odanın etrafında bir sağa bir sola dönüyor endişeli gözlerle ölüm meleğine bakıyor. Artık karmakarışık düşüncelerle kendi kendine sorular sorup cevaplar vermeye çalışıyordu.-Bu dünya yalandır demiyor muydun. Hani, niye unuttun şimdi gideceğin yeri? Âlemlerin Rabbinin huzurunda ne yapacaksın şimdi. O'nun son Peygamberinin (s.a.v) ismine hürmet etmekten başka bir şey yapmadın. Ha bak Allah var. Sevgili Peygamberimin ismi ne zaman söylense "Allahümme salli..." dedim. Anneannemden öğrenmiştim. Kardeşim, babamın hiç suçu yok mu? Beni çocukken hiç camiye göndermedi. Okulda da dini şuur verilmedi. Bırak bu bahaneleri. Yediğin faizler, haramlar ne olacak. Ya aldattıkların? Ya yalanların. Şimdi bütün bunların hesabını vereceğim yere gidiyorum. Belki ölüm gelmez, gelse de yırtarız diye düşünüyordum. Şimdi her şeyden çok sevdiğim bu can gidecek ha!... Oğlum sen laftan anlamadın. Sadece "Pişman olacağın şeyi yapma''sözünü tutsaydın şimdi işin daha kolay olacaktı. Hiç namaz kılmadık. Kumardan kalkmadık. Cehennemi umursamadık. Yahu ben cezadan çok korkarım. Neyse imanımızı kaybetmedik. Kabahat bende. Hani bizim şirkette çalışan genç çocuk öldüğünde cenazesine gitmiştik. Ne konuşmuştuk orada. Ölüm insana her şeyi hatırlatıyor. Ne oldu? Yine namazı, zekatı unuttun. Eyvaaaah! O kadar para kazandık zekat da vermedik. Unuttum Allah'ım seni unuttum. Senin her şeye tasarruf ettiğini, Senin emirlerine göre yaşamam gerektiğini unuttum. Hüküm Senindi dinlemedim. Pişmanım.bugün yarın derken ecel geldi. Şu işe bek yarın benim arkamdan gelecekler cenazemde bulunacaklar. O yaşadıklarım uğruna her şeyimi verdiklerim artık yanımda yoklar. Dünya ahiretin tarlasıydı. Ben ahireti unuttum. Öyle unuttum ki sonsuz bir hayat için iki günlük dünyamı ziyan ettim. Nimetler sonsuz. Evler, köşkler, güzellikler? Hem dünya hani imtihan yeriydi?Adam birden gözlerini açtı. Bir de ne görsün. Bütün bu olanlar rüyaymış. Biraz sevinir gibi oldu ama hala şoktaydı. Çok ağır bir hal yaşadı. O esnada kapının zili çalıyordu. Kapıda biri vardı. Çocuk babasına seslendi. Baba kapıda biri var seni görmek istiyor. Adamın son duyduğu söz bu oldu. Kapıda?Bu kapı herkese açılacak ecel kapısıdır.Bu kapıya doğru Müslüman olarak koşanlara, ihlasla ibadetlerini yerine getirenlere, dünyaya aldanmayanlara selam olsun?
Mustafa Sabri / diğer yazıları
- Ramazanlaşmak / 17.07.2012
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011