‘Kim, bizi tanırsa Allah’ı tanımıştır’
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “... Ey insanlar, Ali ve onun soyundan olan temiz çocuklarım, sıkl-i asğardır (daha küçük değerli emanet) ve Kur’an ise sıkl-i ekberdir (daha büyük değerli emanet)
15.06.2023 08:18:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: "... Ey insanlar, Ali ve onun soyundan olan temiz çocuklarım, sıkl-i asğardır (daha küçük değerli emanet) ve Kur'an ise sıkl-i ekberdir (daha büyük değerli emanet).
Bu ikisinden her biri, diğerini haber vermekte ve onunla uyum içinde bulunmaktadır.
Onlar Kevser havuzumun başında yanıma gelinceye kadar, asla birbirinden ayrılmazlar. Biliniz ki onlar, insanlar arasında Allah'ın emin kulları ve yeryüzündeki hakimleridir..."
İmam Ali er-Rıza, babaları kanalı ile Resulullah'tan (s.a.v.) şöyle nakletmiştir:
"Ben, Allah'ın yarattıklarının efendisiyim. Ben, Cebrail, Mikail, İsrafil, Arş'ın taşıyıcısı meleklerden ve bütün mukarreb meleklerden ve Allah'ın peygamber ve resullerinden üstünüm.
Şefaatin ve değerli (Kevser) havuzun sahibiyim ben. Ben ve Ali bu ümmetin iki babalarıyız.
Kim, bizi tanırsa, Allah'ı tanımıştır. Ve kim bizi inkar ederse Allah'ı inkar etmiştir. Benim ümmetimin iki peygamber torunu ve cennet gençlerinin efendisi olan Hasan ve Hüseyin, Ali'dendir.
Hüseyin'in evladından ise yüce imamlar olacaktır ki onlara itaat etmek Bana itaat etmektir. Onlara karşı gelmek Bana karşı gelmektir"
"... Benim ümmetimin iki peygamber torunu ve cennet gençlerinin efendisi olan Hasan ve Hüseyin, Ali'dendir. Hüseyin'in evladından ise dokuz imam olacaktır ki onlara itaat etmek Bana itaat etmektir. Onlara karşı gelmek Bana karşı gelmektir. Onların dokuzuncusu, onların Kaimi ve Mehdisi olacaktır."
Abdullah İbn-i Abbas'dan şöyle nakledilmiştir: Resulullah buyurdu ki: "Ben, Ali, Hasan, Hüseyin ve Hüseyin'in dokuz (imam olan) evladı, tertemiz ve masumdurlar."
Hz. Hasan hakkındaki ayetler
Hz. Hasan'ın da içinde olduğu Ehl-i Beyt hakkında pek çok ayet nazil olmuştur.
Öncelikle Ehl-i Beyt kavramı üzerinde duralım. Ehl kelimesi izafet olduğu şeyle tanımlanır. Ehl'ül-Kura (şehir halkı) veya Ehl'ül-Kitap (kitaba uyanlar veya onu okuyanlar gibi).
Beyt kelimesi ev anlamındadır. Ehl-i Beyt ifadesi ise bir kişinin yakınları ve soydaşlarını ifade eder.
Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrahim'in evlatlarına ve evlatlarının evlatlarına Ehl-i Beyt tabiri kullanılmıştır. "Allah'ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize olsun ey Ehl-i Beyt!''
Müslümanlar arasında Ehl-i Beyt kelimesi naslara uyularak Resulüllah'ın evlatları hakkında kullanılmıştır. Kitap ve Sünnet'te Ehl-i Beyt kelimesinin özel bir anlamı vardır. Ehl-i Beyt'ten maksat, Resulüllah'ın kızı Fatıma, torunları Hasan ve Hüseyin ve İmam Ali'dir. Tathir ayeti bu kişiler için nâzil olmuştur:
"Yüce Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği def etmek ve sizi tertemiz yapmak ister."
Ehl-i Beyt ifadesinde kastedilen ev kelimesi sıradan bir evi değil, risalet ve peygamberlik evini ifade eder. Ehl-i Beyt, peygamberlik evinde eğitilen, terbiye edilen, küçük büyük her şeyi tanıyan, eşyanın hakikatini bilen, herkesi kuşatan, ilim sahibi kimselerdir ki bunlar; Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'dir."
Ehl-i Beyt hakkında inen ayetler, Kur'an'ın dörtte birini teşkil eder.
Tathir ayeti
Ümmü Seleme'den şöyle nakledilir: "Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister" ayeti inince Resulüllah birini; Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'in peşine gönderdi ve, "Bunlar benim Ehl-i Beyt'imdir" buyurdu."
Müslim, Sahih'inde kendi senediyle Hz. Aişe'den şöyle naklediyor: "Resulullah, üzerinde siyah kıldan dokunmuş bir aba olduğu halde dışarı çıktı.
O sırada Hasan b. Ali yanına geldi. O'nu abanın altına aldı, Hüseyin b. Ali yanına geldi onu da abanın altına aldı.
Sonra Fatıma geldi, onu da abanın altına aldı. Daha sonra Ali geldi Resulullah onu da abanın altına alarak, "Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği def etmek ve sizi tertemiz kılmak ister" ayetini okudu." (Bu Kesa Hadisi olarak bilinir.)
Tathir ayeti nâzil olduktan sonra İmam-ı Ali'nin şöyle dediği rivayet ediliyor:
"Bunun üzerine Resulüllah buyurdu ki, 'Ya Ali! Bu ayet senin, iki torunum (Hasan ve Hüseyin) ve senin evlatlarından olan imamlar hakkında nâzil olmuştur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Bu ikisinden her biri, diğerini haber vermekte ve onunla uyum içinde bulunmaktadır.
Onlar Kevser havuzumun başında yanıma gelinceye kadar, asla birbirinden ayrılmazlar. Biliniz ki onlar, insanlar arasında Allah'ın emin kulları ve yeryüzündeki hakimleridir..."
İmam Ali er-Rıza, babaları kanalı ile Resulullah'tan (s.a.v.) şöyle nakletmiştir:
"Ben, Allah'ın yarattıklarının efendisiyim. Ben, Cebrail, Mikail, İsrafil, Arş'ın taşıyıcısı meleklerden ve bütün mukarreb meleklerden ve Allah'ın peygamber ve resullerinden üstünüm.
Şefaatin ve değerli (Kevser) havuzun sahibiyim ben. Ben ve Ali bu ümmetin iki babalarıyız.
Kim, bizi tanırsa, Allah'ı tanımıştır. Ve kim bizi inkar ederse Allah'ı inkar etmiştir. Benim ümmetimin iki peygamber torunu ve cennet gençlerinin efendisi olan Hasan ve Hüseyin, Ali'dendir.
Hüseyin'in evladından ise yüce imamlar olacaktır ki onlara itaat etmek Bana itaat etmektir. Onlara karşı gelmek Bana karşı gelmektir"
"... Benim ümmetimin iki peygamber torunu ve cennet gençlerinin efendisi olan Hasan ve Hüseyin, Ali'dendir. Hüseyin'in evladından ise dokuz imam olacaktır ki onlara itaat etmek Bana itaat etmektir. Onlara karşı gelmek Bana karşı gelmektir. Onların dokuzuncusu, onların Kaimi ve Mehdisi olacaktır."
Abdullah İbn-i Abbas'dan şöyle nakledilmiştir: Resulullah buyurdu ki: "Ben, Ali, Hasan, Hüseyin ve Hüseyin'in dokuz (imam olan) evladı, tertemiz ve masumdurlar."
Hz. Hasan hakkındaki ayetler
Hz. Hasan'ın da içinde olduğu Ehl-i Beyt hakkında pek çok ayet nazil olmuştur.
Öncelikle Ehl-i Beyt kavramı üzerinde duralım. Ehl kelimesi izafet olduğu şeyle tanımlanır. Ehl'ül-Kura (şehir halkı) veya Ehl'ül-Kitap (kitaba uyanlar veya onu okuyanlar gibi).
Beyt kelimesi ev anlamındadır. Ehl-i Beyt ifadesi ise bir kişinin yakınları ve soydaşlarını ifade eder.
Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrahim'in evlatlarına ve evlatlarının evlatlarına Ehl-i Beyt tabiri kullanılmıştır. "Allah'ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize olsun ey Ehl-i Beyt!''
Müslümanlar arasında Ehl-i Beyt kelimesi naslara uyularak Resulüllah'ın evlatları hakkında kullanılmıştır. Kitap ve Sünnet'te Ehl-i Beyt kelimesinin özel bir anlamı vardır. Ehl-i Beyt'ten maksat, Resulüllah'ın kızı Fatıma, torunları Hasan ve Hüseyin ve İmam Ali'dir. Tathir ayeti bu kişiler için nâzil olmuştur:
"Yüce Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği def etmek ve sizi tertemiz yapmak ister."
Ehl-i Beyt ifadesinde kastedilen ev kelimesi sıradan bir evi değil, risalet ve peygamberlik evini ifade eder. Ehl-i Beyt, peygamberlik evinde eğitilen, terbiye edilen, küçük büyük her şeyi tanıyan, eşyanın hakikatini bilen, herkesi kuşatan, ilim sahibi kimselerdir ki bunlar; Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'dir."
Ehl-i Beyt hakkında inen ayetler, Kur'an'ın dörtte birini teşkil eder.
Tathir ayeti
Ümmü Seleme'den şöyle nakledilir: "Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister" ayeti inince Resulüllah birini; Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'in peşine gönderdi ve, "Bunlar benim Ehl-i Beyt'imdir" buyurdu."
Müslim, Sahih'inde kendi senediyle Hz. Aişe'den şöyle naklediyor: "Resulullah, üzerinde siyah kıldan dokunmuş bir aba olduğu halde dışarı çıktı.
O sırada Hasan b. Ali yanına geldi. O'nu abanın altına aldı, Hüseyin b. Ali yanına geldi onu da abanın altına aldı.
Sonra Fatıma geldi, onu da abanın altına aldı. Daha sonra Ali geldi Resulullah onu da abanın altına alarak, "Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği def etmek ve sizi tertemiz kılmak ister" ayetini okudu." (Bu Kesa Hadisi olarak bilinir.)
Tathir ayeti nâzil olduktan sonra İmam-ı Ali'nin şöyle dediği rivayet ediliyor:
"Bunun üzerine Resulüllah buyurdu ki, 'Ya Ali! Bu ayet senin, iki torunum (Hasan ve Hüseyin) ve senin evlatlarından olan imamlar hakkında nâzil olmuştur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.