Ek Protokol imzalandığı 29 Temmuz 2005 tarihinden itibaren Türkiye, Avrupa Birliği topraklarını illegal bir şekilde işgal eden bir ülke durumuna düşmüştür. Çok yakında yükselecek olan "işgal güçlerinizi çekin" seslerine bakalım ek protokol imzacıları ne tepki gösterecekler! Bu imzayla birlikte Türkiye tüm liman ve havaalanlarını Rumlara açmıştır. Bu bir zorunluluk olduğu için Türkiye, Rum gemi ve uçaklarına Türk liman ve havaalanlarını kullandırmıyorum diyemeyecektir. Zaten deklarasyonun 4. maddesinde "?Ek Protokol'ün imzalanması, onaylanması ve uygulanmasının?" ifadesi Rumların bu imzayla kazandıkları bütün hakları kullanabilecekleri belirtilmektedir.Bu imzayla beraber Türkiye KKTC'den yapılacak ihracattan yüzde 16 vergi alacak, Güney Kıbrıs'tan yapılacak ihracattan ise herhangi bir vergi alınmayacaktır. Yani anlayacağınız Türkiye attığı bu imzayla birlikte KKTC'ye ekonomik ambargo koymuştur.İmzalanan ek protokol AB müktesebatında birincil hukuk kapsamında olduğundan tarafları bağlayıcıdır. Fakat Türkiye'nin açıkladığı deklarasyon yalnızca Türkiye'yi bağlayıcıdır. Bu imzayla beraber KKTC ile Türkiye arasındaki doğrudan ticaret Rumlar üzerinden yapılması zorunlu hale gelmiştir. Türkiye'nin buna uymaması halinde Rumlar AB Adalet Divanına gidecektir. İmzalanan ek protokolde öngörüldüğü şekilde KKTC'yle yapılacak ticari menşe şahadetnamesi Rumlardan alınacak ve yine Rumlara verilecektir. Kesin hükümlere bağlanmış olan bu ticari menşe şahadetnamelerine vurulacak Rumca damgalar bile imzaladığımız protokol metninde yer almaktadır. KKTC ile Türkiye arasındaki doğrudan herhangi bir ticari alışveriş yapılması durumunda illegal ticaret yapıldığı iddiaları ile Türkiye sıkıştırılacaktır.Bu imzadan sonra adada yeni bir çözüm gerçekleşmesi için yapılacak her girişim Rumlar tarafından karşılıksız bırakılacaktır. Bu şekilde artık adil bir çözüm olanaksız hale gelmiştir.Ek protokolün imzalanmış olması Rum taleplerini bitirmeyecektir. Rumlar bundan sonra yeni hukuki kazanımlar elde etmek için var güçleriyle çalışacaktır. Bu imzayla birlikte Londra ve Zürih antlaşmaları ile Türkiye'nin kazandığı haklar ve statü kaybedilmiştir. Kıbrıs'ta iki eşit otonom yönetim bulunduğunu kabul eden 1974 Cenevre anlaşması yok sayılmış ve Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliği ve egemenlik hakları ortadan kalkmıştır. İmza Lozan anlaşmalarındaki Türk-Yunan dengesini tamamen ortadan kaldırmıştır. İmza BM temelinde gerçekleşmekte olan görüşmeleri zor belki de imkânsız hale getirmiştir. Ek protokolün imzalanması, adada iki halkın eşitliği temelinde iki bölgeli, iki toplumlu bir çözüme gitmeyi öngören 1977-79 Doruk anlaşmalarını geçersiz kılmıştır. Adada ileride yeniden bir referandum gerçekleşmesi ilkesi ortadan kalkmıştır. Bu imzayla Kıbrıs Türkleri "korunmaya alınmış azınlık" statüsünde Rum cumhuriyeti içerisinde yok olmaya mahkûm edilmişlerdir.Türkiye'de bir Rum elçiliği açılacaktır. Güney Kıbrıs'ta da bir Türk elçiliği açılması zorunlu hale gelmiştir.TBMM'de bugüne kadar KKTC ile ilgili alınan tüm kararlar yok sayılacaktır. Bu imzayla beraber Kıbrıs, milli bir devlet politika olmaktan çıkarılmıştır. Şüphesiz ek protokolün imzalanması burada değindiğimiz ve değinemediğimiz pek çok olumsuzluğu da beraberinde getirecektir. Bütün bu gerçekler imzalanan Ek protokolün TBMM'de onaylanmasıyla geri dönülemez kayıplar oluşacağını göstermektedir.İmzalanan ek protokolün devreye girebilmesi için TBMM'nin de onayı gerekmektedir. Bu noktada milletimizin, vekillerinden beklediği şey ülkemizin stratejik çıkarları gereği Kıbrıs'ı kaybedecek adımların atılmasına engel olmalarıdır. Belki de milletin vekilleri Kıbrıs'ı kaybetmek istemezler?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024