Karakışın karşısında mindere çıkmak, karakışla karakucak güreşi yapmak hep Erzurum'a, Kars'a, Ardahan'a, Van'a, Hakkari'ye mi düşecek?
Sayın İstanbul, bir sefer de siz buyurun!
İstanbul'da televizyonculuk, gazetecilik yapan arkadaşlar! Ne oldu, ayağınız mı kaydı, arabanız kara mı saplandı? Bir-iki gündür ciyak ciyak bağırıyorsunuz da, dedim bir şey mi oldu acaba?
Kırkbeş dakikalık haber bültenlerinin yarım saatini ayırdığınız, burnunuzdan soluyarak verdiğiniz o görüntüleri; bu ülkenin bazı bölgeleri altı ay, sekiz ay yaşıyor ama hiç haber olmuyor, kazalar, can kayıpları, köyden köye giderken donmalar, tipide kaybolmalar olursa beş-on saniye haber oluyor o kadar.
Doğu Anadolu'nun, altı ay gırtlak gırtlağa boğuştuğu karakış, size şöyle bir selam verince yaygarayı koparıyorsunuz; 'donduk, kaydık, düştük' diye.
Kameraları, objektifleri bir de bu tarafa çevirin bakalım, kışla güreşimiz nasıl gidiyor. Benzin almak için istasyona yanaştığınızda, elinde bir tas kaynar su ile size doğru koşan pompacıya bir sorun bakalım elindeki kaynar su neyin nesi? Her sabah, hemen her sokağın başında arabasıyla uğraşan, yoldan geçenlerin yardımı ile arabasını iten, ya da bir arabanın peşine bağlanmış giden ayaz vurgunu insanların görüntülerini bir kaydedin, hallerini bir sorun bakalım.
Günlerce siftah yapamayan esnafın devlete verdiği verginin iki katını da kömüre, oduna verdiğini, müşterisini sıcak ortamda karşılamak için uğraşıp durduğunu bir duyurun bakalım Türkiye'ye.
Bu bölgelerdeki belediye çalışanlarının görevleri arasında, kar temizlemek, buz kırmak, saçaklarda oluşan buz sarkıtlarını temizlemek, tuzları buzların üstüne sermek, sonra da ikisini birden toplayıp şehir dışına taşımak gibi uğraşları olduğunu kaydedin.
Benim bu çağrım biraz yavan, biraz da cılız oldu, en iyisi ben sizi Reyhani'nin diliyle davet edeyim:
Aman gazeteci gel bizim köye
Bizim olan türlü halleri de yaz
Yalınız, saçlıyı kaşlıyı yazma
Uyuzu koturu kelleri de yaz
Tütmez oldu köyümüzün bacası
Ne gündüzü belli ne de gecesi
Dokuz yıldır Almanya'da kocası
Çoluklu çocuklu dulları da yaz
Her zaman ağayı beyleri yazma
Taksiyi kamyonu yaylayı yazma
İstanbul'da fidan boyluyu yazma
Van'da kamburlaşmış belleri de yaz
Sanarsın hizmette her yer bütündür
Bilmezsin ki bir tarafı yetimdir
Senin için şark hizmeti çetindir
Uzaktan görünen elleri de yaz
Benim neme lazım koskoca ırmak
Çünkü bana düşen hep susuz ırmak
Senin bahsettiğin ojeli parmak
İçi nasırlanmış elleri de yaz
Şu tepeden inme emirden bahset
Tonu bin beşyüze kömürden bahset
Döner koltuktaki amirden bahset
Bazen kapıdaki kulları da yaz
Her kimde var ise emmiyle dayı
Onun baş köşede ayrılır payı
Boşboşuna akar gider Kars çayı
Yahni'de kuruyan gülleri de yaz
Reyhani'yim nazar eyle içime
İçim dışım şaşakaldı geçime
Bir yıl geçti üç yıl kaldı seçime
Sazım meydan okur telleri de yaz.
Sayın İstanbul, bir sefer de siz buyurun!
İstanbul'da televizyonculuk, gazetecilik yapan arkadaşlar! Ne oldu, ayağınız mı kaydı, arabanız kara mı saplandı? Bir-iki gündür ciyak ciyak bağırıyorsunuz da, dedim bir şey mi oldu acaba?
Kırkbeş dakikalık haber bültenlerinin yarım saatini ayırdığınız, burnunuzdan soluyarak verdiğiniz o görüntüleri; bu ülkenin bazı bölgeleri altı ay, sekiz ay yaşıyor ama hiç haber olmuyor, kazalar, can kayıpları, köyden köye giderken donmalar, tipide kaybolmalar olursa beş-on saniye haber oluyor o kadar.
Doğu Anadolu'nun, altı ay gırtlak gırtlağa boğuştuğu karakış, size şöyle bir selam verince yaygarayı koparıyorsunuz; 'donduk, kaydık, düştük' diye.
Kameraları, objektifleri bir de bu tarafa çevirin bakalım, kışla güreşimiz nasıl gidiyor. Benzin almak için istasyona yanaştığınızda, elinde bir tas kaynar su ile size doğru koşan pompacıya bir sorun bakalım elindeki kaynar su neyin nesi? Her sabah, hemen her sokağın başında arabasıyla uğraşan, yoldan geçenlerin yardımı ile arabasını iten, ya da bir arabanın peşine bağlanmış giden ayaz vurgunu insanların görüntülerini bir kaydedin, hallerini bir sorun bakalım.
Günlerce siftah yapamayan esnafın devlete verdiği verginin iki katını da kömüre, oduna verdiğini, müşterisini sıcak ortamda karşılamak için uğraşıp durduğunu bir duyurun bakalım Türkiye'ye.
Bu bölgelerdeki belediye çalışanlarının görevleri arasında, kar temizlemek, buz kırmak, saçaklarda oluşan buz sarkıtlarını temizlemek, tuzları buzların üstüne sermek, sonra da ikisini birden toplayıp şehir dışına taşımak gibi uğraşları olduğunu kaydedin.
Benim bu çağrım biraz yavan, biraz da cılız oldu, en iyisi ben sizi Reyhani'nin diliyle davet edeyim:
Aman gazeteci gel bizim köye
Bizim olan türlü halleri de yaz
Yalınız, saçlıyı kaşlıyı yazma
Uyuzu koturu kelleri de yaz
Tütmez oldu köyümüzün bacası
Ne gündüzü belli ne de gecesi
Dokuz yıldır Almanya'da kocası
Çoluklu çocuklu dulları da yaz
Her zaman ağayı beyleri yazma
Taksiyi kamyonu yaylayı yazma
İstanbul'da fidan boyluyu yazma
Van'da kamburlaşmış belleri de yaz
Sanarsın hizmette her yer bütündür
Bilmezsin ki bir tarafı yetimdir
Senin için şark hizmeti çetindir
Uzaktan görünen elleri de yaz
Benim neme lazım koskoca ırmak
Çünkü bana düşen hep susuz ırmak
Senin bahsettiğin ojeli parmak
İçi nasırlanmış elleri de yaz
Şu tepeden inme emirden bahset
Tonu bin beşyüze kömürden bahset
Döner koltuktaki amirden bahset
Bazen kapıdaki kulları da yaz
Her kimde var ise emmiyle dayı
Onun baş köşede ayrılır payı
Boşboşuna akar gider Kars çayı
Yahni'de kuruyan gülleri de yaz
Reyhani'yim nazar eyle içime
İçim dışım şaşakaldı geçime
Bir yıl geçti üç yıl kaldı seçime
Sazım meydan okur telleri de yaz.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024