Kayıplar aranıyor

Bu ülkede kaybedilenlerin bir listesini yapsanız inanın ki, o zaman devletimizden geriye, sadece ismi kalır. Listeyi yapan kesinlikle şok olur. Hayata küser en azından manen yok olur. Ne yazık ki halkımızın yarısına yakını kaybedilenlerin asla farkında değildir. Seçimler bunun bir delilidir. Hakikatler, yalancıların çelişkili yalanları arasında, karambol ile yok edilmiştir. İşin aslını anlatanlara kulaklar tıkanmıştır. Aynı senaryo devam etmektedir. Halkın seçtiğini, daha doğrusu seçeceğini sandığı CUMHURBAŞKANI çoktan seçilmiştir. En başında belirttiğim cemaat- devlet tiyatrosunun son perdesi seçimler sonuna aktarılmıştır. Aynen sezon sonunda TV kanallarının oynattıkları dizilerde olduğu gibi, gelecek sezona aktarılarak halkımızı merak içinde bırakacaktır. Elbette dedikodu, yalan ve karşılıklı suçlamalar, adaletin olmadığı, yani senaryo dışı tutulduğu ülkede, milletin bir sonuç görememesi sonucu herkes inandığı yolda devam edecektir. Bu zaten iktidara ve muhalefete düşen daha doğrusu hesaptaki görevdir. Herşey hesaba uygun olarak gerçekleştikten sonra ülkenin kaderi yeniden planlanacaktır. Kutu, kutu paralar, açılacak kiliseler, eğitimleri oynanmaktan laçkalaşmış liseler, papazların duaları, diyalogcu hocaların fetvaları ile ülke bir kaos ortamına sürüklenmektedir. Seçimin gecesinde oluşan don ve kıtlık solda sıfır olacaktır. Vergiler kat kat oluşturulacak, insanlarımız en kötü günlerinin hasretini çekecektir. Adalet elden gitti mi tekrar elde edilmesi çok zordur. Sülük familyasından TV kanalları, onların basın organları, twitter, yalanları ile halkı uyutanlar la, hakikatler hiç bir zaman halka sunulamaz. Hiç düşündünüz mü bu internet olayları gene tiyatronun bir parçasıdır. Gündemi karıştırmak, halkı seçime şuursuzca hazırlamak, mağduru yaratmaktır. Bu kanallar zaten tam olarak insanları hayattan ve hakikatleri görmekten uzak tutmak için emperyalist kaynaklardır. Masum insan haklarını mermi edinmiş demokratik silahlardır. Sömürü düzeninin hissedilmeden çalışmasına yarayan araçlardır. Görüldüğü gibi gene geçerli olmuştur. Şeytanın ilmine dayalı bu düzen ancak Allah'ın (c.c) lütfu ile sona erebilir. Ancak bu lütuf bunu hak etme gayretinde olanlar içindir. Önümüzde iki seçim vardır. İlkinin planları nerede ise hazırdır. Seçim al gülüm ver gülüm devam edeceğe benziyor. Buna dur demenin zamanıdır. Cumhurbaşkanlık seçimi barajlı bir seçim olamaz. Her Türk vatandaşının seçme ve seçilme hakkı ANAYASADA teminat altındadır. İnsan hakları ve demokrasi bu teminatın temelleridir. Yüksek tahsil, yaş sınırı diyelim ki aranan şartlardır. Bunlar gerek ve yeter şart olmalıdır. Siyasi desteği olmayan çok değerli vatandaşlarımız bu önemli göreve serbestçe talip olabilmelidir. Bu ülkede bu görevi yapmaya talip olanları sınırlayamazsınız. Bin kişi bile olsa bir listede seçim yapıldığında zaten halkımız kendine uygun birini seçecektir. İkinci merhalede ikiye veya ona düşenlerden en yüksek alan da başkan olacaktır. İşte size DEMOKRATİK ve anayasaya uygun seçim düzeni. Şimdiden genel seçim hileleri başlamıştır. Tek yol Demokratik, insan haklarına uygun, yani seçme ve seçilme hakkına dokunmayan. Anayasadan destekli SIFIR barajlı seçimdir. Kimse bir kişinin bile temsil edilme hakkını gasp edemez.Kimse baraj altında kalmak zorunluluğunda bırakılan reyleri bir başka partiye aktaramaz. En azından her parti oyu kadar millet vekili çıkaracak ve mecliste hakikatleri gösterecektir. Bir örnek mi gerekiyor. Halkımız bir trilyon dolar borçtan habersiz. Satılmadık bir tek şeyimiz kaldı. Ülke bölünmenin içinde demek ki önemsiz. Barajı kaldırın her partinin mecliste temsilcisi olsun. Kaybolan hakikatler hedefimiz olsun. Vatan sağ olsun.