Kargalar kavağa yuva yapardı?

Eskiden öyleydi. Bir yaz mevsiminde kavağı çok bir köye uğrasaydık, kargaların sesinden ağız tadı ile sohbet edemezdik. Güneş batıp hava kararana deyin kargalar kavakların tepesindeki köşklerinde o bölgenin hava sahasını adeta teslim alırlardı. Eskiden kargalar kavağa yuva yapardı. Şimdi devir değişti, cümle değişmelere ve değişenlere paralel olarak kargalar da kavaklardan indi ve özellikle bir cübbenin altında yuva yapmaya başladılar. Cübbenin altını daha güvenli bulmuş olacaklar ki, şirretliklerini artırdılar, saldırganlaştılar, şımardıkça şımardılar. Güvenli belledikleri cübbenin altından kafaları çıkarıp çıkarıp, karga seslerinden şikayetçi olanları tehdit etmeye başladılar. Görüntüleri ve sesleri kargaları çağrıştırsa da, kendilerinin bülbül olarak tanınmalarını ve öyle algılanmalarını ferman buyurmaya başladılar. "karga kargadır,  bülbül bülbüldür, ikisini yerleri de sesleri de ayrıdır, asla kıyas kabul etmez" diyenleri etnik milliyetçilik yapmakla suçlamaya başladılar. Sesleri yükseldikçe, gürültüleri arttıkça ta okyanus ötelerinden, Avrupa fonlarından hem destekçileri arttı hem de yemleri? Sesleri ve saldırganlıkları artıkça yemleri arttı, yemleri arttıkça da saldırganlıkları arttı. Uzun zamandan beri cennet vatanımızın, aziz milletimizin bu kargalarla başı dertte. Yuvaları kavakların başlarında iken, huzursuzluk arttığında, mecbur kalındığında kavaklar kesilerek bu gürültü kirliliğine son verilirdi, ama yuvalar cübbenin altında kurulmaya başlandığı günden beri  hem bütün bir ülke huzursuz hem de tez zamanda bu gürültüden kurtulma imkanı kalmadı. Cübbe sahibi ikna edilip, cübbesinin altında  yuvalanmış bulunan mahlukların orada barındırmalarına son verilirse ülke bir nebze rahata kavuşacaktır. Aksi takdirde huzursuzluk artarak sürecektir.