Kayıp tarih

Bir milletin tarihi; o milletin soyadıdır, ev adresidir, kimliğidir. Dolayısıyla tarihini bilmeyen, unutmuş ya da unutmaya yüz tutmuş bir millet, kendi kimliğinden, yuvasından yoksun kalır. Hafızasını kaybetmiş bir kişi gibi boşlukta amaçsız ve başkalarının yönlendirmesine muhtaç yaşar.Tarih öğrenmenin ve öğretmenin önemi hususunda, 1948-1949 yılı Cumhuriyet Gazetesi arşivinden edindiğim "Atatürk Gözü ile Tarih" adlı makalenin yazarı Mim Kazım Kızıltuğ'un öğretmeninin anısını yani Yeni Türk Cumhuriyeti'nin bir tarih öğretmeni olan Cemal Bey'in Atatürk ile yaşadığı bir hatırayı anlatmak, yerinde olacaktır.Cemal Bey, 1930 yılında yatılı bir okulda tarih dersini anlatırken birden Gazi Paşa ile okul müdürü dersine giriyor. Dersten sonra müdür odasında toplanıyorlar ve kıymetli Atamız tarih hocalarına hitaben, "Sizler, üzerinizde çok büyük mesuliyet almış bulunuyorsunuz. Genç dimağlar ancak sizlerden ilham alacak ve kurtulan vatanı mamur kılacaklardır. Bir talebe cebirden bir formül unutabilir, kimyadan belki bir madeni hatırlayamaz. Fakat efendiler, bir talebe tarihini asla unutmamalıdır ve ona tarihi unutturulmamalıdır. O talebe şanlı tarihinin bir sahifesini unuttuğu gün, memleket uçuruma yuvarlanıyor demektir. İşte kıymetli tarih muallimi efendilerden istediğim şudur ki; verdikleri derslerin mesuliyetini idrak etsinler ve ona göre ellerine teslim edilen genç dimağlara hakikatleri işlesinler. Bu yapıldığı gün, tarih hocaları memlekete en az kanını tarihi için dökmüş kahramanlar kadar hizmet etmiş olurlar" der.İşte tarih öğretmek ve öğrenmek bu denli mühimdir.Maalesef biz de son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı'nın yanlış uygulamaları yüzünden tarihini unutmaya yüz tutmuş, tarihini fazla bilmeyen ve hatta tarihten soğutulmuş bir milletiz. Bu gerçeği, okullarda verilen tarih eğitiminin her geçen yıl ders saati bazında azaltılmasından, ÖSYM'nin ve MEB'in yaptığı sınavlarda tarih sorularının puan getirisini azaltmasından görmekteyiz. Bu sebeplere bağlı olarak tarih ve sosyal bilgiler derslerinin milletimiz tarafından önemsenmemesi ve hatta bakanlığın yıllardır tarih ve sosyal bilgiler öğretmenlerini atamaması bu tabloyu açıkça ortaya sermektedir. Okullarımızın veremediği veya eksik bıraktığı tarih bilinci noktasında bu boşluğu medya dolduruyor ve kimliğimiz değiştirilmek isteniyor.Son zamanlarda da tarihî karakterler ve olaylar kullanılarak reyting uğruna birden fazla tarihi dizi ve film yayınlamakta. Medyanın, yaptığı bu tarihî dizi ve filmlerle şanlı tarihimizi ön plana çıkarttığını, önemsediğini zannetmeyin. Tam aksine bu yapımlarla yüce milletimizin yanlış yönlendirildiğini, kandırıldığını ve milli kimliğinin değiştirilmeye çalışıldığını görmemiz lazım. Her ne kadar bu dizilerin başlangıcında dizinin gerçekleri yansıtmadığı söylense ve senaryo olduğu uyarısı yapılsa da milletimiz bu çarpıtmalara inanmaktadır. Hal böyle iken, tarihimizin günümüz sapkın popüler kültürü ile yoğrulup milletimize yanlış aktarılmasına itiraz etmek, bu gidişe dur demek gerekmez mi?Tüm bunlar, milletimizin ve devletimizin bekâsı için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Bu tehlike, milli kimliğimizin değiştirilmesi ve milli değerlerimizin kaybolması, bizi biz yapan her ne varsa yok edilmesidir. Tarihi bilinci olmayan bir millet, yok olma eşiğine gelir. Bizdeki gibi şanlı bir tarihe sahip bir milletin ve devletin ömrü, güvenliği ve hatta geleceği gerçek tarihi bilincine sahibi olmaktan geçer. Bu konudaki son sözü yine büyük Atam Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e bırakıyorum: "Tarihini bilmeyen milletlerin coğrafyasını başkaları çizer."