KİMSE GÖRMEDEN TAVU?U KİM KESECEK?
Üsküdarlı Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri hocası Üftade hazretlerinin hizmetinde daha ilk yıllarından talebe iken birçok talebe arkadaşlarının arasında hocasının yanında ayrı bir yeri vardı. Üftade Hazretleri öğrencileri arasında en çok onunla ilgilenir, birçok iltifatlar eder ve onun yetişmesine ayrı bir ihtimam gösterirdi. Hazretin, o talebesi ile fazla meşgul olmasını etraftan hissedenler ve birçok talebesi çekemiyor, "Biz de talebeyiz, onun bizden ne farkı var!" diyorlardı.
Talebelerin ve bazı kesimlerin bu halini sezen Hazreti Üftade, onları imtihan etmek istedi.. Hepsini huzuruna çağırdı, ellerine birer bıçak ve birer de tavuk verip: "Bunu gidip kimsenin görmediği bir yerde kesip geleceksiniz. Tek şartım keserken kimsenin sizi görmemesi ve yalnız olmanızdır. Kim daha çabuk gelirse benim en çok takdirimi o talebem kazanmış olur" buyurdular.
Bıçakla tavuğu alan talebeler süratle etrafa yayıldılar ve kendilerine göre, gizli birer yer bularak kesip getirdiler. Fakat o hakkında dedikodu yaptıkları "Onun bizden ne farkı var" dedikleri talebe hayli zaman olmasına rağmen ortalıklarda yoktu.
Erken gelenler kendi aralarında konuşuyorlardı: "Hocanın huzuruna çıkmaya yüzü yok ki, kesip de gelsin. Kim bilir şimdi nerelerde dolaşıyor" diyorlardı. O talebe hayli zaman sonra elinde canlı tavuk olduğu halde kesmeden çıkıp geldi. Tavuğu kesip gelenler ona gülmeye başladılar:
"Bir tavuğu kesmeyi becerememiş" diyorlardı kendi kendilerine.
Üstaz, sordu: "Herkes kesip geldiği halde, sen nerede kaldın, hep seni bekliyoruz. Bu zamana kadar nerdesin?" diye... O zaman daha talebelik yıllarını yaşamakta olan daha sonra büyük bir mürebbi olacak olan Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri şöyle cevap verdi: "Hocam, sizi beklettiğim için ayrıca özür dilerim. Lakin ben nereye gitti isem beni kimsenin göremeyeceği bir yer bulamadım. En kapalı bir yer dahi bulsam, iyi biliyordum ki ,Allah (cc) beni mutlaka görüyordu. Ve böylece ordan oraya ordan oraya koştum, sizin emrinizi yerine getiremeden geldim" dedi. Tabii, bu hadiseden sonra diğer talebeler, hocasının neden en çok onu sevdiğini ve onunla daha fazla niçin alakadar olduğunu anladılar.
Üsküdarlı Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri hocası Üftade hazretlerinin hizmetinde daha ilk yıllarından talebe iken birçok talebe arkadaşlarının arasında hocasının yanında ayrı bir yeri vardı. Üftade Hazretleri öğrencileri arasında en çok onunla ilgilenir, birçok iltifatlar eder ve onun yetişmesine ayrı bir ihtimam gösterirdi. Hazretin, o talebesi ile fazla meşgul olmasını etraftan hissedenler ve birçok talebesi çekemiyor, "Biz de talebeyiz, onun bizden ne farkı var!" diyorlardı.
Talebelerin ve bazı kesimlerin bu halini sezen Hazreti Üftade, onları imtihan etmek istedi.. Hepsini huzuruna çağırdı, ellerine birer bıçak ve birer de tavuk verip: "Bunu gidip kimsenin görmediği bir yerde kesip geleceksiniz. Tek şartım keserken kimsenin sizi görmemesi ve yalnız olmanızdır. Kim daha çabuk gelirse benim en çok takdirimi o talebem kazanmış olur" buyurdular.
Bıçakla tavuğu alan talebeler süratle etrafa yayıldılar ve kendilerine göre, gizli birer yer bularak kesip getirdiler. Fakat o hakkında dedikodu yaptıkları "Onun bizden ne farkı var" dedikleri talebe hayli zaman olmasına rağmen ortalıklarda yoktu.
Erken gelenler kendi aralarında konuşuyorlardı: "Hocanın huzuruna çıkmaya yüzü yok ki, kesip de gelsin. Kim bilir şimdi nerelerde dolaşıyor" diyorlardı. O talebe hayli zaman sonra elinde canlı tavuk olduğu halde kesmeden çıkıp geldi. Tavuğu kesip gelenler ona gülmeye başladılar:
"Bir tavuğu kesmeyi becerememiş" diyorlardı kendi kendilerine.
Üstaz, sordu: "Herkes kesip geldiği halde, sen nerede kaldın, hep seni bekliyoruz. Bu zamana kadar nerdesin?" diye... O zaman daha talebelik yıllarını yaşamakta olan daha sonra büyük bir mürebbi olacak olan Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri şöyle cevap verdi: "Hocam, sizi beklettiğim için ayrıca özür dilerim. Lakin ben nereye gitti isem beni kimsenin göremeyeceği bir yer bulamadım. En kapalı bir yer dahi bulsam, iyi biliyordum ki ,Allah (cc) beni mutlaka görüyordu. Ve böylece ordan oraya ordan oraya koştum, sizin emrinizi yerine getiremeden geldim" dedi. Tabii, bu hadiseden sonra diğer talebeler, hocasının neden en çok onu sevdiğini ve onunla daha fazla niçin alakadar olduğunu anladılar.