Uzmanlar, kapkaç suçunu işleyen çocukların yaşlarının 5'e kadar indiğini belirterek, bu çocukların büyük bir çoğunluğunun erkek olduğunu kaydetti İstanbul Valiliği'nin 1998- 2004 yılları arasında 2 bin 655 çocuk üzerinde yaptığı araştırmayla, sokak çocuklarının profilinin çıkarıldığını belirten uzmanlar, çocukların yüzde 40,3'ünün 13-15 yaş, yüzde 28,5'inin 10-12 yaş, yüzde 20,1'inin 16-18 yaş, yüzde 10,5'inin ise 5-9 yaş grubunda yer aldığını belirtti. Uzman Çocuk Ergen Psikologu Dr. Hande Sinirlioğlu, sokak çocuklarının büyük çoğunluğunun aile içi çatışmalar ve aile içi şiddet mağdurları olduğuna dikkat çekerek, bunun yanı sıra zeka düzeyi yetersizliklerinin, okul başarısızlıklarının, dürtü kontrol güçlüklerinin ve özgüven yetersizliklerinin de çocukların farklı yollara çekilebilmelerinde etken olduğunu ifade etti. Sinirlioğlu, "Bir çocuk sosyal yargılamada güçlük çekiyor ve bu nedenle kendine güvenmiyor ise, farklı şekillerde bu güveni oluşturma yoluna gitmek ister. Zira 8-9 yaşlarına kadar çocuklarda soyut düşünme henüz gelişmemiş olup, sosyal yargılamalarda net kararlar almaları beklenemeyebilir. Bu durumda olan çocuklara sunulan koşullar mümkün olduğunca olumlu gösterilerek, çocuğun bir başkasına zarar verme yolu kendine güveni desteklenir" dedi. Ailesini kabullenmeyen çocuk dışarı yöneliyorSinirlioğlu sözlerine şöyle devam etti: "Aile içinde yer edinemeyen, sürekli öfke ile karşılaşan ve şiddet gören çocuklarda aidiyet duygusu yetersizdir. Çocuk duygusal anlamda doyuma ulaşmakta güçlük çeker. Bu doyumu ona kazandıracak, kendine yakın çevre ve gruplarda yer edinme çabasına girişir. Çocuk gördüğü şiddetten dolayı çevresine güvensiz ve öfkelidir. Bu öfkeyi eyleme vurmak da kapkaç yolu ile olabilmektedir. Çocuk, hem yanlış davranım da olsa bir ortama ve bir topluluğa kendini ait hisseder, hem de çevresi içinde güçlü bir yön bulduğunu düşünür." Her hareketinden çocuğu sorumlu tutmayınKapkaça bulaşan çocukların, aidiyet duygusunun yanı sıra zamanla suçluluk duygularını da beraberinde yaşadıklarını kaydeden Dr. Sinirlioğlu, "Kurallara uyumsuzluk, öfke ve beraberinde alkol-madde kullanımları birbirini takip eder. Aslında çocuk toplum tarafından onaylanmayan davranışlarının bilincine varır, ancak farklı bir çevre tarafından desteklenmediği sürece, kendini kanıtladığı çevrede kalmak zorunda hisseder kendisini" diye konuştu. Dr. Hande Sinirlioğlu, koşulsuz olarak sunulan sevginin çocukları doğru noktalara götürerek, onların ahlaki yönden gelişimini hızlandıracağını belirterek, "Hayat içinde bazen anne-baba olarak çocuklarımızı gözden kaçırır, sonra onlarda gördüğümüz davranış problemlerinden de onları sorumlu tutarız. Anne-babadan yoksun çocuklarda bu durum daha önemlidir. Çevrenin sevgisi, çocuğun çevreye ve daha sonra kendine olan güvenini arttırıcı niteliktedir. Çocuklarımızın yetişmesinde en büyük ilaçtır sevgi" açıklamalarında bulundu.Ender KARABULUT