KKTC Cumhurbaşkanı "büyük bir tehlike karşısında olduklarını" ifade ederek, "Bütün dünya asılmış, Kıbrıs'ı AB yoluyla ve Annan planı çerçevesinde Yunan'a teslim edecek" dedi
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rumların, "meşru Kıbrıs hükümeti" iddiasıyla ve taktik icabı oturduğu görüşmelerden sonuç alınmadığını ve görüşmelerin bu şekilde devam etmesi halinde yine sonuç alınamayacağını belirterek, "Onun için 'meşru Kıbrıs hükümeti' olmadıkları, meşru Kıbrıs Rum hükümeti oldukları artık kendilerine telkin edinmeye başlanırsa, taktik icabı değil, uzlaşma için oturma ihtiyacını duyacaklar" diye konuştu.
Denktaş, KKTC'de 14 Aralık'ta yapılacak milletvekilliği genel seçimi sonuçlarının, uzlaşma için gereken gerçekleri somut hale getirerek dünyaya göstereceğini, bunun da barışa ve uzlaşmaya büyük katkısı olacağına inandığını söyledi.
Denktaş, seçimde, "devletim ve Türkiyem" diyen iradenin kazanmasının ardından, Rum tarafını "meşru Kıbrıs hükümeti" olarak tanıyan çevrelerin Rumlara, "İşte gerçeği gördünüz, bu insanlar devletlerinden vazgeçmiyor, Türkiye'nin fiili ve etkin garantisinden vazgeçmiyor, içlerine 80-90 bin Rum alınmasına karşıdırlar, topraklarına sahiptirler ve sizinle sınırları konuşmaya hazırdırlar. Sizinle işbirliği yapmaya hazırdırlar. Sizinle dışa karşı Kıbrıs'ı, iki devlete dayalı tek bir temsiliyet haline getirmeye karşıdırlar. Bunlardan istifade ediniz, inattan vazgeçiniz. Zorla ve AB'nin baskısıyla bütün Kıbrıs'ın ve Kıbrıs Türklerinin meşru hükümeti olamazsınız" demeleri gerektiğini vurguladı.
KKTC kabul görmüş bir devlet
KKTC'nin tanınmayan, ancak dünyada kabul gören bir ülke olduğunun altını çizen Denktaş, "100'den fazla ülkeyle temasımız ve ticaretimiz var. Tüccarlarımızın, sanayicilerimizin becerisidir bu. Üniversiteler kanalıyla 60'tan fazla ülkeyle irtibatımız var. Kültürel açıdan Türk devletleriyle ve İslam devletleriyle temaslarımız var. Onun için kabul görmemiş bir ülke değiliz, tanınmamış bir ülkeyiz" dedi. KKTC'nin sadece Türkiye tarafından tanınan bir ülke olduğuna, ama dünyada kabul gördüğüne işaret eden Denktaş, "Bunun tanınmaya gitmesi için Kıbrıs'ta ya tamamen 'Rumlarla artık müzakereler bitmiştir, çünkü onlar yollarına devam ediyor' dememiz lazım ve böylelikle tanınmanın artık çıkar yol olduğunu, tanınmadan sonra Rumların bütün Kıbrıs'a sahip olamayacaklarını görerek, yola geleceklerini göreceklerdir. Veyahut da Rumlarla anlaşma suretiyle devletimizi tanınan bir devlet haline getirebileceğiz. Ya o, ya o" diye konuştu.
Anadoluyu bilgilendirmemiz lazım
"Anadolu'nun Kıbrıs konusunda gerçekleri yüz yüze öğrenme ihtiyacını duyduğunu" ifade ederek, "Anadolu'nun bilgili olması lazım. Büyük bir tehlike karşısında olduğumuzu görüyorum. Bütün dünya asılmış, Kıbrıs'ı AB yoluyla ve Annan planı çerçevesinde Yunana teslim edecek. Bunun karşısındayız. Türkiye, 1960 anlaşmalarındaki haklarına bağlı olduğunu söylüyor. Kendimize inanalım, güvenelim. Anavatana da inanalım, güvenelim, birlikte yürüyelim" ifadesini kullandı
"İstanbul basınının, Türkiye'nin 1960 anlaşmalarında sanki garantörlük hakkı yokmuş gibi davrandığını" ifade eden Denktaş, İstanbul basınında bazı köşe yazarları hariç, Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki haklarının korunmadığını söyledi. Denktaş, "İstanbul basını, Türkiye'nin bu haklarını manşete getirmiyor, tam aksine 'Kıbrıs'ı ver ve kurtul' havası yaratılıyor. Bu tabiatıyla bizi üzmektedir. Anadolu basınında çok daha canlı, çok daha diri yazılar görüyorum ve memnun oluyorum" dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rumların, "meşru Kıbrıs hükümeti" iddiasıyla ve taktik icabı oturduğu görüşmelerden sonuç alınmadığını ve görüşmelerin bu şekilde devam etmesi halinde yine sonuç alınamayacağını belirterek, "Onun için 'meşru Kıbrıs hükümeti' olmadıkları, meşru Kıbrıs Rum hükümeti oldukları artık kendilerine telkin edinmeye başlanırsa, taktik icabı değil, uzlaşma için oturma ihtiyacını duyacaklar" diye konuştu.
Denktaş, KKTC'de 14 Aralık'ta yapılacak milletvekilliği genel seçimi sonuçlarının, uzlaşma için gereken gerçekleri somut hale getirerek dünyaya göstereceğini, bunun da barışa ve uzlaşmaya büyük katkısı olacağına inandığını söyledi.
Denktaş, seçimde, "devletim ve Türkiyem" diyen iradenin kazanmasının ardından, Rum tarafını "meşru Kıbrıs hükümeti" olarak tanıyan çevrelerin Rumlara, "İşte gerçeği gördünüz, bu insanlar devletlerinden vazgeçmiyor, Türkiye'nin fiili ve etkin garantisinden vazgeçmiyor, içlerine 80-90 bin Rum alınmasına karşıdırlar, topraklarına sahiptirler ve sizinle sınırları konuşmaya hazırdırlar. Sizinle işbirliği yapmaya hazırdırlar. Sizinle dışa karşı Kıbrıs'ı, iki devlete dayalı tek bir temsiliyet haline getirmeye karşıdırlar. Bunlardan istifade ediniz, inattan vazgeçiniz. Zorla ve AB'nin baskısıyla bütün Kıbrıs'ın ve Kıbrıs Türklerinin meşru hükümeti olamazsınız" demeleri gerektiğini vurguladı.
KKTC kabul görmüş bir devlet
KKTC'nin tanınmayan, ancak dünyada kabul gören bir ülke olduğunun altını çizen Denktaş, "100'den fazla ülkeyle temasımız ve ticaretimiz var. Tüccarlarımızın, sanayicilerimizin becerisidir bu. Üniversiteler kanalıyla 60'tan fazla ülkeyle irtibatımız var. Kültürel açıdan Türk devletleriyle ve İslam devletleriyle temaslarımız var. Onun için kabul görmemiş bir ülke değiliz, tanınmamış bir ülkeyiz" dedi. KKTC'nin sadece Türkiye tarafından tanınan bir ülke olduğuna, ama dünyada kabul gördüğüne işaret eden Denktaş, "Bunun tanınmaya gitmesi için Kıbrıs'ta ya tamamen 'Rumlarla artık müzakereler bitmiştir, çünkü onlar yollarına devam ediyor' dememiz lazım ve böylelikle tanınmanın artık çıkar yol olduğunu, tanınmadan sonra Rumların bütün Kıbrıs'a sahip olamayacaklarını görerek, yola geleceklerini göreceklerdir. Veyahut da Rumlarla anlaşma suretiyle devletimizi tanınan bir devlet haline getirebileceğiz. Ya o, ya o" diye konuştu.
Anadoluyu bilgilendirmemiz lazım
"Anadolu'nun Kıbrıs konusunda gerçekleri yüz yüze öğrenme ihtiyacını duyduğunu" ifade ederek, "Anadolu'nun bilgili olması lazım. Büyük bir tehlike karşısında olduğumuzu görüyorum. Bütün dünya asılmış, Kıbrıs'ı AB yoluyla ve Annan planı çerçevesinde Yunana teslim edecek. Bunun karşısındayız. Türkiye, 1960 anlaşmalarındaki haklarına bağlı olduğunu söylüyor. Kendimize inanalım, güvenelim. Anavatana da inanalım, güvenelim, birlikte yürüyelim" ifadesini kullandı
"İstanbul basınının, Türkiye'nin 1960 anlaşmalarında sanki garantörlük hakkı yokmuş gibi davrandığını" ifade eden Denktaş, İstanbul basınında bazı köşe yazarları hariç, Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki haklarının korunmadığını söyledi. Denktaş, "İstanbul basını, Türkiye'nin bu haklarını manşete getirmiyor, tam aksine 'Kıbrıs'ı ver ve kurtul' havası yaratılıyor. Bu tabiatıyla bizi üzmektedir. Anadolu basınında çok daha canlı, çok daha diri yazılar görüyorum ve memnun oluyorum" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.